17.BÖLÜM

1.2K 122 62
                                    


Can Oflaz - Fikrimin İnce Gülü

Şaşkınlık ve bir o kadar da kafa karışıklığı yaşadığım şu zaman diliminde neler olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu. Beynim olayları takip edemiyor, kendisine çıkış noktası bulmaya çalışırken çıkmaz sokağa giriyordıu. Ben ise öylece durmuş, Berçin Hocanın kollarında koridorda duruyordum.

Burada tam olarak ne oluyordu?

"Bir dakika," dedim şaşkınlıkla. "Ben ne yapacağım ve şu an ne oluyor?" Anlamadığım bir şekilde bir anda onun kollarında bulmuştum kendimi -şikayetçi asla değildim- ve bana söylediği cümlenin ne anlama geldiğini anlamamıştım. Oyun mu oynamam gerekiyordu? Neden?

Berçin Hoca kulağıma eğilerek, "Her şeyi açıklayacağım ama artık oyununa başlasan çok güzel olacak çünkü geliyorlar." Cümlesiyle, çaktırmadan gözlerimi onun baktığı yere çevirdim. Mert, müdür ve Mert'in yanında duran adam buraya doğru geliyordu.

Bir dakika ya, bu Mert'in burada ne işi vardı? Kendisi üniversite de okumuyor muydu?

Berçin Hocanın açıklayacağını bildiğim için şu anlık karmaşık durumu görmezden geldim ve bir anda role girdim. Yüzümü buruşturarak ağrım varmış gibi inlediğimde, aslında bu inleyiş biraz acıdan uzak bir inleyiş olmuştu.

Amaan, ne yapabilirim? Sürekli acı içinde inlemiyorum canım ben de.

Berçin Hocanın bedeni yanımda kısa bir şekilde kasıldığında gözlerimiz buluştu. Gözlerinde gördüğüm saliselik parıltı bir anda kayboldu ve bana göz kırptı.

Anladığım tek bir şey varsa, o da hiçbir şey anlamadığımdı.

Yanımızda duran kişilere baktığımda hepsinin bana baktığını gördüm. Mert endişeli gözlerle, "Sen, iyi misin? Neyin var?" dediğinde ses çıkarmamak adına acı çekiyormuşum gibi davrandım. Ağzımı açarsam çok kötü konuşurdum ve bu Berçin Hocanın az önce yaptığı plana uymayabilirdi. Bir plan yaptığı çok belliydi, ne olduğu veya ne için yaptığını bilmiyordum ama ona güveniyordum. O bana ne söylese yapardım zaten, rica etmesine bile gerek yoktu.

Berçin hoca belimde duran elini iyicene oraya yerleştirdi ve beni kendine yasladı. "Ben de size gelecektim Cem hocam. Arın rahatsızlandı da, izninizle onu evine bırakayım." Cem hoca beni baştan ayağa süzdüğünde, "Ne gerek var hocam, siz yormayın kendinizi. Arayayım velisini, alsın çocuğunu," dediğinde içimden bütün güzel sözcükleri ona sarf ettim(!)

Berçin hoca sakin bir sesle, "Sibel Hanım kocasının epilepsi hastası olduğunu ve gözünün önünden ayıramadığını, o yüzden de benim getirmemi istedi," dediğinde neredeyse taklidimi unutup şaşkınlıkla Berçin hocaya bakacaktım. Bunların hepsini şimdi mi düşünmüştü yoksa önceden mi? Açıkçası, kadın her iki seçenekte de zekice düşünmüştü, takir ediyordum.

Cem hoca ise yalandan tebessüm ederek, "Keşke herkes sizin kadar harika bir insan olsa Berçin Hanım. Çok iyi kal-" demesine kalmadan acıyla inledim. Bu adamı dinleyeceğime sürekli ağrılı taklidi yapardım daha iyi.

Berçin hoca kısa bir baş selamıyla onlara selam verdikten sonra beni iyicene kendine çekerek yürümeye başladık. Kadının birazdan göğüslerine girecektim, kadının umurunda değildi. Neyse, ben de keyfimden memnumdum. Manzaram gayet güzeldi.

AŞK YOK OLMAKTIR (Girl×Girl) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin