Lalisa sebepsiz yere Jungkook'dan erken kalkmıştı, şaşırtıcıydı. Hamileliği ona uykucu bir kişilik bürümüş ve fazla uyur olmuştu, uyandığında Jungkook'u asla evde göremezdi. Oysaki şimdi o yanında mışıl mışıl uyuyor, kendisi uyanıktı.
Biraz doğruldu yatakta. Jungkook'a baktı. Derin bir uyku içindeydi.
Elini saçlarına götürdü, okşadı. İster istemez gülümsedi.
Mutluluğunun kaynağı Jungkook'tu, bundan adı gibi emindi. Yanında uyuyor olması dahi ona huzur getiriyordu. Her davranışı yüzünde bir tebessüme sebep oluyordu.
Genç aşıklar gibilerdi. Ne kadar kötü zamanlar geçirmiş olsalarda zaman onlardan hiçbir şey götürmemişti, kaldıkları yerden devam ediyorlardı.
Yanağına bir öpücük bırakıp ayrıldı yataktan. Onu fazla rahatsız etmek istemiyordu.
Aşağı indi. Tae mutfaktaydı, bir kupa kahveyi içerken boşluğa odaklanmıştı. Günaydın diledi, Lisa ama Tae bunu ikinci seferinde duyabilmişti.
"Daha iyi misin Tae?" Kafasını salladı gözlerini sıkıca yumarken. "Başım inanılmaz ağrıyor." Lisa da kalçasını mutfak tezgahına yasladı. "Çok normal, dün fazla kaçırmışsın alkolü."
"Jennie, evde değil mi?"
Muhtemelen, dedi Lisa. Buz dolabından aldığı cherry domatesi ağzına attı. "Onda yaşattığım hayal kırıklığının farkındayım."
"Büyük bir hayal kırıklığı." Kimsenin canını sıkma niyetinde değildi ama Jennie'yi ilk defa o kadar korkmuş görmüştü.
"Ama ben buyum Lis. Değişemem, değişemiyorum. Daha önce çabaladım ama insan olmadığı biri gibi davranamıyor, bambaşka bir kişi olamam. Benden bunu bekliyor o ama ben buyum."
Lalisa'nın aklı Jungkook'a gitti. Her şeyin temelinde o vardı. Gerek ani çıkışları olsun, gerekse sinir krizleri; tüm tartışmalarının sebebi aynıydı. Ama o oydu. Boşanma kararı bile onu değiştirmemişti, değiştiremezdi. Jungkook hayatı boyunca bu problemleriyle var olmuştu ve şimdi onlar Lisa istiyor diye puf olup uçamazlardı.
"Ama," devam etti Taehyung başını eğerken. "O böyle bir yaşantıyı haketmezdi."
"Saçmalama, siz birbirinizi seviyorsanız bunlar bir şey değil. Sorunlar çözülür, engeller atlanır, en olmadı alışılınır."
Karamsardı normal olarak. Lisa konuyu değiştirmek istedi, biraz onu düşüncelerinden uzaklaştırmak istedi. "Bebek kızmış biliyor musun?"
"Şaka yapıyorsun!" Lisa başını iki yana salladı. "Ay çok tatlı olur şimdi tatlı tatlı kıyafetler giydiririz ona." Taehyung Lisa'nın karnına doğru eğildi. "Amcasının güzeller güzeli prensesi, çok merak ediyoruz seni çabuk gel." Dediği şeyi bir an düşündü ve düzeltti. "Yani zamanında gel."
"Biz boşanmaktan vazgeçtik, gerçi Jungkook hiç böyle bir karar vermemişti, bu benim isteğimdi."
Taehyung şüpheli suratıyla tekrar dik konuma gelirken tek kaşını kaldırıp ona baktı. "Ciddi misin? Bir daha asla karından dönmeyeceğini söylerdin hep."
"Döndüm."
Tae derin bir iç çekti. "Sonunda be kızım, rahatladım yemin ederim. Aranız iyi o zaman şu an?"
Lis tam ağzını aralamıştı, cevap verecekti ki Jungkook onun yerine konuştu merdivenlerden inerken. "Neden kötü olsun?"
Mutfağa girdi, Taehyung gibi kendisi içinde kahve makinesini çalıştırdı. O sırada Tae onun sırtını pat patlıyordu. "Çok sevindim lan, sizin boşanmanız bana dert olmuştu."
Mırıldanarak onayladı Kook. "O yüzden o kadar içtin değil mi?" Bir an sessizleşti Tae. Lisa Jungkook'u mimikleriyle uyarırken bu Jungkook'un hiç umurunda olmamıştı. "Jennie ile konuştum, daha doğrusu ikna ettim. Buraya geliyor, sana çok kırgın, affettir kendini." Kahve makinesinin sesini duyunca kupasını aldı eline. Başını salladı sakince, bir şey demedi. "Lisa sen de kahve ister misin?"
Jungkook Tae'nin omzuna vurdu. "Lisa kahve içemez aptal."
"Ha, pardon."
Onlar kahvelerini içerken Lisa izledi, çok canı çekmişti ama içemezdi. Kafein alamazdı vücuduna. Yüzünü somurttu. "Canım kahve çekti sizin yüzünüzden." Jungkook umursamadı bu söylediğini. "Kahvaltı yaptın mı sen?" Lisa aynı yüz ifadesiyle başını iki yana sallayınca Jungkook buz dolabına yöneldi ama Lis onun kolunu tutarak durdurup buz dolabının kapağını kapattı. "İştahım yok."
"Öğün atlamaman lazım."
"Jungkook istemiyorum."
"Olmaz." Jungkook bir kaç malzeme çıkardı dolaptan. İçi bol bir tost hazırladı, makineye yerleştirdi. O sırada Tae mutfak masasına oturmuştu, sessizdi. Jennie'yi düşünüyordu muhtemelen. Fazla mutsuzdu ve sürekli espriler yapan, gülen, enerjik olan Taehyung için bu fazla garipti. Normal değildi.
Tost hazır olunca Lisa da geçti mutfak masasına, o sırada zil çaldı. Jungkook açtı kapıyı, gelen tabii ki Jennie'ydi. Düne göre daha sakindi ama yüzü mahkeme duvarından farksızdı. Büyük ihtimal uyumamıştı çünkü gözleri şişmiş ve gözaltları morarmıştı. Konu Tae okunca kendini gerçekten de yıpratıyordu.
Tae onu görünce ayaklanır gibi olmuştu ama Jennie de masaya oturunca geri oturmuştu. "Jen ben özür dileri-"
"Terapilere gitmiyorsun, değil mi?" Sesi çok tekdüze ve solgundu. "Gidiyordum."
"Yani artık gitmiyorsun."
Jungkook ve Lis hala ne olduğunu çözememişlerdi, Tae'nin terapi gördüğünü bilmiyorlardı.
"Senin için ne korktuğumu biliyor musun? Neden biraz çabalamıyorsun? Neden değişmeye çalışmıyorsun? Zor bir şey değil, altı üstü bir kaç seans terapi göreceksin ama onu bile yapmıyorsun. Senin için senden daha çok yoruluyorum, sense asla umursamıyorsun. Beni umursamıyorsun, kendini umursamıyorsun. Taehyung nereye kadar gidecek böyle?" Gittikçe sesi yükselmişti ama kızar gibi değildi, isyan ediyordu.
Bu kez aynı tonda Tae konuşmaya başladı. "Çünkü buyum ben. Ben bağımlıyım, değişemem. Her şey göründüğü gibi değil Jen. Ben senin hayalini kurduğun kişi değilim, olamam."
Ofladı Jennie, başını kollarının arasında masaya koyarken 'hep aynı şey' diye mırıldandı. "Beni böyle kabullenemez misin Jen? İnan ki denedim, ama ismimi değiştiremediğim gibi kendimi de değiştiremem."
Mırıldandı Tae, umutsuzca. "Yorgun gözüküyorsun." Jennie başını masadan kaldırmadan cevapladı. "Yorgunum çünkü. Gözüme uyku mu girdi ki?"
"Ben de dahil, kimseyi kendini ihmal edecek kadar önemsememelisin. Önceliğin kendin olmalı."
"Hadi ama!" Sitem etti Jungkook. "Böyle küs mü kalacaksınız?" Jennie sonunda kaldırdı kafasını. "Hem Tae ile ilk tanıştığımız zamanlarda da içerdi, o hep böyleydi. Taehyung'u, Taehyung yapan şey buydu yani. Şimdi değişmesini bekleyemeyiz." Lisa da konuya katılınca Jennie hak verircesine başını salladı.
Tekrar affederse tekrar aynısı olacaktı biliyordu. Ama Lisa ve Jungkook gibi boşanma kararı alıp ikisi de birbirlerini sevdiği halde ondan uzaklaşmak istemiyordu. Her şey daha kötü olabilirdi. Çünkü biliyordu ki; kötü kararlar kötü sonuçları doğurur.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if we leave
FanfictionJungkook ve Lalisa anlaşamayan bir çiftti. Ve Lalisa, Jungkook'tan boşanmak istiyordu.