18.BÖLÜM

1.1K 111 68
                                    

Bugün diğer günlere nazaran daha iyi hissediyordum. İçimde küçük bir çocuğun pamuk şeker aldığındaki sevinci vardı ve bu harika hissettiriyordu. Ben bile şaşırıyordum ama iyiydim, çok iyiydim hem de.

Dün yaşanılan o güzel andan sonra eve geçince Berçin hocayı düşünerek uyumak ve onu düşünerek uyanmak suratımda ufak bir tebessüm oluşturmuştu. Onun yanında kısa bir süre kalmak bile beni mutlu ederken, o bana sarılmıştı ve içim içimde durmuyordu.

Bu hareketinden nasıl bir sonuç çıkarabilirdim, emin değildim. İçimde, Kardelen'e benzeyen yanım 'bu kesin aşık' gibi saçma salak laflar kuruyordu ve aklım iyicene karışıyordu. Ama diğer yanıma baktığımda o, zaten onun kişiliğinde iyi bir insan olduğunu ve bu işi fazla büyütmemem gerektiğini söylüyordu. Ve bu bana daha mantıklı geliyordu.

Kadın zaten iyilik meleğiydi, bir tek kanatları gözükmüyordu. Bir bana böyle oldu diye bana aşık olmuyordu. O hep iyiydi ve ben bu iyiliklerinden ya da hareketlerinden anlam çıkarmak isteyecek kadar salak biriydim.

Enseme yediğim hafif tokatla kendime geldiğimde kafamı çevirip anneme baktım. "Ne yapıyorsun anne ya?"

Gözleriyle elimde duran bıçak ile masada kesilmeyi bekleyen patlıcanı gösterdi. "İki saattir patlıcana sırıtarak bakıyorsun salak kızım. Patlıcana aşık olduğunu ve ona kıyamadığın için kesemediğini düşünecektim bir ara." Ciddiyetini bozmadan yaptığı espriye göz devirdiğimde işaret parmağını kaldırıp tehdit edercesine salladı. "O gözlerine devirmek yerine işine devam et."

Homurdanarak patlıcanı kesmeye başladığımda annem, yanımda duran sandalyeye oturup beni izlemeye başladı. Patlıcandan gözlerimi ayırıp ona baktığımda bana, bir şeyi anlamaya çalışıyormuş gibi bakıyordu. Gülümsedim. "Bak kızına bak, Sibel sultan. Ne güzel bir afet doğurmuşsun iyi bak." Bu sefer o gözlerini devirdiğinde sırıtarak patlıcanı tabağa boşalttım. Başka bir patılıcanı alıp doğradığım sırada,
"Dün seni kim bıraktı buraya? Hem de okul çıkışı saatinden önce?" diye sorduğunda patlıcanı kesen elim duraksamıştı. Sanırım tek düşünmediğim konu annemin ne sorucağıydı ve ben onun sorusu karşısında ne diyeceğimi bilemeden duruyordum.

"Eee dün seminer vardı ve ben seminerde konuşan kişiydim. Berçin hoca çok istemişti bu semineri sunmamı, ben de kırmadım onu. Neyse işte seminerden sonra kalçama ağrı girince yardım amaçlı beni eve bıraktı." Söylediklerimden sonra patlıcanı kesmeye devam ettiğimde kendime şaşırdım. Bu kadar güzel yalan söyleyeceğimi ben bile düşünmemiştim.

Annem, "Sizin okulda öğrencinin velisi aranmıyor mu Arın? Direkt öğretmenler mi bırakıyor eve?" diye sorduğunda yanaklarımın içine ısırarak sakin kalmaya çalıştım. Kadın resmen dedektif gibi söylediklerimi ince ince işleyerek bana soruyordu. Bu hiç güzel değildi, resmen sorguya çekiliyordum!

"Ben söyledim Berçin hocaya, 'annem babamı yalnız bırakamıyor, ben tek giderim,', dedim ama olmaz dedi ve beni kendisi bıraktı. Kadın iyi kalpliyse ben ne yapayım?" Kendimi üste çıkarmak için son cümlemi annemin gözlerinin içine bakarak söylemiştim. İyi kalplilikle annemi kolay bir şekilde vurabilirdim ve bu bana artı kazandırabilirdi.

AŞK YOK OLMAKTIR (Girl×Girl) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin