(1)

12.1K 1K 1.9K
                                    

Oy verin lütfennn!!!! 🥺🥺

🌺

Her zamanki gibi istemeyerek de olsa uyanmıştım. Pencereden giren, yeni doğmaya başlamış güneş yüzüme vurduğundan gözlerimi açmak için ayrı bir çaba sarf etmiştim. Yatağımda dikleştiğimde yan taraftan hala öten alarmı susturdum ve esnedim.

Tek elimle bir gözümü ovarken diğeriyle üstümdeki yorganı atıp ayağa kalkmıştım. Evet, yaz kış fark etmeksizin yorganla uyuyorum. Yorgana bağımlıyım. Neyse.

Odamdan çıkarak karşı taraftaki banyoya girdim, elimi yüzümü bir güzel yıkayıp dişlerimi fırçalamıştım. Diş merasimim herkesten uzun sürerdi, çünkü eziyet gibi olan  diş tellerinden takıyordum.

İşimi bitirip tekrar odama dönmüştüm. Bayıldığım(!) okul formam yatağın üstünde beni karşılamıştı. Yardımcımız her sabah aynı şekilde ütülü bir biçimde bırakırdı.

Alt dudağımı öne çıkararak derin bir nefes verip gözlerime düşen kakülümün yukarı doğru havalanmasına sebep olmuştum. Krem rengi kumaş pantolonu giydim. Üstüne giydiğim beyaz gömleğin eteklerini pantolonumun içine koyduktan sonra siyah kravatımı bağlamıştım. Sonrasında onun üstüne koyu yeşil, yakalarında ve kollarının ucunda küçük birer timsah deseni bulunan bir sweatshirt giymiştim.

Ellerimle saçlarımı düzeltmeye çalışırken aşağı indim ve mutfağa doğru ilerledim.

"Günaydın Seungmin."

"Günaydın Sun Mi Hanım." Yardımcımız çok tatlı bir kadındı. Annem fazla mükemmeliyetçi olduğundan onun üzerine biraz fazla giderdi genelde. Araya ise hep ben ve babam girmeye çalışırdık. Büyük bir aile şirketimiz vardı. Annem ve babam her sabah erkenden şirkete giderler, akşam da geç saatlerde eve dönerlerdi. Bu yüzden onları gün içinde pek sık görmezdim.

Sun Mi Hanım annemden daha çok annem gibiydi anlayacağınız.

Geniş masaya oturup önümdeki portakal suyundan bir yudum aldım ve kahvaltımı etmeye başladım. Sun Mi Hanım da annemler evde yokken genelde karşıma oturur, benimle birlikte yerdi. Onu buna zor alıştırmıştım, annem görürse ikimiz de azar yerdik fakat umrumda bile değildi.

Kahvaltımı yaptıktan sonra ayaklandım. "Ellerine sağlık Sun Mi Sultan."

"Hadi hadi, geç kalacaksın. Sehun bekliyor." Başımı hızla onaylarcasına sallayıp odama koşmuştum. Çantamı alarak tekrar aşağı indim. Kapıyı açtıktan sonra siyah converse ayakkabılarımı giyip koşarak aynı şekilde siyah, parlak ve beni bekleyen arabaya doğru ilerledim.

"Günaydın Sehun hyung!"

"Günaydın Seung." Sehun hyung annemin deyimiyle özel şöförümdü fakat tabii ki benim için bir şöförden fazlasıydı. Çantamı yanıma aldığımda Sehun hyung da dikiz aynasından arka koltuğa tamamen yerleşip yerleşmediğimi kontrol ettikten sonra arabayı çalıştırdı.

On beş dakika gibi bir sürenin sonunda okuldaydım. Lisemizi genel olarak içindeki insanlar hariç seviyordum. Yüzme havuzundan müzik odasına, laboratuvardan futbol sahasına kadar her şey vardı. Çok büyük ve genişti. En üstte yemekhane olmak üzere toplam dört kattan oluşuyordu. Zeminin altındaki üç katı da sayarsam daha fazlaydı.

"Hey! Naber?" Birden omzuma bir kolun atılmasıyla öne doğru savruldum. "İyidir Hyunjin, senden?"

Hyunjin, en yakın arkadaşlarımdan biriydi genel olarak okulda fazla popülerdi ve nasıl benimle arkadaş olmuştu bilmiyordum. Ben genelde notları hep iyi olan o sessiz çocuktum.

"Seni gördüm, iyileştim çiçeğim." Bu cümlesine gözlerimi devirdikten sonra dirseğimle hafifçe karnına vurmuştum. Birlikte okulun geniş bahçesine girdiğimizde Hyunjin yanımda olduğundan dolayı birkaç bakış bize dönmüştü bile.

Hi Diary! / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin