30

1K 97 17
                                    

Neredeyse üç haftanın da sonunda artık yeni işine alışmıştı Lalisa. Gerçekten de yoğundu ama Jungkook onun yorulacak kadar çalışmasına izin vermiyordu çünkü artık altıncı aydalardı. Lalisa artık bebeği daha rahat hissediyordu, onun hareketleri daha belirgindi artık. Fakat aynı zamanda kramplar da yoğunlaşmıştı, bunun için endişelenmemesi gerektiğini biliyordu, doktoruyla sık sık konuşuyordu.

Jungkook göz atmak adına hafifçe arkasına döndüğünde Lisa'yı görmemişti. Muhtemelen bina içinde dolaşıyordu ama yine de Min-ji'yi aradı, Min-ji her saniye Lisa ile birlikteydi ve bu Jungkook için biraz daha rahatlatıcıydı. Kısa konuşmadan alt katlarda koridorda dolaştıklarını öğrenmiş sonra ise dosyalarına tekrar gömülmüştü. Lalisa diğer çalışanlarla birlikte sohbet ediyor, hafif hafif bina içinde yürüyüş yapıyordu odasında olmadığı zamanlar.

Ne kadar süre geçtiğini kestiremeden kapısı açılıp kapanmıştı. Eşinin geldiğinden emindi, kapısını çalmadan içeri rahatça girebilen tek kişiydi Lisa. "Nasıl gidiyor?" Karşısındaki koltuğu es geçerek yanına gelmişti. "Her zamanki gibi." Dedi başını kaldırırken. "Hiç çıkmıyorsun şu odadan, seni yapıştırmışlar gibi. Git, bir kaç adım at, insanlarla kaynaş."

"Sen benim yerime de kaynaşıyorsun ya, yetmiyor mu?" Lisa'nın fazla ayakta kalmasını istemeyerek kendisi kalktı koltuğundan onun oturması için ama Lisa oturmamıştı. "Bana 'çalışmıyorsun' mu demeye çalışıyorsun Kook?" Gözleri daha da irileştiğinde gülümsemiş ve yüzünü elleri arasına almıştı. "Sen patronun karısı değil misin, istemezsen çalışmazsın."

"Her şey öyle kolay olmuyor Jeon Jungkook, buranın hukuki güvenliğini sağlıyorum ben." Tekrar gülümserken ellerini yüzünden çekmeyerek yanaklarını sıktı. "Öyle mi Jeon Lalisa?" Ama buna karşılık Lisa yüzünü onun parmaklarından kurtarmış ve sarılmıştı, Jungkook bunu beklemiyordu. "Seni özledim Kook."

"Ben de seni bir tanem." Diyebildi sadece. Bir sorun olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Lisa gözlerini kapattı. Kendini bu şekilde mutlu hissediyordu ve bu anın bitmesini istemiyordu, zaman onlar için akmayı bırakmalıydı.

"Her şey yolunda mı Lisa?" Başını aşağı yukarı salladı. "Fazlasıyla." Saçlarına öpücük bırakmıştı Jungkook. Yavaşça ondan ayrılırken konuştu. "Artık gitmem gerek, bir kaç işim var. Sonra annenlere gideceğiz." Jungkook onu onaylarken kapıya kadar eşlik etmiş ve masasına geri dönmüştü.

Bir kaç saatin sonunda artık şirketten ayrılmış ve akşam yemeği için sözleştikleri gibi Jungkook'un ailesinin yanına gitmişlerdi. Lisa'nın iştahının açık olduğunu bildiklerinden geldikleri an sofraya geçmişlerdi. Çeşit çeşit yemek Lisa için hazırlanmıştı, masa dopdolu gözüküyordu.Jungkook'un annesi ve ablası tarafından bebekle ilgili sorular ve yorumlar gelmeye başladığında Lisa haber vermeyi unuttuğunu farketti. Yine de bunu söyleyeceği için heyecanlanmıştı. "Tamamen aklımdan çıkmış haber vermek. Bebeğin cinsiyeti belli oldu, kız. İsim olarak da Jung-hee düşündük bence çok tatlı." Ama heyecanı Jungkook'un babası yüzünden kursağında kalmış ve tebessümü silinmişti. "Erkek olur sanmıştım." Lisa Jungkook'un babasından çok çekinirdi, pek muhabbetleri olmamıştı onunla. Ve şu anda da onun yüzüne bakamazken Jungkook cevaplamıştı babasını. "Bir farkı yok bizim için."

"Olmalıydı, bir iş adamı olarak hiç mi geleceğini düşünmüyorsun?"

"Benim kızım eğer isterse şirketi çok güzel yönetebilir, eğer istemezse onun adına yönetecek birileri bulunur elbet."

"Jeon Holding sana dedenden kaldı, nasıl satmaya cürret edersin?"

"Satmadım, ben de dedelerim gibi Holding'i kızıma bırakacağım, sonuçta o bir Jeon. Şirket her daim onundur ama orada çalışmak zorunda değil." Jungkook'un gerildiğini farkettiğinde elini tutmuştu Lisa. "Jungkook, sakin ol. Karşındaki baban." Kimsenin duymayacağı şekilde fısıldadığında Jungkook bunu umursamamıştı. "Kimse benim çocuğum için cinsiyetçilik yapamaz."

"Cinsiyetçilik yapan yok ama her şeyin bir usulü vardır." Aynı Lisa gibi tartışmanın büyüdüğünü farkeden Eunha anne de olaya el atmıştı. "Jong-yul, torunumuz hakkında böyle konuşmamalısın. Jungkook ve Lisa'nın ne kadar rahatsız olduğunu görmüyor musun?" Fakat Jungkook'un babası asla kendinş geri çekmiyordu. "Rahatsız olmalılar zaten. O bir aile yadigarı Jungkook, babadan oğula geçen bir aile yadigarı!"

"Zinciri kırmanın vakti gelmiş o zaman baba!"

İkisi de bağırmaya başlamıştı ve ne Lisa ne Eunha anne onları bastırmaya güçleri yetmiyordu. "Ablam da senin ilk kızın baba, ablamı da bu yüzden mi sevmiyorsun?"

"Jungkook ne alakası var sevgilim, niye konuyu uzatıyorsun?" Lisa asla etki etmese de kendi kendine çırpınıyordu resmen.

"Kelimelerine dikkat et! Karşında baban var senin, yoldan geçen bir adam yok." Jıng-yul baba ayağa kalkmış odasına giderken Jungkook onun duyacağı şekilde konuşmuştu. "Keşke yoldan geçen biri olsaydı."

Lisa'nın azarlayıcı suratını gördüğünde ondan önce konuşmuş ve konuyu kapatmıştı Jungkook. "Kimse benim çocuğum hakkında bu şekilde yorum yapamaz."

Eunha anne de aynı şekilde kalkıp eşinin yanına, odasına, geçmişti.

"Biz kalkalım artık." Jungkook ayaklanmış, aynı şekilde elinden tutup Lisa'yı da kaldırmıştı. Yeo-been hiçbir şey demeden onları yolculamıştı arkalarından.

Yolculuk çok sessiz geçmişti, Kook bu sessizlikte Lisa'nın bu tartışma da ne kadar kırıldığını farketmişti ama yorum yapmadı.

Eve gelmişlerdi, aynı sessizlikle odalarına çıkmışlardı. Jungkook pijamalarını giymiş olan Lisa'yı yatapa oturttu sakince. "Ben seni ve kızımızı kimseye ezdirmem, sakın o canını bu tarz şeyler için sıkma."

"Babanla aranın bozulması hoş olmadı ama." Ellerini birleştirdi onunkilerle. "Onun yaptığı daha kötüydü." Baş parmaklarıyla Jungkook'un ellerini okşadı Lisa. "Ne de olsa o senin baban."

"Başıma ağrılar giriyor gerçekten." Artık daha fazla bunu konuşmak istemiyordu, kendini sırt üstü yayağa bıraktığında Lisa da ona gülüp yanında yerini almış ve başını çoktan göğsüne koyup kollarını beline sarmıştı. Jungkook da aynı şekilde hafifçe ona dönüp yüzünü saçlarına gömmüştü. "Birinin üstümüzü örtmesi gerekiyor, bu şekil uyuyabilirim." Cevaplamadı Lis. Gözlerini çoktan kapatmış, onun kokusu ve vücut sıcaklığına bırakmıştı kendini. Bu onun için yeterliydi uykuya dalmasına.

if we leaveHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin