Uzun zaman olmuştu. Sabahın ilk saatlerinde onun kokusuyla derin bir nefes alıp uyanmayalı...
Kalbin tüm organlarımı yendiği bu savaşta artık huzuruma ermiştim.
Tüm yalanlara,yaşanmışlara,acılara rağmen.
Şimdi gelecek vardı geçmiş bir hiçti.
Çünkü geleceğe geçmişi karıştırdıkça asla bir sonuca varamayacaktım.Alnımda hissettiğim hafif öpücükle gülümserken gözlerimi yavaşca araladım. Onu yüzü,tüm yüzlerden güzeldi.
Agâh Alaman gördüğüm en güzel yüzdü.
"Günaydın sevgilim." Diye fısıldadığında doğrulacakken kolumu tutup "yavaş," diye uyarmıştı beni.
Dün yaşananlardan sonra ilk olduğunu anladığından olsa gerek bana karşı çok naif davranmıştı. En son gece telefonu ile oyalandıktan sonra bana ağrı kesici içirdiğini hatırlıyordum. Güçlü bir ağrı kesici olmalıydıki çok rahatsız olmamıştım."İyiyim abartma." Dediğimde sırıtarak bana bakıyordu. Bu ne diye sırıtıyordu ki şimdi? Çok mutluydu ve bu mutluluğu bana geçirmeye çalışıyor olmalıydı.
"Sana çok güzel bir kahvaltı hazırladım. Omlet de yaptım ama,bu seferlik. Artık sen yaparsın." Başımı yavaşca salladığımda Agâh'ın gülüşü yavaşca soldu.
"Gülizar?" Diye temkinle sorduğunda "efendim?" Demiştim. Kaşları git gide çatılırken "Pişman mısın?" Diye sorduğunda benim de kaşlarım çatıldı. Alakası bile yoktu,hatta öyle garip hissediyordumki...
İki çocuklu evli ve mutlu bir ailemin yükü üzerimdeymiş gibi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İNKİSAR
Teen FictionTamamlandı. "Yapamam Gülizar." Derin bir iç çekti. "Ben senin yanında kalamam. Senin kusursuzluğun karşısında ben bu kadar kusur ile kalamam." Yutkundum,boğazımda bir şeyler takılı kalmıştı. "Yalvarırım Komutanım,kusurum olun." Durdu elleri yumruk...