Önceki bölümü okuduğuna emin ol.
Kalbim durmuştu.
Tam olarak nefes alamıyordum şu an. Bangchan'ın bakışları altında tir tir titriyordum. Benden hoşlandığını söylemişti, bayılacak gibi hissediyordum.
Kafasını biraz daha geri çekmişti ve şu an yüzüme doğru ilerliyordu. Bense nefesimi tutmuş, öylece bekliyordum sadece. Bakışları birbirine bastırdığım dudaklarıma indiğinde siyah hırkasını avuçlarım arasında sıktım.
O kadar heyecanlanmıştım ki karnım kasılıyordu, kalbim sanki ağzımdan fırlayıp gidecekmiş gibi atıyordu. Bangchan ile dudaklarımız arasında sadece santimler kalırken, sıcak nefesi sus çizgime çarptığında o an hiç istemediğim bir şey olmuştu.
Telefonumun zil sesi kulaklarımızı doldurduğunda ne ara sıkıca kapattığımı anlamadığım gözlerimi aralamıştım. Bangchan'ın kolları arasından çıkmak üzere bir hamle yaptım ancak izin vermedi. "Açma." dedi kısık sesiyle.
Onu reddetmek şu an istediğim son şey bile olmasa da "Açmam lazım, özür dilerim." diyerek gerçekten üzgün olduğu belli olan gözlerimi gözlerine diktim. Derin bir nefes alıp belimdeki kollarını gevşetti.
Yavaşça bir adım geri çekildim ve hırkamın cebindeki telefonumu aldım. Tahmin ettiğim gibi annem arıyordu. Açmazsam her an dışarı fırlayıp beni bulmak için etrafta dolanabilirdi. "Efendim anne? "
Bangchan'ın bakışları yüzümde gezinirken bense ona bakacak cesaretim olmadığı için yerdeki taşları incelemekle meşguldüm.
"Nerede kaldın?"
"Geliyorum, yoldayım."
"Tamam, dikkat et çabuk ol."
"Tamam anne."
Derin bir nefes verip telefonu kapattıktan sonra tekrar cebime yerleştirdim. Bangchan bir şeyler söylemek üzere tam ağzını açmıştı ki ondan önce davrandım. "Gitmeliyim, üzgünüm, görüşürüz."
Hızlı hızlı konuşup koşar adım ayrıldım yanından. Arkamdan seslendiğini duysam da bakmadım. Hala kalbim küt küt atıyordu, adımlarımı hızlandırdım.
Çok geçmeden evdeydim. Anahtarımla kapıyı açıp içeri girdim. Salondan gelen televizyon sesiyle annemlerin orada olduğunu anlamıştım. Geldiğimi anneme haber verdikten sonra onlara iyi geceler diledim ve odama doğru adımlamaya başladım.
Odama girdiğimde derin bir nefes vererek yatağıma atmıştım kendimi. Karnımdaki kelebek hissi bir türlü geçmek bilmiyordu, bense yatakta tepinmek ve ağlamak arasında gidip geliyordum.
En sonunda boş boş tavanı izlerken buldum kendimi. Yavaşça doğrulup yataktan kalktım ve üzerimi pijamalarımla değiştirdim. Dişlerimi fırçalayıp yüzüm için bakım yaptıktan sonra ışığı kapatıp tekrar yatağıma dönmüştüm. Bu sefer yorganı kaldırıp içine girdim.
Komodinimdeki küçük beyaz abajuru yaktım ve günlüğümü alarak yeni bir sayfa açtım. Tarihi attıktan sonra günümü anlatmak için hazırdım.
Selam günlük.
Bugün nasılsın? Beni hiç sorma, çünkü cevabı bilmiyorum. Yine hareketli bir gün geçirdim çünkü.
İlk önce her zamanki gibi okuldaydım. Bangchan ve Yugyeom anlamadığım bir şekilde birbirlerine düşman kesilmişler. Bugün kavga ettiler, inanabiliyor musun?
Halbuki onların eskiden arkadaş olduğunu biliyordum. Ne oldu da araları şu an böyle, bilemiyorum ancak merak da ediyorum.
Kavga ettiklerini söylemiştim değil mi? Yugyeom vurunca Bangchan'ın dudağı patlamış ama sanki kalbimden bir parça kopmuş gibi hissetmem normal mi? Bence de değil.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hi Diary! / Chanmin
Fanfiction(TAMAMLANDI.) Seungmin, monoton hayatının lisesinin tuvaletinde tamamen değişeceğini nereden bilebilirdi ki? -