(18)

5.6K 843 1K
                                    

Önceki bölümü okuduğuna emin ol
Oy sınırı: 230
Yorum sınırı: 400

Sınırlara geri döndük çünkü oylar ve yorumlar çok düştü açıkçası yazasım gelmiyor.

Yukarılardan gelen soğuk havayla gözlerimi açmıştım. Göz kapaklarım ağırlaşmış, kalkmamak için ufak birer direnişte bulunmuşlardı tabii ki. Mahmur bakışlarımla etrafın netleşmesini bekledim ve çevreme baktım. Felix odada gözükmüyordu, Bangchan ise yatağında telefonuyla ilgileniyordu.

Şort giydiğim için açıkta olan bacaklarımı kendime çektim ve ona doğru döndüm. "Klimayı kapatır mısın?" dedim benim bile zor duyduğum sesimle. Ancak oda sessiz olduğundan hemen bana dönmüştü. Ufak bir panik eşliğinde yanına bıraktığı krem rengi kumandayı alıp cihazı kapattı. "Üzgünüm, çok üşüdün mü?"

Yatakta doğrulup tek dirseği üzerinde benim tarafıma doğru eğilmişti. "Hayır." dedim öyle olsa bile. Keşke yanıma yatıp bana sıkıca sarılsa düşüncesi bir anlık zihnimin ücra köşelerinde belirdiğinde ise derin bir nefes verdim. Bakışları üzerimde yoğunlaştığında "Felix nerede?" diye bir soru attım ortaya, konuyu değiştirmek adına.

Tekrar telefonuna dönerken omuzlarını silkti. "Bilmiyorum ama Changbin'in yanında olduğunu tahmin ediyorum." Diye cevapladı beni. Doğru ya dercesine birkaç mırıltı bıraktım odaya. Artık ikimiz de sessizdik, aramızdaki tuhaf gerilimi elinizle tutabilir gibiydiniz sanki.

Yavaşça tekrar gözlerimi kapattım. Biraz uyumamın getirisiyle uykum tamamen kaçmıştı ancak şu an onunla konuşacak cesaretim yoktu. Ayrıca heyecanla çarpan kalbim belki onu görmezsem biraz sakinleşebilirdi.

Onun tarafından birkaç hışırtı gelse de gözlerimi açmadım. Ayağa kalkmış olduğunu tahmin ediyordum. Çok geçmeden tahminlerimi doğrulayan bir şey oldu.

Üzerime hırkası olduğunu tahmin ettiğim yumuşak bir şey örttü. Birden kokusu etrafımı sardığında gözlerimi açmamak için çok büyük bir savaş vermiştim. Öylece bekledim sadece, kapı sesini duyduğumda ise gözlerimi açmıştım.

Nereye gittiğini bilmiyordum ancak kalbim ağzımdan çıkacakmış gibi atmaya başlamıştı. Üzerime örttüğü hırkasının ucunu tutarak burnuma götürdüm ve derince soludum. Ciğerlerim bayram ederken yüzümde ne ara oluştuğunu anlamadığım gülümsemeyi büyüttüm ve daha sıkı sarıldım hırkasına.

Uykum kaçtı demiştim değil mi? Sırf onun kokusu üstüme sinsin diye kendimi tekrar uyumaya zorlayacaktım. Uyuyamasam bile öyleymiş gibi yapacaktım. Yüzümdeki tebessümle gözlerimi tekrar kapattım.

Ancak çok geçmeden kapının açılma sesi tekrar kulaklarımı doldurmuştu. Ne var ki gelenin gürültülü sesinden Bangchan olmadığını anlamıştım.

"Ben geldiiim! Seungmin hala uyuyor musu- OHA O ÜSTÜNDEKİ AZ ÖNCE CHAN'IN ÜSTÜNDE DEĞİL MİYDİ?"

Gözlerimi bıkkınlıkla açıp yatakta sırt üstü döndüm. "Ne bağırıyorsun Lix? Uyuyan bir insan böyle mi uyandırılır?"

"Yalancıya bak. Uyumadığını tek bakışımla anlarım ben. Şimdi dökül!"
Yatağımın ucuna oturup bacak bacak üstüne attı. Bense başımı tekrar yastığa gömdüm. "Ne döküleyim? Örtmüş işte."

"Bu çocuk sana aşık."

Felix'in cümlesiyle tükürüğüm boğazıma kaçmıştı. Öksürerek yatakta doğrulduğumda gülen suratına yastığımı fırlattım. "Ne diyorsun Felix ya!"

"Yalan mı ya baksana, üstünü örtmeler falan. Evi yok olmuş haberi yok."

"Saçmalama." Yüzüme basan sıcaklığın yanaklarımı kızartmaya başladığını hissediyordum. Pekala, benden hoşlandığını söylemişti ama aşk... yok canım değildir.

Hi Diary! / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin