14.BÖLÜM

1.2K 116 54
                                    

Flora cash - You're Somebody Else











Tekrar aynı yerdeydim. Karanlıkta.

Etrafta hiçbir şey yoktu ve ben karanlığın boşluğunda durmuş etrafıma bakınmaya çalışıyordum. En son evdeyim ben, ne ara böyle bir yere gelmiştim?

Bakışlarım net bir cismi veya herhangi lanet bir şeyi bulmak için etrafta dolanıyordu ama burada öyle bir şey yoktu. Hiçlik gibi bir yerde, karanlığın sürgün edildiği alanda kapana kısılmıştım. Ve buradan nasıl kurtulacağımı bilmiyordum.

Ayak sesleri kulağıma akın ettiğinde kafamı hızla çevirip arkaya baktım. Karanlığın içinde ayaklarını görebildiğim birisi bana doğru yürüyordu, suratı veya vücudunun herhangi bir uzvu görünmüyordu. Görünen tek yer sadece ayaklarıydı ve bu çok korkunçtu.

Bana gelen ayaklarla geri geri adımlarken bana gelen bedenin bacakları da ortaya çıkmıştı. Hâlâ korkunçluğunu sürdüren bu görüntü adımlarımı geriye devirmemi sürdürürken bel üstü de ortaya çıkmıştı ve ortaya çıkmayan tek yer kafası kalmıştı. Lanet görüntü hâlâ korkunçtu!

En sonunda ağzımı açıp, "Kimsin?" diye sorabildim ama bir karşılık alamadım. Üstüme doğru yürüyordu ve onun arkasında bıraktığı yerler bir bulut gibi buharlaşmaya ve şeffaf hale gelmeye başlamıştı.

Omzumun üstünden arkaya baktığımda karanlığın içine daha çok gittiğimi fark ettim ve bu adımlarımı durdurmamı sağladı. Daha fazla korkamazdım, böyle giderse karanlığa gömülecektim ve bu daha da korkamı sağlayacaktı. Düzgün düşünerek hareket etmeliydim, bu lanet yerden bir şekilde çıkmalıydım. Tabii ilk önce bana doğru gelen kişinin kim olduğunu öğrenmeliydim.

Önüme dönerek bana yaklaşan bedene baktığımda aramızda bir metre mesafe bırakarak o da benim gibi durdu. İlk önce gözlerini gördüm, sonra yavaştan kafası ortaya çıktı ve bütün vücuduyla, o güzel görüntüsüyle tam karşımda durdu.

Şaşkınlıkla, "B-berçin Hocam?" dediğimde bir adım atarak ona yaklaştım. "Biz neredeyiz? Neden buradayız?" Sorduğum soruyla güzel gözlerini gözlerime dikti ve düz bir şekilde hiçbir duygu içermeden bana baktı.

"Herkes olması gerektiği yerde," dedi, "Sen de olman gereken yerde, buradasın." Elleri omzumu kavradığında beni bir anda itmesiyle ağır çekimdeymişim gibi yavaş bir şekilde arkaya düşmeye başladım ve söylediği cümleyi anlamama zaman tanımadan kendimi soğuk bir denizin içinde dibe batarken buldum. Elimi denizin içinde Berçin Hocaya tutması için uzattığımda elime kısa bir bakış atmış ama tutmamıştı.

Nefes alamıyordum ve gözlerim yavaştan kararıyordu. Ona uzattığım elim boşlukta süzülmeye başladığında gözlerimi kapattım. Nefesimin sonlarına doğru gözlerimi kısa bir şekilde açabilmiş ve buraya doğru yüzen Berçin Hocayı görmüştüm.

Hem beni bu denize itip boğulmamı istiyorken, hem de beni kurtarmak için denize mi atlamıştı? Öyleyse çok geç kalmıştı.

Gözlerimi açıp hızla yattığım yerden kalktığımda nefes nefese etrafıma bakındım. Evdeydim. Karanlık yoktu, deniz yoktu ve Berçin Hoca... O da yoktu. Hepsi bir rüya denilemeyecek kadar kabustu ama o kadar gerçekçiydi ki biraz daha uyusaydım aklımı kaçırabilirdim.

AŞK YOK OLMAKTIR (Girl×Girl) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin