James Arthur - Impossible
Bu gece, diğer gecelerden daha farklıydı ve daha kasvetliydi. İçimde bir şairin satırlara döktüğü sözler vardı ama bunu dile getiremiyordum. Sessizdim. Belki de hayatımda ilk defa bu kadar sessizdim. Gece ilk defa sessizliğime ayak uyduruyor ve bana küçük parlak ışıklarını gösteriyordu.
Canımın yandığı şu saatlerde ayakta durmaya çalışmak işkence gibiydi. Kaburgam acıyor, göğüs kafesi kemiğim kalbimi parçalamaya çalışıyordu. Vücudum bu yaşananlara ağrılı tepkiler veriyordu, az bile yapıyordu. Bu kadar şeye rağmen sadece kalbimin yerinden çıkacak olması bile büyük bir şanstı. Benim diri diri ruhumu söküp almışlardı, bir kalp ağrısı beni öldüremezdi.
Karanlık sokağa doğru ilerlerken Derin arkamdan geliyor, arada bir burnunu çekiyordu. Durdum. Etrafıma kısa bir bakış attım ve arkama dönerek Derin'e baktım. "Burası uygun. Ara." Direktifimle birlikte başını salladı ve telefonunu çıkararak gerekli numarayı aradı.
"Seninle konuşmam lazım, dışarıda buluşalım mı?" O kadın telefonda her ne dediyse Derin bana kısa bir bakış atıp tekrar konuştu. "Sadece attığım konuma gel, tamam mı? Lütfen." Telefonu kapattığında bana baktı. Boş gözlerimi ondan çekip ileride duran ağaçlığı işaret ettim.
"O geldiğinde oraya geç ve zamanı geldiğinde fotoğrafımızı çek. Sonra istediğiniz gibi yayın. İstediğiniz kişilere gönderin," dediğimde Derin bana bir adım attı.
"Berçin'in amacı seni tehdit etmek olacaktı Arın, bunlar değil. Senden istediği bilgiyi almadığı sürece tehdit edecek ve bilgiyi elde ettiğinde de..." Daha fazla konuşmadı. Anlamıştım. Her türlü beni bitireceklerdi.
Yıldızların salladığı gök yüzüne baktım. Şans istedim, bir kere de olsa düzgün kelimeler kullanmam için şans istedim. Şimdi bir soru soracaktım Derin'e, ne kadar canım yanacak bilmiyordum ama sormalıydım. Bunu yapmalıydım. Bunu uzun zamandır sormayı istiyordum. Sormalı ve en doğru cevabı almalıydım.
Titrememeye çalışarak, "Benden ne istiyorsunuz? Ne için bana düşmansınız?" diye sorduğumda, Derin daha fazla dayanamadı ve yere oturdu. Gözlerimle onun hareketlerini takip ederken göz yaşlarını saklamaya çalıştı.
İç çekerek bir soluk aldı. Bu söyleyeceği çok zormuş gibi ellerini sıktı ve duymaya korktuğum şeyleri bana söyledi.
"Olga'nın meselesi. Taciz. Senin iftira attığını düşünüyor."
Yerimde sendelememek için gözlerimi kapattım ve titrememeye çalıştım. Bu olamazdı, olmamalıydı. Bu yüzden benden nefret etmemeliydi! Her şeyi kaldırabilirdim ama bunu kaldıramazdım! Olamazdı!
Titrek bir sesle, "Neden? O kadının Olga ile alakası ne?" diye sordum bu sefer. Korkuyordum! Lanet olsun, o kadar korkuyordum ki titremeye başlamıştım. Duyacağım cevaptan çok korkuyordum.
"Çünkü Olga'yı taciz eden kişi, Berçin'in babası." Cümlesi ağzından bir mermi gibi çıktı ve kalbimi hedef alan mermi kalbimi delip geçti. Yerimde sendeledim, kesik bir soluk aldım. Duyduklarım gerçekti, ben az önce gerçekleri duymuştum. Değil mi?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AŞK YOK OLMAKTIR (Girl×Girl)
Teen Fictionİç çektiğini işittim. "Yaşadıklarımıza günah diyen olacak bebeğim; bizi sevmezler, bizden iğrenirler, bizi bir şeytan olarak görürler belki. Ama bil ki ben seni seviyorum ve seni en güzel sevabım olarak görüyorum. Bunu bil, bil ne kadar sevap işledi...