07

2.3K 120 12
                                    

"Efendim Liz?"

Asansöre ilerliyordu bir yandan da konuşurken. "Jennie, yukarı gelsene?" Yukarıdan kastı kendi eviydi.

"Ah geliyorum, Kook Tae'nin yanında öyle değil mi?"

"Evet evet, birlikteler."

"İyi, ben de bara falan gitti sanmıştım." Jennie fazla kıskanç biriydi, bazen paranoyak dahi olabiliyordu. Taehyung ise tam zıttı, çok rahattı. Keyfine -ve alkole- fazla düşkündü ancak asla eşini aldatmak gibi bir eylemi olmamıştı, öyle biri değildi. Sadece gidiyor, sakin bir yere oturup kör kütük sarhoş olana kadar içiyordu. Jen de onun bu sarhoş hallerine güvenemiyor aldatacak olmasından korkuyordu am bir yandan da içten içe asla böyle bir şry olmayacağını biliyordu.

"Hayır, meraklanma."

"Geliyorum o halde!" Telefonu kapatıp asansör kabinine girdi. Katı tuşlayıp sırtını kabin duvarına yasladı. Yorgun hissediyordu, mental açıdan da aynı şekilde.

Asansör kata ulaşıp kapıları açılınca sakin adımlarını dairesine yöneltti. Kendini içeri atmasıyla topuklularını çıkarması bir oldu, bunlarla yürümek işkence gibiydi.

Çantayı ve hâlâ imzalanmamış dosyayı da bir köşeye bırakıp kendini koktuğa bıraktı.

Düşündü. Onu ve kendisini... Her şey nasıl iki yılda buraya gelmişti, aşık olduğu adam nasıl bu kadar değişmişti?

Evlilikten önce her şey çok kusursuzdu. Yaz dizilerinde gibi hissediyordu kendini. Boş vakitlerini birlikte geçiriyorlar, çok nadir tartışıyorlardı. Evlendikten bir süre sonra Jungkook, eski Jungkook değildi sanki. Tatillerini dahi şirkette geçiriyordu çoğu zaman. Başta şirketin başına abisi ya da ablası yerine kendisinin geçmek istediğini düşünerek hoşgörmüştü Lalisa. Daha sonra şirket resmen kendisine geçtiğinde işleri yeni eline aldığından işlere odaklandığını düşündü. Ancak hiç beklediği gibi olmamış tamamen uzaklaşmıştı Jungkook. Bunu ne kadar onunla konuşsada hiçbir şeye yaramıyordu. Dahası üzerine tartışmalar, bağırışmalar eklenmişti. Uzun küslükler, sinir atakları...

Her şey giderek çekilmez hale gelmişti, Lisa da katlanamıyordu sevgilisinin bu kadar değişmesine. Şimdi ise ortada bir bebek vardı. Elleri karnını buldu, gözyaşlarının yanaklarına vaedığı gibi.

Ona iyi bir ortam vaad etmek istiyordu. Evli kalsa kavgalar devam edecek veya artacaktı. Ayrılsa babasından uzakta olacaktı. İki ucu çıkmaz bir sokaktaydı.

Kapının sesi ile ıslak yanaklarını sildi ve kapıya yöneldi. Kapıyı açtığında Jennie onun kızarmıl gözlerini ve burnunu görünce endişelenmişti fazlaca. "Lili ağladın mı sen?"

İçeri geçmesi adına kapının önünden çeklince Jennie salona geçti direkt. "Gel bi' bakayım?"

Kapıyı kapatıp yanına ilerledi, Jennie'nin yanına yerleştiğinde Jen de sırtını dikleştirdi. "Ne oldu?"

Omuz silkmekle yetindi, hangi birini anltabilirdi ki?

"Yine mi kavga ettiniz?"

Başını salladı. "Kavga sayılmaz, minik bir tartışma sadece."

"Minik bir tartışma mı? Üç gündür Jungkook biz de kalıyor."

"Bunun onunla bir ilgisi yok, inan bana."

Sesini yükseltti hafifçe. "Hiçbirinin hiçbiriyle ilgisi yok Lalisa ama hepsi birbirini etkiliyor işte."

Tekrardan gözlerimin dolduğunu hissettim. "Ben boşanacağım, artık evli kalmak istemiyorum Jen."

Gözleri büyümüş aniden sönmüştü siniri. Şaşırmış ancak daha çok üzülmüştü. Bir şey söylemek istiyor ama onların en başından beri arkadaşları olup belki de her olaya şahitlik eden tek kişiler olduğundan kendinde bir şey söylemeye hak bulamıyordu. Neler yaşadıklarını bizzat biliyordu ve böyle bir karar vermesi çok olağandı.

"Jungkook ne dedi peki?"

"O tepki gösterdi, istemiyormuş. Hatta ben bunu ona söylerken çok sakindim fakat o çok sinirlendi."

Jungkook'u da iyi tanıyordu Jennie. Genelde üzüldüğünü belli etmemeye çalışırdı. Bazen böyle durumlarda fazla tepki gösterdiği ya da sinirlendiği oluyordu.

"Ne desem ki? Senin açından baktığımda haklısın, belki ben de böyle bir durumda böyle bir yola başvururdum. Ama Jungkook da kendine göre haklı sayılabilir. O seni sevi-"

Genç kadın sinirle lafını böldü. Tahammülü kalmamıştı buna, daha fazla duymak istemiyordu. "Susar mısın Jennie? Seviyor diyorsun bir de! Sevse gerçekten bu halde mi olurduk?"

"Lisa, sevmese neden bu kadar sinirlensin boşanma konusuna?"

"İnat yapıyor işte, küçük bir çocuk gibi inatlaşıyor benimle."

Göz devirdi Jennie, şu an o da duygusal olarak iyi değildi ve ne anlatırsa anlatsın fikri değişmeyecekti.

Arkasına yaslanıp kollarını göğüsünde birleştirdi gözleri karşıdaki her hangi bir noktaya takılırken. "Her şey harikaymış gibi bir de bu çıktı başımıza." Jennie'nin bunu duymayacağını düşünerek mırıldanmıştı kendi kendine ancak Jen duymuştu bunu.

"Ne çıktı başınıza?"

Gözleri tekrar arkadaşını buldu Lisa'nın. Geçiştirdi onu. Nedense bunu pek birilerinin duymasını istemiyordu. "Hiç!"

"Kötü bir şey mi oldu Liz?" Kız endişelenmişti, bir yandanda boşanmalarından daha kötü ne olabilir diye düşünüyordu.

"Lafın gelişi dedim öyle Jennie, önemli bir şey yok."

"Lafın gelişi demediğini biliyorum Lalisa?" Tek kaşı havaya kalkarken ısrar etti ona. Zorlamazsa eğer söylemeyeceğini biliyordu.

"Jen!"

"Söylemeden kurtulamayacağını biliyorsun Liz."

Nefes verdi, dediği gibi öğrenene kadar durmayacaktı Jennie. Parmaklarıyla oynamaya başladı, bunu söylemek neden bu kadar zordu ki?

"Hamileyim Jennie, ama biz boşanıyoruz."

if we leaveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin