Önceki bölümü okuduğuna emin ol lütfen.
Sınırları kaldırmaya karar verdim, yazdığım an atacam anasını satayım
Yorum yap oy ver sen de en azından o kadar yazıyoruz amcık
Şaka seviyom sizi <3Telefonumu yatağıma bırakıp ayaklanmıştım. Üstüme şöyle bir göz attım, şortlu pijamalarımı giyiyordum. Birkaç dakika değiştirip değiştirmemem gerektiğini düşünsem de en sonunda vazgeçtim. Beni böyle ilk görüşü değildi nasılsa.
Dolabıma ilerleyip üstüme bol bir hırka geçirdim ve yine dolabımdan, odamdan dışarı çıkmak için kullandığım spor ayakkabılarımı aldım.
Sessizce giydikten sonra ev halkını uyandırmamaya dikkat ederek camımı açtım ve yalnızca sokak lambalarının zayıf ışığının aydınlattığı karanlığın ortasında, hafif rüzgâr yüzünden yaprakları ufak hışırtılarla sallanan ağaca bir adımımı attım.
Çok geçmeden aşağıdaydım. Bunu o kadar çok yapmıştım ki artık profesyonelleşmiştim bile. Etrafıma bakarak kimsenin görmediğine emin olduktan sonra bahçeden dışarı çıktım. Parka doğru yavaş yavaş yürüyor, bir yandan da ona nasıl anlatacağımı düşünüyordum.
Derin bir nefes verip görüş açıma giren banklardan birine oturdum bu sefer ve beklemeye başladım. Çok geçmedi, arkamdan duyduğum adım sesleriyle kafamı kaldırdım. Böylelikle göz göze geldik.
Gülümseyerek yavaşlattığı adımlarını tekrar hızlandırdı ve yanıma geldi. Ona yer açmak için biraz kaydığımda, açtığım yere oturdu. "Selam." dedi ben de ona cevap verdim. "Selam."
Aramızda belirgin bir sessizlik oluşurken ona döndüm. Üstünde gri bir tişört, altında siyah eşofman vardı. Boynunda yer edinen kulak üstü kulaklıkları, dışarıda uzun kalmayı planladığının veya kaldığının göstergesi olabilirdi.
"Evinin önünden geçeceğim demiştin, nereye gidiyordun bu saatte?" Merakıma yenik düşüp sordum, belki de direkt konuya girmek istemediğimdendi.
Ağzından ufak bir hatırlama nidası çıktı. "Markete gidiyordum, hazır buradayken birlikte gitmek ister misin?" Bana doğru sorduğunda başımla onayladım onu. Zaten geç olmuştu, bir de ayağıma çağırmıştım. En azından onunla gidip işini halletmesini sağlayabilirdim. "Gidelim o halde." diyerek ayaklandı ben de peşinden kalkıp yanında yürümeye başladım.
Yokuş aşağı indik ve mahallenin bizim eve en yakın olan marketine girdik. "Bir şey istiyor musun? Dondurma alabiliriz." dediğinde kafamı iki yana salladım. "Param yok."
"Paran var mı diye sormadım Seungmin?" Hafif azarlar gibi çıkan sesiyle şaşırarak ona baktım. Tam kaşlarımı çatıp cevap verecektim ki tam önümüzdeki dondurucuya ilerledi. İçinden iki tane dondurma alıp bana gösterdi. "Bunları alıyorum."
Benden onay bekliyordu sanırsam, ancak ona beklediği onayı vermedim; red de etmedim. Omzularımı silkerek ellerimi hırkamın cebine soktum. O da gülerek dondurmaları alıp kasaya ilerledi. Peşinden onu takip ettim.
"Bir tane de şu mavi olandan." İşaret parmağıyla yukarıdaki camekandan alt sırada bulunan sigara paketlerinden birini gösterdiğinde şaşırmadan edemedim. Aldıklarını ödeyip marketten çıktığında koşarak ona yetiştim. "Sigara mı içiyorsun cidden?" diye sordum, yüzümü buruşturarak.
"Neden bu kadar şaşırdın ki?" dedi dondurmanın birini bana uzatırken, omuz silktim. "Öyle birine benzemiyordun." dedim mırıldanarak. Buna karşılık ufak bir kahkaha atmıştı. "Nasıl biri? Sigara içenler gözünde nasıl biri Seungmin?"
Cevap vermedim, ben de bilmiyordum çünkü.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hi Diary! / Chanmin
Fanfiction(TAMAMLANDI.) Seungmin, monoton hayatının lisesinin tuvaletinde tamamen değişeceğini nereden bilebilirdi ki? -