(29)

2.7K 450 536
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.

Finale az kaldı bu yüzden oy ve yorum sayılarını yüksek tutalım lütfen, rica ediyorum.

4 ay sonra

"Nasıl geçti Felix?" diye sordum koridorda rastladığım arkadaşıma. Elini havaya kaldırıp salladı. "Fena değil."
Onu başımla onaylayıp kalemliğimi daha sıkı kavradım. Okul açılalı çok olmuştu ve biz de sınavlara girmeye başlamıştık çoktan. Üniversiteye girmek için sınırlı zamanımız vardı. Bu yüzden şu an hepimiz yoğun olarak ders çalışıyorduk. "Seninki?" diye sorduğunda gülümsedim. "İyiydi." dedim, her zamanki gibiydi işte.

O sırada yanımızdaki bir sınıftan çıkan Chan'la dikkatim tamamen dağılmıştı. Birkaç adımda yanına ulaştım. "Nasıldı?" diye sordum heyecanla. O da çok uğraşıyordu ve birbirimizi de daha nadir görmeye başlamıştık. Omuz silkti. "Beklediğimden kötü geçti." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım. "Olsun, daha zamanımız var." dedim boştaki elimle yanağını sevip. Buruk bir gülümseme verdi bana. Yanağındaki elimi eline indirip tuttum. "Yemek vakti." dedim. "Hadi gidelim."

Eşyalarımızı bırakıp yemekhaneye doğru yürümeye başladığımızda ağzından çıt çıkmaması beni üzmüştü. Elimi omzuna koyup sıktım hafifçe. "Asma suratını." dedim. O güzel gamzelerini sürekli görebilmek için nelerimi vermezdim, bilmiyordu. Omuz silkti. "O kadar çalışıyorum, olmuyor." dediğinde cevap vermedim. Sonra, yalnız olduğumuz bir zaman konuşacaktım onunla. Şimdilik sadece yemek yemeye odaklandım.

Öğle arası bittiğinde birkaç ders sonra sınav sonuçları asılmıştı panoya. Herkes dar alana toplandığında ben biraz daha geride durdum. O sırada Chan, omuzları düşük bir şekilde kalabalığın ortasından çıktı. Yanına adımlayıp milletin dikkati dağınıkken ellerimi yanaklarına koydum. "Birinci olmuşsun yine." dedi. "Ben de ortalardayım." diye devam ettiğinde uzanıp dudaklarına çok hafif bir öpücük bıraktım. Bu yüzünü biraz güldürürken ben de gülümsedim.

O gün okul çıkışı bilerek yavaş toplanan bendim. Tüm sınıf boşaldıktan sonra, ayakta beni izleyen sevgilimin yanına gittim. Kollarımı boynuna dolayıp ona sıkıca sarıldığımda bana karşılık verdi. Ellerimden birini ensesindeki saçları okşamak için kullandım. "Daha vaktimiz çok, biliyorsun." dedim kulağının altında bir yerlere küçük bir öpücük bıraktım. Derin bir nefes alıp geri çekildi ve yanağımı öptü. "Biliyorum." dediğinde gülümsedim. "Kütüphane?"

"Olur."

Çantamı alarak elinden tuttum ve birlikte okul çıkışına doğru ilerledik. Sehun hyung, her zamanki gibi beni bekliyordu. Arabaya önce ben bindim ardından da Chan'ı çekiştirdim. "Hyung, kütüphaneye gideceğiz." dediğimde Chan'a selam verdikten sonra başıyla onayladı. "Tamamdır."

Çok geçmeden araba, kütüphanenin önünde durduğunda Chan'la indik. Sehun hyunga sonra haber vereceğimi söyledim ve kütüphaneye doğru ilerledik. İçerisi sessizdi, klimanın çıkardığı bazı sesler hariç çıt çıkmıyordu. Arkalara doğru yürüdük ve etrafında fazla insan olmayan bir masaya oturduk.

Birkaç saat ders çalıştıktan sonra karnımızın acıkmasıyla yemek sipariş ettik. Yemeğimizi bahçedeki banklarda sohbet ederek yiyip birazcık da öylece oturduk. "Seungmin." dedi Chan, kafamı kaldırıp yüzüne baktım. "Sanırım hangi bölümü istediğime karar verdim."

"Gerçekten mi?" dedim. Başıyla beni onayladı. Buna çok sevinmiştim çünkü benimle aynı üniversitede farklı bir bölüm okuyacağını söyleyip duruyordu. Ancak bölüme bir türlü karar verememişti. Merakla yüzüne baktım. "Neymiş?" diye sordum. Baş parmağıyla belimi okşarken bana döndü. "Mimarlık."
Gülümsedim, ona gerçekten yakışırdı. "Güzel seçim."

Hi Diary! / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin