Lisa evde yalnızdı, Jungkook yoktu o sabah. Yapması gereken işleri halletmiş, rahatlamıştı. Kontrol günüydü ve yapması gerekenleri sabahtan bitirmek istiyor ayrıca hastaneden sonra da büroya geçmek istemiyordu. Bu günü kendine ve bebeğine ayırmıştı. Son günlerin ardından her şeyi bir kenara bırakmaya ve sadece sağlığına odaklanmaya karar vermişti. Bu nedenle Jungkook'a karşı da şu dönem uzak duruyordu. Tartışmazlarsa her şey daha iyiydi.
Günü gününe sekiz haftalık olmuştu, iki aylık. Karnı hâlâ belli belirsizdi. Bulantıları devam ediyor, yorgun hissetme veya uyku isteği artıyordu. Zaman zaman minik aşermeler yaşarken zaman zaman tiksintilik oluyordu. Karnının alt bölgelerinde sancılar veya bacaklarında kramplar hissediyordu. Endişelenmemesi gerektiğini biliyordu, bunlar çok doğaldı. Tek korktuğu şey ani baş dönmeleri ve göz kararmaları sonucu tek başınayken bayılmaktı. Başını bir yere çarpmaktan korkuyordu, gününün çoğunluğunu yalnız geçiriyordu ve bu her şeyi daha da zorlaştırıyordu. Böyle zamanlar da Jungkook yanında olsa - araları iyi olsa - buna karşı bu kadar endişeli olmayacağını düşünüyordu.
Her şey şimdiden zorlaşmıştı, boşanmış olduklarını düşünmek istemiyordu.
Jungkook
Randevu var bu gün. Birlikte gidelim mi?Jungkook
Bu sefer ben de gelmek istiyorum. Bu gün kalp atışlarını duyacağız.Siz
Pekala, birlikte gidelim o zaman.Kalp atışlarını duyacağını nerden biliyor diye düşündü, araştırmış mıydı? Umurunda olmadı. Umursayacak yerleri meşguldü.
Aklına da gelmişken kontrol etmekte fayda olacağını düşünüp Jungkook'un çalışma masasına ilerledi. Vardığında normalde toplu olan masanın şu an dağınık olması şaşırtmıştı onu. En kenar köşedeydi mavi kapaklı ince dosya ama dikkatini çeken bu olmamıştı. Kapakları açık olan kitaplar masanın ortasında yer alıyordu ki bu da en son bunlarla ilgilendiğini açıklıyordu. Hamilelik, çocuk gelişim ve bakındığı kapağından da öğrendiği gibi 'Baba Olunmaz, Öğrenilir' - böyle bir kitap mı vardı cidden - adlı kitap bulunuyordu ve kenarda da üst üste yığılmış bir kaç dergi. Sayfaları karıştırdı, Jungkook bunlar üzerinde fazla durmuşa benziyordu ki neon kalemlerle satırların üzerleri özenle çizilmişti. Hatta bu satırlardan birinde anne karnının sesi elektrikli süpürge ya da saç kurutma makinesi sesine benzediği için bebekler doğduktan sonra da bu seslerde kendilerinş anne karnında hissettikleri yazıyordu. Bu bilgi ne işine yarardı ki?
Sandalyeye oturdu Lalisa ve önündeki baba olmak için fazla heyecanlı ve hevesli olan birinin eserine bakıyordu. Kendini kötü hissetti o an. Harika biri ile evlenmişti ama şimdi ise boşanıyorlardı, her ne kadar dosya hâlâ imzalanmamış masanın en uzağında duruyor olsa da. Şu anda ilgili birine dönüşmesi iyiydi ama ileri de tekrar işkolik hallerine bürünecek diye korkuyordu ki bunun asla bir garantisi yoktu.
Nasıl tanıştıkları aklına geliyordu. O daha işletme bölümünden mezun olmamış babasının şirketinde stajyerlik yaparken, Lalisa da daha hukuk bölümünden mezun olmamış ödevi için bu şirkete araştırma yapmaya gelmişti. Ve neredeyse yarım saat boyunca Jungkook'dan ne kadar şirket sahibi babası da olsa babasının torpilden hoşlanmadığını bu yüzden gelecekte başına geçeceği şirkette stajyer olarak canının çıktığını ve başka bir yerde stajyerlik yapmak için can attığını dinlemişti. Bunun ardından ne gariptir ki Jungkook kendisine mail yoluyla ulaşmış telefon numarısını almış ve bir kaç kez buluşmuşlardı.
Sevgili oldukları dönem en harika olanıydı. Kendini bulutlar üzerinde hissettiğini hatırlıyordu, o zamanlar bu ilgiye sahipti tabii.
Şimdi ise hepsi bir hiçti. Her şey çok zoruna gidiyordu, herkesin imrendiği bir çiftken iki yılda bu hale gelmek çok zoruna gidiyordu.
"Lalisa, sen ağlıyor musun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
if we leave
FanfictionJungkook ve Lalisa anlaşamayan bir çiftti. Ve Lalisa, Jungkook'tan boşanmak istiyordu.