Tamamlandı.
"Yapamam Gülizar." Derin bir iç çekti. "Ben senin yanında kalamam. Senin kusursuzluğun karşısında ben bu kadar kusur ile kalamam."
Yutkundum,boğazımda bir şeyler takılı kalmıştı.
"Yalvarırım Komutanım,kusurum olun." Durdu elleri yumruk...
Selam bayadır yokum. Böyle bir özel bölümü beklediğinize eminim cunku bilardo konusu cok fazla gecti. Gülizara oynamayı öğreten agah zaten... Hadi bakalım neler olacak. Yetişkin içerik barındırıyor begenmeyecekler tiksinecekler falan okumasın.
"Anne." Seslenen Toprağa döndüm. Çok büyümüştü oğlum artık 1.sınıfa gidiyor ödevleri ile boğuşuyordu.
"Ben artık Lale ve Eladan nefret etmeye başladım. Lütfen bitsin." Başımı salladığımda "Tamam annecim" dedim "Ama yarın mutlaka yapcaksın pazartesi okul var." Başını salladığında telefonuma düşen bildirime baktım.
Agâh; Toprağı uyut karıcım.
Agâh görevdeydi göreve gitmeden önce ufak bir kavga yaşamıştık. Hasretimden yanıp tutuştuğu belliydi ama umurumda değildi. Sürekli kıskançlıkları artık şiddettini arttırmış can sıkıcı bir hâl almıştı. Eski arkadaşlar toplanıp akşam yemeği yiceğimiz gün Kemal denen herif yüzünden mahvolmuştu.
Ben;Kusura bakma Agâh sana hala sinirliyim hiçte özlemedim.
Agâh; Gülizar oğlumuzda travma oluşsun istemiyorsan çocuğumuzu yatır. 2 haftadır yanında yokum anasını satayım sonra sinirlenirsin geliyorum.
Agâh patlamaya hazır bir bombaydı.Belliki gazi olacaktım. Yüzümdeki saçma sırıtışla birlikte Toprağı odasına çıkarıp yatırmıştım. Babam ne zaman gelir diye sorduğunda vicdanım sızlasada sessiz kalıp onu uyutmuştum.
"Oyun odasında sana bir sürprizim var." Agâh'ın yazdığı mesajla birlikte Toprağın odasından çıkınca gecelikle olduğuma dua ettim. Yavaşca oyun odasına girdiğimde etrafı koloçan etmeye başladım fakat neden bahsettiğini anlamamıştım.
"Kıvırcığım." Diye içeri girdiğinde şaşkınlıkla arkamı döndüm. Onu görünce kaybolan sinirim şaka mı?
Ona sarılmak için tebessüm edip yöneldiğim anda yanağımı sertçe tutup dudaklarıma dalmıştı. Nefes nefese bir halde bende iki elimi boynuna çıkarmış birbirimizi sömürmeye başlamıştık.
Dili ağzıma sızdığı gibi geri cekildim "Bilerek formanla geldin. Zaafım olduğunu biliyorsun." Dediğimde haince gülümsedi.
"Senin bilerek saçlarını bukle bukle açık bırakman gibi mi?" Tüh yakalanmıştım. Genelde evde saçlarımı toplardım.
Daha fazla konuşmak istemez gibi dudaklarıma tekrar yapışmış yarım kalan işini tamamlayarak dilini ağzıma itmiş,beni içerden içerden talan etmişti. Hiç beklemediğim anda beni hızla kucağına aldığında 10 kilo taşır gibi bilardo masasında oturur hale getirdi.
"Senin aklındaki.." gülümseyerek "Şşş" dedi.
"Sana söylemiştim." Dediğinde dudaklarıma tekrar gömülmüştü geceliği üzerimden askılarını indirerek hızla sıyırdığında "Beni sana gömsünler." Demişti. Hafif kahkaha attığımda boynuma öpücükler kondurup birden alt kısımlara inmişti tahrik olmuş bir halde masada geriye doğru yaslandım. Az önce ağzımın içinde dolanan dili şimdi klitorisimde dolanıyordu nefes alamayacak haldeydim. İsmini inlediğim dakikalarda dahada azıyordu bunu artık anlayabiliyordum.
Sanki beni bitirmesini ister gibi sürekli ismini sayıklıyordum. Dilini içime soktuğu gibi inleyerek saçını çektim. Agâh beni delirtiyordu.
Yavaşca geri çekildiğinde "Tadını bir gün almasam doymuyorum Gülizar." Dedi. Gülümseyerek onun gözlerinin içine bakarken masanın üzerinde duran bilardo sopasına takıldı gözü,şaşkınlıkla ona bakıyorken "sakın!" Dedim.
"Aklından geçirme." Agâh yüzünde sinsi bir sırıtışla sopayı kavradığında bu sefer yapacaklarını düşünüp inledim. Sopanın uç kısmını klotirisime dayadığında gürültüyle inledim "Yapma" dediğimde dudaklarıma kapanın dudakları dolayısıyla susmuştum sopanın uç kısmını klotirisimde oynatıyorken bir yandan beni öpüyordu. Uzun zamandır ilişki yaşamıyor oluşumuzdan kaynaklı büyük bir haz sarmıştı dört bir yanımı. Bir eli sopanın kontrolündeyken diğer eli başımın altında,dudakları ise her an her yerdeydi. Agâh her yönden bana yetebilecek bir adamdı.
Oynayan sopa ucuyla birlikte daha fazla dayanamayıp dudaklarımı geri çektim ve nefes nefese "Lütfen!" Dedim. "İçime gir." Gülümseyerek tekrar dudağıma bir öpücük bıraktığında sopayı hışımla yere atmıştı.
Geriye çekilip üzerindeki üniformayı hızlıca sıyırırken ellerim aşağı doğru uzanıyorduki "Hayır!" Dedi otoriter bir sesle. Başımı yavaşca salladığımda hızla üzerinden üniformayı sıyırıp şişkin kalkık penisi gözler önüne geldiğinde inleyip geriye doğru yatmıştım.
Yavaşca bana yaklaşıp önce sularımı penisine bulaştırmış,ardından içime girmişti. 2 haftanın birkmişliğiyle hiç yavaş girip çıkmadan hızlanırken gel gitleri tüm odaya sesini duyurdu.
"İnle!" Dediğinde hazzı unutup Agâh'ın ismini sayıklamaya başladım.
~~~
Yorgun düşmüş bir halde alnıma bir öpücük bıraktı.
"Bazen yaralarıma şifa olacak hiçbir şey yok derdim. Bu vatan topraklarında ben huzurla yaşayamadım,insanların huzuru bozulmasın diye ölmeye razı geldim. Fakat sonra sen geldin Gülizar,ben ne kadar yaralarımın derdine düşmüşsem sende kaçmanın kurtulmanın derdine düşmüştün.Hiç aklımda aile kurma fikri yokken sen benimde bu vatanda kaybedeceğim bir şey olduğunu gösterdin Gülizar. Sen ve Toprak ikiniz benim bu vatanda kaybetmek istemediğim tek varlıklarsınız."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Umudunkalemi; Bazen koca bir hiçliğin içinde en çok içinizin gittiğini seçin,bazen kendinizi değil insanlığı feda etmeyi öğrenin bencillik edin ama bencillik ederken kendi benliğinizide bilin.
