Kafamın kuytularında gezinen her bir tilkinin kulağıma fısıldadıkları kötü düşünceler ile onun kolları arasında uykuya daldıktan sonra yine o tilkilerin fısıldamaları ile gözlerimi açtım.
Yine o vardı,kolları arasındaydım. Agâh'ın.
Ve bir kaç gün sonra o yoktu,kolları da beni sarmalamayacaktı. Agâh'ın.Derin bir nefes çektim içime ve ardından yavaşca kolları arasından sıyrıldım. Onu uyurken izlemek istiyorken uyanık olduğunu görmemle kaşlarım çatıldı.
Onu seviyordum,uyurken izlemeyi.Buruk bir tebessümmü etti yoksa ben mi şu sıralar her şeyi buruklaştırıyorum bilmiyorum. Ama o da doğrulduğunda "Kahvaltı hazırladım." Dedi.
Bana kahvaltı hazırlamıştı,ilk defa. Bunun farkındalığı ile gülümsediğimde "Omlet yaptım fakat seninki kadar güzel olmadı." Gülümsemem genişlediğin de benim omlet de ne olduğunu düşünüyordum. Bildiğimiz omletlerdendi ama Agâh ayıla bayıla yiyordu.
"Çok acıktım." Dediğim de sebepsizce yalan söylemiştim. Belki de onun mutlu olması için,bilmiyorum. Ayaklanıp mutfağa girdiğimizde benim için hazırladığı kahvaltı sofrası gayet iştah açıcıydı.
Zaman kaybetmeden sofraya oturduğumda Agâh çay doldurmuş sofraya oturmuştu. Bugün Seher'in mezarına gidecektik. Onun mezarına gitmek doğru bir karar mı bunu bilmesem bile bu saatten sonrs yapabileceğim hiçbir şey yoktu.
Çayımdan bir yudum aldığımda Agâhta ki durgunluğun farkındaydım. Belki bunun sebebi benim tepkilerimdi,bilmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNKİSAR
Teen FictionTamamlandı. "Yapamam Gülizar." Derin bir iç çekti. "Ben senin yanında kalamam. Senin kusursuzluğun karşısında ben bu kadar kusur ile kalamam." Yutkundum,boğazımda bir şeyler takılı kalmıştı. "Yalvarırım Komutanım,kusurum olun." Durdu elleri yumruk...