09

2.1K 139 20
                                    

Jennie ve Taehyung kendi evlerine çıktıktan sonra evin içindeki hava dağıldı birden. O kahkahalar, sohbet sesleri, tebessümler... Hepsi yok oldu bir anda. Yerini yine soğukluk, yine mutsuzluk almıştı.

"Dosyayı çalışma masana bıraktım Jungkook. Eninde sonunda imzakayacaksın zaten, boşuna inat ediyorsun." Bu dediği ile sinirlendiğini anladı, tahmin ediyordu da zaten ancak bir türlü nedenini idrak edemiyordu.

"Hayır, imzalamayacağım. O dosya orda sonsuza kadar durabilir." Yine de konuşurken içindeki sinirini sesine yansıtmamaya dikkat etti Kook. Ne de olsa karşısındaki hamile bir kadındı ve her şeye artık iki kat dikkat etmesi gerekiyordu.

"Bunun tartışmasını sabaha kadar yapabilirdim ama çok uykum var." Cevabını beklemedi Lalisa, yatak odasına ilerlemeyi tercih etti. Jungkook'sa mutfağa girmişti.

Yukarı yatak odasına çıkıp vakit kaybetmeden pijamalarını geçirdi üzerine, sabahtandır giydiği kıyafetten artık nefes alamayacak kadar sıkılmıştı. Sonrasında da ilk yapacağı şey yüzünü makyajdan temizlemek ve saçlarını taramaktı. O tuvalet aynasının pufunda oturup yapnası gereken bakımlarını uygularken Jungkook girdi odaya. Zaten üzerinde rahat kıyafetleri vardı bu yüzden üstünü değiştirmekle uğraşmadı Lisa gibi.

Yatağına oturup yüzünü ellerine gömdü, aynı zamanda da dirsekleri dizleriyle buluşmuştu. Zor bir gün geçirdiği su götürmez bir gerçekti. Onun için her şey üst üste gelmişti kelimenin tam anlamıyla. Normale dönmeleri için varını yoğunu verebilirdi.

Arada bir sırtını dikleştirirken gözleri eşinin ayna etrafındaki led ışıklar sayesinde parlayan yansımasına bakıyordu. Daha sonra her şeyiyle kusursuz olduğu geliyordu aklına. Şimdi ise kendinden nefret ediyordu. Belki de annesi haklıydı, evliliğine sahip çıkamamıştı. Belki de eşi haklıydı, gözünü hırs bürümüştü.

Ne olursa olsun ama içindeki sevgi bir gram dahi azalmamış hatta günden güne kat kat artmıştı. Şimdi de bu çok sevdiği kadından bir çocuğunun olacağını öğrenmişti, içi içine sığmıyordu ama çok da belli edemiyordu.

"Biraz bakındım," Konuyu açarken gerildiğini hissetti. "lütfen gözlerini devirme," diye de ekledi. "Bir takım vitaminler kullanman gerekiyormuş sanırsam. Nöbetçi bir eczane buldum." Kendi başucundaki komodininin çekmecesinden bir poşet çıkardı. İçinden kutuları çıkarıp etiketlerini inceledi. "Gece yatmadan önce kullanman gerektiği yazıyor burada."

Şimdiye kadar aynı aynanın yansımasından izledi onu. "Gerek yoktu bunlara, ben alırdım."

"Doktor önermemiş miydi, reçete falan yok mu?" Dedi hâlâ ilaçları kontrol ederken.

"Önermiştir belki," omuz silkti. "Bilmiyorum. Şok olmuştum, aklım başımdan gitmişti. Tam anlamıyla dinleyemedim onu. En son sigara, alkol, stres falan bir şeylerden bahsediyordu."

Jungkook kalktığı gibi odadan çıkıp alt kata, mutfağa gitmişti. Minik bir tabak alıp tekrar odaya döndü. İçmesi gereken kapsülleri paketten ayırıp bh tabağa koydu ve Lisa'nın başucundaki komodininine yerleştirdi, ayrıca komodinin üzerindeki sürahiden bir baedak su hazırlayıp yanına eklemeyi de es geçmedi.

O sırada Lisa aynanın ışıklarını söndürüp yatağa ilerlemişti. "Sakin olur musun? Kendi ilaçlarımı kendim hazırlayabilirim."

Jungkook yatağın etrafından dolaşıp kendi tarafına yerleşirken konuştu. "Her şeyi kendin yapabilirsin, biliyorum."

Kapsülleri bol su ile boğazından aşağı indirdikten sonra abajurunu kapatıp odayı karanlığa bürüdü. Jungkook'a sırtı dönük şekilde yatağa yatarken içi rahat etmedi. "Teşekkür ederim, bunları almam gerektiği aklımdan çıkmış."

if we leaveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin