Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Odamda kapalı olduğum üçüncü güne girmiştik. Annem her odama girdiğinde benimle konuşmaya çalışsa da artık ona taviz vermediğim için bu konuşmaların sonu hep kavga, gürültüyle bitiyordu. Chan, arada bir yanıma gizlice gelmişti. Her seferinde bana okulda kaçırdıklarımı anlatıyor, sarılıyor, öpüyordu. Onun tarafından sevilmek, dünyada cenneti yaşamak gibi bir şeydi.
Yemeklerimi sadece onunla yiyordum, anneme ise hiç yememişim gibi gösteriyordum. Sun Mi Hanım sağ olsun, bana her konuda yardımcı oluyordu. Anneme ders çalışmayı da bıraktığımı, eğer okulumu değiştirirse üniversite sınavında bilerek iyi yapmayacağımı bile söylemiştim ancak bu onun sadece sinirden kendini kaybetmesine yol açmıştı. Ne var ki pes etmeyecektim.
Yine okula gitmediğim bir gündü. Annem, odama beni yemeğe çağırmaya az sonra üçüncü kez gelecekti. Ne derse tam tersini yapmama alışık olmadığı için kendine yediremiyor, en sonunda pes edeceğimi düşünüyordu. Çok geçmeden çevrilen kapı kilidimle yanılmadığımı anladım. "Hala kalkmadın mı sen?" dedi sinirle. Cevap bile vermedim ona. Vücudumu benden daha çok sevdiği için büyük ihtimalle asla fiziksel zarar vermeyecekti. Biraz da buna güveniyordum sanırım.
"Aslında sana yemek bile vermemeliyim. Biraz aç kalırsan aklın başına gelir." Cümlesine alayla güldüm ve yattığım yerden kalktım. "Vermezsen verme." dedim. Kaşları çatıldı ve bir iki adımda yanıma geldi. Kolumu tutup beni ayağa kaldırdıktan sonra odamdan dışarı sürükledi. "Artık ders çalışmaya başlamazsan bırak yemeği, su bile vermeyeceğim sana."
Aşağı indiğimizde mutfak kapısından gerginlikle bana bakan Sun Mi Hanım'la göz göze geldim. Ona gülümsesem de annem yüzünden çok geçmeden soldu gülüşüm. "Ders falan çalışmıyorum. Yeter artık!" Kolumu kurtarıp kaşlarımı çattım. "Bu yaşıma kadar hep sen ne istediysen onu yaptım! Kıyafetime karar verdin, davranışlarıma karar verdin, mesleğime karar verdin! Ama ne? Bana bir gram bile güvenmiyorsun!"
"Seungmin! Annenle konuşuyorsun!"
"Öyle mi? Hiç farkında değilim halbuki, annemsen anne gibi davran o zaman!" Bununla birlikte dudaklarını birbirine bastırdı. Tam ağzını açıp bir şeyler söyleyecekti ki zilimizin çalmasıyla sustu. Sun Mi Hanım çekingence kapıyı açtı. Gelen kişiyi gördüğümde gözlerim anında dolmuştu. "Merhaba, iyi akşamlar." dedi gülümseyerek. Gamzeleri içime su serperken az önce olan her şeyi unuttum. "Chan." dediğimde bakışları bana döndü. Annemin anlamasına fırsat vermeden yanına koşup kollarımı boynuna sardım.
Kolları arasında evimde olmadığım kadar güvende hissederken annem sertçe bileğimi kavrayıp geri çekmişti bedenimi. İstemeyerek de olsa ayrıldım ondan. "Demek o çocuk sensin?" Dedi annem. Chan, saygıyla eğilmişti. Annemin ise küçümseyici bakışları üzerindeydi. Sevgilimin kafasını kaldırmasıyla annemin onun yüzüne sert bir tokat atması bir oldu. "Anne!" diye bağırdım tüm gücümle ve Chan'ın önüne geçtim. Bunu tahmin etmem gerekirdi. Geç kaldığım için kendime kızdım. "Ne cüretle benim oğlumun kafasını karıştırırsın sen!?"
"Anne, o bir şey yapmadı!" desem de beni dinlemiyordu. Chan'ın derin bir nefes verdiğini duydum. Daha sonra yanıma gelmişti bir adımla. "Sakin olursanız konuşabiliriz." dediğinde annem alayla güldü. "Sakin olacakmışım." dedi. Hemen ardından bana döndü.
"Hiç utanmıyor musun ha?! Anneni ne hale sokuyorsun?" Dudaklarımı birbirine bastırdığımda Chan kaşlarını çatmıştı. "Seungmin'le konuşurken ses tonunuza dikkat ederseniz sevinirim.""Sen...sen kim oluyorsun da!" Annem bir kez daha ona vurmak için elini kaldırdığında Chan onun bileğini havada yakalamıştı. Sertçe tuttuğu annemin elini geri çekmeye çalışıp başarısız olmasından belliydi. Diğer elini uzatıp benim elimi tuttu ardından tekrar anneme döndü. "Seungmin, benimle geliyor. Siz de yalnız başınıza oturup düşünün. Ben ne yaptım da oğlum arkasına bile bakmadan gitti? diye."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hi Diary! / Chanmin
Fanfic(TAMAMLANDI.) Seungmin, monoton hayatının lisesinin tuvaletinde tamamen değişeceğini nereden bilebilirdi ki? -