(7)

6K 946 1.1K
                                    

Oy sınırı: 104
Yorum sınırı: 350

Önceki bölümü okuduğuna emin ol.

"Partnerinizi sırtınıza alıp squat pozisyonuna geçin."

"Ah! Cidden!" Terden yanmaya başlayan ellerimi ufak ufak havada sallarken hocanın sesiyle gözlerimi devirdim. Bangchan ise yerden kalkıp arkasını dönerek önümde diz çökmüştü.

Derin bir nefes verip kollarımı boynuna sardım ve sırtına bindim. Ellerini bacaklarıma çıkarıp kolayca ayağa kalkmıştı. Hocanın düdüğünü beklerken bense kumaşa değdirmemek için çabaladığım ellerime parmaklarımı birbirine kenetleyerek çözüm bulmuştum.

Bayan Lim'in kulak tırmalayıcı düdüğünün sesi spor salonunda yankılanmıştı. "İki dakika."

Bangchan bacaklarımdaki ellerini sıkılaştırırken oturup kalkmaya başladı. Aslına bakarsak hiç zorlanıyormuş gibi görünmüyordu.

Birkaç kez oturup kalktıktan sonra ellerimde hissettiğim soğuk havayla omzuna yasladığım çenemi yana yatırarak yüzüne baktım.

Avuçlarıma üflüyordu.

Hiçbir şey söylemedim. O sırada alnından süzülen bir ter damlasına gözlerim takıldı ve şakağından çenesine kadar o damlayı takip ettim.

Çok geçmeden hocanın düdüğü duyulmuştu. Bangchan tekrar eğildi ve ben de sırtından indim. Şimdi sıra bendeydi.

Ben nasıl onu tutacağımı düşünürken birden arkamdan gelen inleme sesiyle şaşkınca o tarafa dönmüştüm. Bangchan kendini yere atmış, ayak bileğini tutuyordu.

Hoca, onun sesiyle bu tarafa doğru yürürken bense kaşlarımı çatmıştım. Yanına doğru ilerleyip parmaklarımla omzuna dokundum. "Ne oldu şimdi?"

Hoca yanımıza geldiğinde Bangchan'ın yanına çökmüştü. Birkaç kişinin meraklı bakışlarını üzerimizde hissediyordum. "Hocam, sanırım ayağımı burktum."

Bayan Lim, Bangchan'ın ayak bileğini kontrol ederken mırıldandı. "Bir şey gözükmüyor."

Bangchan ise onun elinin değdiği bir noktayla tekrar yüzünü buruşturup inlemişti. Hoca kafasını kaldırıp ayağa kalktı. "Seungmin yardım et, revire kadar götür arkadaşını."

Ağzım şaşkınlıkla aralandığında hocaya karşı gelmeden başımla onayladım. Bayan Lim yanımızdan uzaklaşıp önceden bahsettiği beyaz kartonların oraya ilerlerken bense hala yerde oturan bedene dönmüştüm.

Kararsızlıklıkla kolumu ona uzattım. Bangchan kolumu tutup zar zor ayağa kalktığında ise kolunun altına girerek destek oldum ve spor salonundan çıktık.

Bütün ağırlığını üzerime bırakıyordu. Tanrı aşkına biraz yürümeye gayret edemez miydi?

"İki ayağını da burkmadın halbuki." Kendi kendime mırıldandığımda derin bir nefes verip önüme döndüm. Kıkırtısı kulaklarıma ulaştığında gözlerimi devirmiştim.

Okulun merdivenlerinin önüne geldiğimizde içimden gelen ağlama isteğini bastırmıştım. Birlikte on beş saatte merdivenleri çıkmayı başarmış ve revirin olduğu koridora varmıştık.

Odaya doğru yürürken aniden üstümden kaybolan ağırlıkla duraksadım. Bangchan geri çekilmiş, üstünü düzelttikten sonra önümden yürümeye başlamıştı.

Bakışlarım gayet düzgün bastığı bileğine kayarken şaşkınlıkla gözlerimi açtım. "Hey! S-sen..."

Adımlarını durdurup bana döndüğünde tek kaşını kaldırmış suratıma bakıyor olduğunu gördüm. "Yalan mı söyledin? Neden?"

Hi Diary! / ChanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin