Final

1.1K 102 115
                                    

Hastaneden gelmişlerdi ve Lisa resmen tüm gününü uyuyarak geçirmişti, arada bir Jung-hee için kalkıyor sonra geri uyuyordu ve şimdi de gece olduğu için uyumaya devam edecekti galiba. En azından Jungkook öyle sanıyordu, ne kadar yorulduğunu bilmiyordu ama tahmin edebiliyordu. Odaya adımlamaktan bile çekiniyordu çünkü deliksiz uyuyordu ve onu uyandırmak istemiyordu.

Uyku pijamalarını giydikten sonra, önce gidip Jung-hee'ye baktı. Jung-hee için tekrar beşik almamışlardı, üç yanı parmaklıklarla kaplı olan küçük bir yatak almışlardı, açık kısmı onların kendi yatağına bağlanıyordu, yani onlarla aynı seviyede uyuyordu.

Hala inanılır gelmiyordu, yaşadıklarının haddi hesabı yoktu; Lisa ile arası düzelmişti, çok sağlıklı kendilerine benzeyen bir kızları olmuştu. Artık bir babaydı, sorumluluklarının ne denli değiştiğinin farkındaydı ve Dünya'nın en iyi babası olmak istiyordu, görmediği baba sevgisini gösterebilmek nasıl bir şeydi bilmiyordu. Hata yapmaktan korkuyor, onları incitmekten çekiniyordu. Zaten Lalisa'yı hali hazırda yeterince kırmıştı, tekrarlanması en son istediği şey bile değildi. Üstüne üstlük Jung-hee, Lisa gibi değil ve olamayacaktı da. Onu kendisi yetiştirecekti ve buna karşılık o daha masum daha savunmasızdı. Lisa ile gerçekten boşanabilirlerdi ve Lis ya da kendisi gidip tekrar evlenebilirdi ama Jung-hee öyle değildi. İnsanlar ebeveynlerini seçemez ya da değiştiremezdi çünkü.

Onun küçücük bedenine yaklaştı, minicik eli kendi elinin içinde daha da küçük kaldı. Onu kokladı, elini öptü. Her şey için Tanrı'ya teşekkür etti, ona cömert davranmıştı.

Lisa'nın hareketlendiğini görünce uyandığını anladı. Yatakta oturur hale gelirken ikisine baktı. "Uyanmadı değil mi?" Başını salladı Jungkook. Lisa yatakta yukarı kayıp yatak başlığına sırtını yaslarken Jungkook da onun karşısında olacak şekilde oturdu. "Nasıl hissediyorsun kendini?"

"Dayak yemiş gibi ama aynı zamanda da bir aydır uyuyormuş gibi." Jungkook gülümsedi. "İstersen bir ay boyunca uyu, seni uyurken izlemeyi seviyorum." O da gülmüştü.

Sonra gözleri Jung-hee'ye kaydı. "Ona iyi bir anne olabilecek miyim?" Jungkook da aynı şekilde minik Jeon'a bakıyordu. "Olacağından adım kadar eminim."

"Ben değilim." Kaşlarını çattı Kook ona dönerken. "Nereden çıktı şimdi bu?" Omuzlarını silkti Lisa.

"Sen başkasın Lisa, başka bir merhametin var, başka bir düşünceliğin. Sen benim başıma gelen en güzel şeylerdensin, böyle diyorum çünkü artık bir tane daha var."

Suratı asıktı Lisa'nın, onu böyle görmekten rahatsız oluyordu Jungkook. Neden moodunun düşük olduğunu düşündü ve tahmin etmesi çok zor değildi. Annesi ile arasında ne geçtiğine dair en ufak bir fikri yoktu, sormayacaktı da, konusunu da açmayacaktı. Kendisinin de ondan bahsetmeyeceğini düşünüyordu ama öyle olmadı. "Anneme hamile olduğumu haber verdiğimde iyi bir anne olamayacağımı söylemişti. Zaten iyi bir insan olmuş olsaydım dün o şekilde rest çekmezdi, değil mi?"

"Aranızda ne geçtiğini bilmiyorum sevgilim ama biz evleneli neredeyse döedüncü yıla giriyoruz, sen değiştin ve annen artık seni tanımıyor." Lisa'nın ikna olmadığını eğilen başından ve değişmeyen yüz ifadesinden anladığında devam etti. "Bu demek değildir ki biz evlenmeden önce sen kötü biriydin. Sadece tatsız bazı olaylar oldu o kadar. Ailenin beni sevmemesi ve istememesi senin suçun değil."

Bir eli çenesine gitti ve hafifçe yüzünü kaldırdı, eli hala oradayken baş parmağı dudaklarının kenarını okşadı. "Onu umursama, kafaya takma, boş ver diyemem. Ne de olsa annen sonuçta. Ama kimsenin seni üzmesine izin veremem lakin bu konuya dahil olamıyorum, elimden bir şey gelmiyor. Lütfen kendi canını bu kadar sıkıp bana bu iğrenç çaresizlik hissini yaşatma." Lisa'nın eli de çoktan Jungkook'un bileğine dolandığında gözlerinin içine bakıp gülümsemişti.

"İyi ki varsın Jungkook." Jungkook gözlerini kapatıp dudaklarını onunkilere bastırdı. Karşılık almakta da vakit kaybetmemişti. Ayrıldıklarında o da gülümsedi. "Sen de iyi ki varsın bir tanem."

Bu derin sessizliğin bozulmasına Jung-hee sebep olmuştu. Uyanmıştı yine. Lisa onu dikkatlicr kaldırıp kucağına aldı. Acıktığını biliyordu, onu emzirmeye başladığında Jungkook sırt üstü kendini yatağa bıraktı. "Çok huzurluyum şu an." Kolunu başının altına koydu. "Artık sana bir şey olması korkusunu yaşamayacağım, Jung-hee'ye bir şey olma korkusu yaşayacağım. Hayatımdaki aksiyon hiç değişmiyor."

Lisa ona bakıp alayla konuştu. "Yaa, bu monotonluk sıkılmanıza sebep olursa Jeon Jungkook." Jungkook tavanı izkemekten vaz geçip gözlerini kapattı. "Sıkılmam söz konusu bile değil ama eğer olaki öyle bir şey gerçekleşti, Jung-hee'nin bir kardeşi olur."

"Ay şuna bak!" Ayağını uzatıp hafifçe bel boşluğundan dürttü onu. "Sen demiyor muydun geçen kardeş önemli diye, kızımızın bir kardeşi olması için beyefendinin keyfi ve kahyasının bizden sıkılmasını isteyeceğiz."

Jungkook buna karşı kahkaha atmıştı. "Hayır tabii ki, buna sen ve ben karar vereceğiz. Keyfim ve kahyası falan değil." Sonr ona doğru döndü, dirseğini yatağa yaslarken başını da eline koydu. Lalisa ona sırıtmasından bir şeyler anlamamıştı. "Anlaşılan sen çok istiyorsun Jeon Lalisa, beni beklemek seni üzmüş gibi görünüyor."

"Hi! Sen nasıl babasın, çocuğunun yanında nasıl böyle konuşabilirsin?"

O rahat gülümsemesi asla yüzünden silinmiyordu. "Çocuğum da elbet bir gün kendisini leyleklerin getirmediğini öğrenecek, şimdi çok bizi anlıyor gibi değil ama anlıyorsa da ben onu hayatın gerçeklerine hazırlıyorum."

Jung-hee doyduğunda, kendi üzerini düzeltip yanına yatırdı onu. Kendisi yerine yerleşirken Jungkook da Jung-hee'nin diğer tarafındaki yerine geçmişti.

Etrafı izliyordu, zaman zaman el ve ayaklarını hareket ettiriyordu.

Jungkook onun karnını gıdıkladığında tek eliyle, gülücüklerini saçmıştı. Parmaklarını babasının işaret parmağına sarıp sıkı sıkı tutunduğunda ikisi de gülmüştü buna.

"Sıkı da turuyor ha, bayağı güçlü yani. Kime çektiyse?" Jungkook kendi kendine böbürlenirken Lisa o ikisini izledi.

Ve emin oldu; o evden o şekilde bağırıp çıkması, hayatında verdiği en büyük karardı. Asla pişman olmadı, anne ve babasını kaybetti belki ama çoktan bir baba kazanmıştı.

if we leaveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin