EYLÜLBir gündür heyecandan uyuyamamıştım!
Sürekli Zülal'i bunaltıp Alparslan konusunda ona bir şeyler önermiştim. O da kabul etmek zorunda kalmıştı.
Dün gittiğimiz alışverişten bir sürü kıyafet alarak dönmüştüm. İçimden bir his o işi alacağımı söylüyordu.
Zülal telefonda derin bir nefes verdi.
"Sus tamam mı? Şimdi odasına giriyorum. Telefon açık olacak. Lütfen çığlık atmaya kalkma."
Kıkırdadım.
"Tamam Züliş. Haydi gir artık!"
Zülal kapıyı çaldığında gir sesini duydum.
İşte şimdi başlıyorduk!
"Alparslan Bey, merhaba. İzninizle sizinle bir konu konuşacaktım."
Merakla onları dinlerken nihayet onun sesini duydum.
"Tabii Zülal. Yalnız toplantım var. Uzun bir konuysa çıkmadan önce uğraman daha iyi olur."
İşkolik!
Bu adamın bu iş aşkı anlaşılan beni zorlayacaktı.
"Şey, yok. Kısa bir konu aslında."
Zülal'in sesi titriyordu!
Hiç oyunculuk yeteneğinin olmamasına küfür ettim. Çok basit bir şeyi bile yaparken korkuyordu!
"Gel, otur Zülal. Seni dinliyorum."
Kalbim deli gibi çarparken koltuğa oturdum. Elim kalbimde onların konuşmasını dinliyordum.
"Alparslan Bey, izniniz olursa eğer size birini önerecektim... Belki bu benim haddim değil ama en yakın arkadaşım iş arıyor. Durumları da biraz kötüleşti. Eğitimi de çok iyi. Size bir CV bırakmamı istedi. Tabii isterseniz..."
Alparslan duraksadı.
"Ben bu şekilde çalışan almıyorum Zülal. Torpille değil, elemeyle birlerini seçiyoruz biliyorsun. Şirketimiz büyük bir şirket. Bize uyum sağlaması lazım, çalışma saatlerine uygun olması lazım, çok üretken olması lazım."
Olmayacak mıydı?
Gözlerim anında doldu...
Zülal ne diyebilirdi ki? Adam en başından olumsuz konuşuyordu!
"Yok yok! Yanlış anladınız beni. Ben torpille alın demedim ki." Dedi. "Çok iyi bir üniversitede okudu. Yurt dışında çalışmalar yaptı. Tam da sizin ilginizi çekecek konularda... Sadece işe ihtiyacı var. Sizin de asistana ihtiyacınız varmış diye duydum. Belki istersiniz diye söylemek istedim."
Zülal'in ellerinin titrediğine yemin edebilirdim...
Alparslan derin bir nefes verdi.
"Pekala, ver bakalım dosyayı."
İşte bu!
Heyecanla oturduğum yerden kalktım. Zülal'in titreyen nefesinden başka hiçbir şey duymuyordum! Ta ki Alparslan sesini yükseltene kadar...
"Bu kızı tanıyorum!" Hiddetle çıkan sesine anlam veremedim. "Bu kızı çok iyi tanıyorum... Bir yerden tanıdık geliyor."
Demek beni hatırlıyordu!
Adamı öyle bir etkilemiştim ki beni unutamamıştı... Evin içinde sırıtarak volta atıyordum.
"Bu manyak kız!" Diye bağırdı. "Dün odamın kapısında eğilip kendi kendine gülen..." Kaşlarımı çattım. "İstemiyorum ben bu manyak kadını! Lütfen çık odamdan Zülal!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ DOLUNAY -TİMYA- (KARADENİZ SERİSİ IV)
General Fiction"Ben o adamı istiyorum ve elde edeceğim!" Her ne kadar beni istemese de bunun gerçek düşünceleri olmadığını biliyordum. En azından hissediyordum... Alparslan Atabey benim için imkânsız bir hayal gibi görünse de böyle olmayacaktı! O da beni sevecekt...