(34) (Final)

3.1K 445 254
                                    

Son kez önceki bölümü okuduğuna emin ol.

Selam günlük!

Bugün nasılsın? Beni soracak olursan çok iyiyim. Görüşmeyeli uzun zaman oldu, bu yüzden sana bu süreçte hayatımda neler olduğunu anlatacağım. Merak etme, tek bir kötü şey bile yok.

İlk olarak annemle babam boşandılar ve ben buna ihtiyacım olduğunu onlar boşandıktan sonra fark ettim. Babam Seul'un merkezinde ve üniversiteme yakın bir yerde güzel bir ev aldı. Ben de onunla birlikte kalıyorum. Sun Mi Hanım ve Sehun hyung da bizim evde çalışıyorlar.

Evet, üniversite dedim. Yanlış duymadın. Sonunda hayallerimin üniversitesini kazanabildim, hukuk fakültesini. Henüz birinci sınıfım. Çalışmamın her bir dakikasına değdi çünkü okurken çok zevk alıyorum. Hep bunu beklemiştim işte, biliyorsun.

Chan mı? Chan'la ilişkimizin ikinci yılını bitiriyoruz neredeyse. İnanır mısın, ilk günkü gibi seviyor beni. Aramızdaki sevgi asla azalmadı hatta gün geçtikçe artıyor gibi. Ah, o da istediği bölümü kazandı. Benimle aynı üniversitede mimarlık fakültesini. Hakkını yiyemem, bunun için çok çalıştı. Sınavdan önceki gün sürekli 'Yok, ben yapamayacağım.' deyip beni de strese soksa da başarmıştı işte. Şu an gayet memnun olsa da bazen 'Niye seçtim ki bu bölümü? Çok zor!' diye yakınıyor. O hala annesi ve Jeongin'le yaşıyor. Ne var ki artık gizli gizli buluşmamıza gerek olmadığından istediğimiz gibi birbirimizin evine gidip gelebiliyoruz.

Ah, bu arada Chan'ın bir arabası var. Annesi onun bu kadar iyi bir üniversite kazanması sonucu ona hediye olarak almış. Aslında istesem babam da bana alır ama her sabah Chan'ın beni okula götürmesi veya geri getirmesi hoşuma gidiyor. Bu yüzden gerek görmüyorum çünkü yanımda o var. Kendi dersi olmasa bile benim için erken kalkıyor. Her seferinde gerek olmadığını söylesem de beni pek dinlediği söylenemez. Artık bir süre sonra ben de söylemeyi bıraktım.

Bil bakalım sınıf arkadaşlarımdan birisi kim? Jisung. Aynı bölümü kazandığımızı üniversitenin ilk günü sınıfta karşılaşınca öğrendik. O günden beridir de yakın arkadaşız. Minho da bizimle aynı üniversitede, mühendislik okuyor. Felix'le Changbin Busan'da bir üniversite kazandılar. Bu yüzden onlarla eskisinden daha nadir görüşüyoruz. Hyunjin ise mezuna bıraktı, Jeongin de son sınıf olduğu için sınava birlikte çalışıyorlar.

Neyse bugünü anlatmaya başlıyorum o zaman.
Her zamanki gibi Sun Mi Hanım'ın beni uyandırmasıyla kalktım. Bugün dersim sabah erken ve azdı. Chan'ın da aynı olduğu için bugünü kendimize ayırmaya karar vermiştik. Uyandıktan sonra üzerimi giyindim. Altıma siyah, rahat bir kumaş pantolon; üstüme ise antrasit renginde boğazlı bir kazak giydim. Saçlarımın arasına maşayla birkaç dalga bıraktım. Kahverengi tutamlarımın arasına attırdığım açık renk ışıltılar daha da belirginleşmişti böylelikle.

Liseden beri sıktığım çiçek kokulu parfümü sıktıktan sonra dudağıma da hafif bir nemlendirici sürdüm. Ah, sana önemli bir şey söylemeyi unuttum. Diş tellerim çıktı. Chan her ne kadar onların bana çok yakıştığını söylese de çıktığına sevindim. Artık istediğim şeyleri daha rahat yiyorum.

Her neyse üzerimi giyinip eşyalarımı da alarak aşağı indim. Sun Mi Hanım'ın hazırladığı kahvaltıyı yaptıktan sonra Chan'ın aramasıyla ayaklandım. Sofradan iki tane çilek alarak birini ağzıma attım ve Sun Mi Hanım'a veda ederek çıktım evden.

Oradaydı, üzerine giydiği siyah gömlek onu mükemmel göstermişti. Siyah kıvırcık saçları doğal halindeyken evden çıktığımı görünce yüzüne kocaman bir gülümseme yayıldı. E, ben de adımlarımı hızlandırıp kollarına kendimi attığımda gülüyordum. "Günaydın." dedim ona sıkıca sarılırken. "Günaydın bebeğim." diye cevapladığında hafifçe geri çekildim.

Gülümsediği için belirginleşen gamzelerine bir öpücük bıraktım. O da aynısını benim dudaklarıma yaptı. "Gidelim mi?" dediğinde başımı onaylarcasına salladım. Sonra elimdeki çileği dudaklarına götürdüm. Ağzını açıp yediğinde suratını buruşturdu. Birlikte geçirdiğimiz yıllar sayesinde bu ifadesinin beğenme ifadesi olduğunu öğrenmiştim. Bu yüzden güldüm ve hemen yanına, yolcu koltuğuna oturdum.

Evimizin okula yakın olduğunu söylemiştim. Bu yüzden yol kısa sürüyor. İlk önce benim fakülteme geldik. Arabayı durdurup bana döndü ve dudaklarını büzerek bana doğru uzattı, güldüm ve dolgun dudaklarına ne çok uzun ne çok kısa bir öpücük bıraktım. "Görüşürüz iki saat sonra." dediğinde başımla onayladım onu ve arabadan indim.

Fakülteye girdiğimde Jisung'u amfide bulmuştum. Yanına ilerleyip oturdum, bugün sadece ceza hukuku dersimiz vardı ve açıkçası bu ders en çok sevdiğim derslerden biriydi. Bu yüzden bugün daha bir mutluydum.

İki saat oldukça hızla geçmişti. Dersim bittiğinde Jisung'la birlikte amfiden çıktık. Çıkar çıkmaz Chan'ı gördüm. Sırtını duvara yaslamış bekliyordu. Jisung'a veda edip onun yanına hızlı hızlı yürüdüm ve uzattığı elini tuttum. Yanağımı öptü ve birlikte fakülteden çıktık.

İlk önce güzel bir yemek yedik. Sonra deniz kenarına oturduk ve saatlerce sohbet ettik. Bir ara sinemaya gitmeyi önermişti. Kabul ettim ama gittiğimizde istediğimiz bir film bulamadığımız için geri döndük ve sahilin serin esintisinin tadını çıkardık.

"Senin yanında huzurluyum." Bana dediği güzel onca cümleden sadece bir tanesiydi bugün. Benim için çok da anlamlıydı çünkü bence huzur, bu dünyada erişebileceğiniz en güzel duygu. Bu duyguyu birisinin yanında hissetmek ise insana değerli hissettiriyordu. Chan'ın yanındayken hem değerli, mutlu, huzurlu hem de rahat hissediyorum ve onun da benim yanımdayken böyle hissetmesi kalbimi pır pır ettiriyor.

Beni çok güzel seviyor. Sevgisini o kadar güzel hissettiriyor ki bazen yoğun duygulardan dolayı ağlayasım geliyor. O benim dünyadaki en büyük şansım. Küçük bir tuvalette hiç beklemediğim bir anda girdi hayatıma. İyi ki de girmiş diyorum şimdi. Hayatımın anlamı diye bir kalıp vardır bilirsin, aslında üzerine düşününce tam olarak böyle. Hayatımı gerçekten anlamdıran kişi o, onsuz yarımmışım meğer.

Her neyse ona olan duygularımın hepsini yazmaya kalksam sayfaların yetmez. Bugün, benim evimde bitti. Şu anda ben sana içimdekileri dökerken bir bir; yanımda mışıl mışıl uyuyor. Hemen kollarına girmek istediğimi söylesem bana kızar mısın? Kızma lütfen. Her ne kadar günümüzün çoğu birlikte geçse de özlüyorum onu ve kollarında uyuduğum vakti bu hayatta hiçbir şeye değişmem.

Evet, hayatımı ve günümü kısaca özetlediğime göre bugünlük sana veda edebilirim. Hoşça kal!

Evetttt güzel çerezlik bir ficin sonuna geldik bebiş. Açıkçası bu güzel ve saf sevgiye smut yazmak istemedim ancak yine de özel bölüm olarak yazma düşüncesi aklımda var.

Uzun bir not yazmayacağım. Oy vermediğin bölüm varsa lütfen geri dönüp oyla. Umarım hayatında sana hak ettiğin değeri ve sevgiyi çokça veren bir Hi diary Chan'la karşılaşırsın diyorum ve sana şimdilik veda ediyorum.

Hischool Melodrama, F*ck This Nobility! Ve Law with passion'a birer şans verirsen pişman olmayacağını garanti ederim.

Kendine çok iyi bak. Hoşça kal!

Hi Diary! / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin