Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
"Seungmin!"
Arkamdan gelen sesle adımlarımı durdurmuştum. Derin bir nefes verip arkama döndüm. Sorar gözlerle yanıma koşan bedene bakıyordum.
"Merak ediyordum da bu akşam boş musun?"
"Değil." Bu sefer hemen yanımdaydı sesin sahibi. Kim olduğunu bilmem için görmem gerekmiyordu.
Yugyeom sinirli bakışlarıyla Bangchan'a bakarken bense kaçıncı olduğunu sayamadığım derin bir nefes vermiştim. "Yeter." dedim ardından.
İki gündür aynı senaryoyu yaşamaktan bıkmıştım resmen. Yugyeom'la tanıştığım günden beri, o sürekli beni yalnız yakalayıp konuşmaya çalışıyordu. Bangchan ise anlamadığım bir şekilde yanımda beliriyor ve benim yerime ona cevap veriyordu.
Tanıdık senaryo tekrar gerçekleşirken cidden sinirlendiğimi hissediyordum. İlk önce Yugyeom'a döndüm. "Bugün akşam boş değilim, piyano dersim var." diye kibarca cevapladım onu.
Yugyeom'un yüzü düşerken elimde tuttuğum kitapları sıktım ve yanımda sırıtan çocuğa döndüm. Pekala ondan hoşlandığım bir gerçekti ancak sürekli böyle konuşması sinir etmişti beni.
Ona dönmemle bakışları beni buldu. "Sen de artık benim yerime cevap vermeyi bırak. Kendim konuşabiliyorum."
Omzuna hafifçe çarpıp yanından geçtiğimde arkamdan seslendiğini duymuştum ancak dönmek yerine adımlarımı hızlandırıp sınıfa çıktım.
Gezinin belli olduğu gün, annem eve geldiğimde direkt gitmek isteyip istemediğimi sormuştu. Bense fazla düşünmemiştim. Arkadaşlarım vardı, Bangchan vardı. Kafamı dinlemek için güzel bir fırsattı. Ona gidersem iyi olabileceğini söyleyerek fikrimi belirttiğimde notlarım iyi olduğu için izin verdiğini söylemişti.
Sırama varıp kitaplarımı koydum ve yorgun bedenimi sandalyeye bıraktım. İki gündür ders çalışmayı biraz abartmıştım çünkü ne zaman boş otursam aklım Bangchan'a kayıyordu.
Yine o anlardan birine girerken kafamı iki yana salladım hemen. Ardından yanağımı elime yaslayıp sınıfı izlemeye başladım.
--
Chan'ın ağzından
Seungmin'in bu şekilde çıkışmasını beklemiyordum. Bu yüzden şaşkınca arkasından bakakalmıştım, taa ki karşımdaki çocuğun kıkırtısı kulaklarıma ulaşıncaya kadar.
Kaşlarım çatılırken gülmeye devam eden Yugyeom'a döndüm. Bu çocuğa fena halde tilt oluyordum. İşin aslı eskiden yakın arkadaşlardık. Ancak arkadaşlığımız bir kız yüzünden bozulmuştu.
Bu kız, Suyeon'du. Yugyeom'un eski sevgilisi, Micha'nın en yakın arkadaşı. Suyeon, Yugyeom'la sevgiliyken onu bir barda başkasıyla görmüştüm. Yugyeom'a bu durumu anlattığımda bana değil, ona inanmayı seçmişti. Böylelikle arkadaşlığımız tuzla buz oldu.
Sinirle, gülmekte olan bedenin yakalarına yapıştım. "Ne haltlar çeviriyorsun?" diye tısladım. Gülmeyi bırakmaması bende ipleri iyice koparırken avucumdaki yakalarını sıktım.
Dudaklarını yaladıktan sonra konuşmak için araladı. "Wonpil'i ne çabuk unuttun? Ah, doğru sen onu aldatmıştın zaten. Seungmin miydi, aldattığın kişi?"
Sırıtarak konuştuğunda daha fazla dayanamayacağımı anlayıp sağ elimi kaldırarak yanağına güçlü bir yumruk attım. "Benim kimseyi aldattığım falan yok orospu evladı!"
Etraftaki öğrencilerin fısıldaşmaya başladıklarını duymuştum, açıkçası benim umrumda değildi ancak Seungmin'in adını geçirmesi canımı sıkmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hi Diary! / Chanmin
Fanfiction(TAMAMLANDI.) Seungmin, monoton hayatının lisesinin tuvaletinde tamamen değişeceğini nereden bilebilirdi ki? -