Biliyorum biliyorum çok uzun zaman oldu ama devam etmek istiyorum. İyi okumalarr tabii eskilerden kalan kaldıysa yoksada yapacak bir şey yok artık canınız sağ olsun.
İçimde garip bir his var. Anlatamadığım bir şey ve beni çok rahatsız ediyor. Dün Mert'le konuştuktan sonra odama geçmiştim. Sabah ise üstümü değiştirip aşağıya indim. Herkes buradaydı bende gülümseyerek Ateş abimin yanına oturdum. Beni dikkatle süzdü ardından saçlarımdan öptü. Garip ama sanki yıllardır onunla konuşamıyor gibiydim.
''Kahvaltıdan sonra konuşalım mı?'' dedi. Başımı salladım. Murat konusunda ne oldu bilmiyorum ama abimin başka bir şey konuşacağı kesin. Diğerleri kendi aralarında konuşurken bende sessizce kahvaltıma devam ettim. Tuhaf ama aklımdan Mert'i çıkaramıyordum, yaşadıkları cidden ağırdı ve o bunu hiç belli etmiyor.
''Ateş benim işlerim var. Öğlene doğru ararsın beni.'' diyerek ayaklandı Mert. Durgun gibiydi ya da bana öyle geliyordu. Abim Mert'i başıyla onaylarken bende, ''Nereye?'' dedim. Aniden yaptığım şeye ben bile anlam verememiştim. Neden bir anda onu merak ettimki?
Herkesin bakışları beni bulurken Mert'te şaşırdı. Kahretsin çok yanlış bir hareketti ama isteyerek yapmadım. Çok ani gelişti. ''İşlerim var.'' Mert kısa kestikten sonra öylece ilerledi.
''Bu neden seni ilgilendiriyor?'' Uraz çatık kaşlarıyla bana dönünce bakışlarımı ondan kaçırdım. Öylesine başımı salladım, şu an onunla kavga etmek istemiyorum. Sesimi çıkarmazken öylece kahvaltıya devam ettim.
Kahvaltının ardından Ateş abimle onun çalışma odasına geçmiştik. ''Seni dinliyorum abi.'' dedim. Abim alnını ovalayarak yanıma oturdu ve ellerimi tuttu. Tamam bu iş ciddileşiyor gibi ve hiç hoşuma gitmedi.
''Güzelim bu aralar kafam çok karışık.'' fark etmemek elde değildi. Garip bir durgunluk vardı onda. ''Anlatmak ister misin diye soracağım ama sen anlatmazsın.'' alttan gönderme yapmıştım. Belki yeri değil ama yapmak istemiştim. Bana anlatması gerekiyordu, içinde tutmamalıydı. Abimin bakışları beni buldu ve tekrardan derin bir nefes aldı.
''Ben çok düşündüm... daha doğrusu biri sağolsun her şeyi yüzüme vurdu.'' anlık bir gerilmiştim. Kimin sayesinde? yoksa biri ile mi görüşüyor? Görüşmüyordur dimi? Gergin bir şekilde devam etmesini bekledim. ''Bunu ilk benden duyman daha iyi olur bence... Murat gitti. Biri tahminimce oğlu onu bizden kurtardı ve bunu şu anlık sadece ben ve Mert biliyoruz. Bizde düşündükki seni Amerika'ya gönderelim.'' hızla elimi çektim. Bu muydu? Yüzüne bu mu vurulmuştu? Bu nasıl bir saçmalık ya?
''Ne diyorsun abi? Ne demek beni göndermek? Hiç bir yere gitmiyorum ben.''
''Basit mi sanıyorsun? Senden ayrılmak basit mi Nisa benim için? Ama şu anlık en güvenlisi bu. Senin gitmen.'' abimde bir anda benim gibi ayağa kalktı. Yüksek çıkan sesiyle iki adımda karşısına geçtim. Beni böyle kestirip atamazdı. Benimde söz hakkım vardı kendi hayatımda. ''Ben hiç bir yere gitmiyorum. Yüzüne vurulan şey bu muydu? hah. Bende düşünmüştümki... neyse.'' yüzümü sıvazladım. Bir an iyi bir şey söyleyecek sandım, kahretsin.
''Ne? Ne düşündün?''
''Lanet olsun. Bir an her şey için benden özür dileyeceğini ve benden bir şey saklamayacağını söyleyeceğini düşündüm. Kahretsin abi bunu düşünmek çok mu zordu?'' boşuna konuşuyordum, Ateş abim asla böyle düşünmezdi. Benim bunu düşünmem hataydı zaten. Abim duraksadı, bunu beklemiyordu.
''Saklamıyorum işte Nisa. Murat gitti, haklıydın. Sandığımızdan dahada güçlü ve ben senin başına bir şey gelmesini istemiyorum. Mert'le düşündük, taşındık seni göndermeye karar verdik.'' Mert mi? Bunu Mertle mi düşündü? Sadece ikisi mi? Daha dün yanında olacağımı söylediğim kişi beni gönderiyor muydu?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ben Kazandım 🃏(1-2)
Teen FictionBen Nisa . Zor zamanların ardından yine ayaktayım, çünkü yine ben kazandım. 5 abim ile hayata devam ediyorum Sonuçta kazanmak için bir şeyleri kaybetmek lazım Kaybettiklerime üzülmek yerime kazandıklarıma bakar mutlu olmaya çalışırım ------- Sadece...