ZÜLALBarış'a yaşlı gözlerle sokuldum. İri eli belimi öyle sahiplenici sarmıştı ki... Beni sakinleştirmek için elinden geleni yapıyordu.
"Zülal beni gerçekten istemiyorsan seni zorlayamam... Üstüne gelme gibi bir hakkım yok. Değerini çok geç anladım, eşeklik bende! Özür dilerim yeniden." Yüzümü avuçladı. "Seni zor durumda mı bırakıyoruz? Annem seni seviyor ama sevgiyi bazen abartıyor. Evliyken de kızardım kızı rahat bırak diye! Şimdi de onu uyaracağım yoksa seni rahatsız etmeye devam edecek!"
Hızla başımı olumsuz anlamda salladım.
"Ben seviyorum anneni... Yapma böyle bir şeyi lütfen. İstemiyorum!"
Derin bir iç çekti.
"Seni rahatsız ediyor! Gerçekten kendi kızı gibi görüyor. Artık senin ondan bağımsız biri olduğunu anlamalı! Böyle bunaltırsa-" Sözünü kestim.
"O benim annem Barış. İnsan annesinden rahatsız olmaz. Bunaltmıyor, seviyorum ben onu. Gerçekten kızıyım ayrıca."
Barış yüzümü avuçlarının arasına aldı. Yanaklarımı şefkatle okşadı. İçim eriyordu içim... Dayanamıyordum ona.
"Yapma Zülal... Onu sevip saygı duyduğun için bunu yapma. Bak, tamam bir bebek istiyorum ama sen istemiyorsan benim için konu kapanır. Seni daha fazla ağlatmak, üzmek istemiyorum." Yutkundum. "Bana güvenmiyorsun..." Yanağımı okşadı. "Ben bundan bir sene önce gece hayatına alışkın bir adamken sen gelip karım oluverdin. Hiç tanımıyordum seni... İkimizin de canı yanmasın diye eve gelmediğim zamanlar oldu. Alışamadım evliliğe, garip geldi. Biliyorum bana kızıyorsun, öfkelisin, belki içten içe bir nefret duyuyorsun..."
Elimi sakallarına yerleştirdim.
"Benim senden nefret etmem mümkün değil. Çok kızgındım ama seviyordum. Tek isteğim kocamı evimde görmekti." Gözlerimdeki yaşları sildi. "Barış yine gitmenden korkuyorum..."
Barış başını hayır anlamında salladı.
"Gitmeyeceğim bir yere! Bir daha boşanmak ister miyim sanıyorsun? Bir aydır sadece seni düşünüyorum. Ulan ben seni sevmesem, pişman olmasam neden yeniden evlenmek isteyeyim?"
Bu konuda haklıydı. Benden kurtulduğunu düşünüp gece hayatına devam edebilirdi ancak o benimle yeniden yuva kurmak istiyordu.
"Zülal ben seni zorlamak istemiyorum. Olmayan bir çocuk için benimle evlenmen çok saçma biliyorum." Sesi titriyordu.
Kahretsin ki hem annesini hem onu üzüyormuşum gibi hissediyordum!
Gitmesine izin vermeden bileğini tuttum.
"Sen bu evliliği istemiyorsun kızım... Ben zorlayamam ki seni." Annem kırgındı. "Çok üstüne düştüm, özür dilerim kızım."
Hamile olmadığımı öğrenmişti! Bizi konuşurken duymuştu! Ben gerçekten bitmiştim... Bu pamuk gibi kadını üzdüğüme inanamıyordum.
"Hayır anne!" Ellerini tuttum. "Çok özür dilerim. Ben yalan söylemek istemedim." Gözlerimdeki yaşları sildi.
Hamile değildim, eski kocam her şeyi yanlış anlamıştı... Bunu öğrenmesi hiç iyi olmamıştı. Kadıncağız herkese mutluluğunu ilan etmişti...
"A-Anneciğim, sen benim kızımsın..." Yanağımı okşadı. "Ağlama kuzum. Biliyorum Barış seni çok üzdü, ağlattı, hak etmedi seni." İç çekti. "Yeniden evlenmek istemiyorsun, hakkındır ama karnındakini hiç mi düşünmüyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
MAVİ DOLUNAY -TİMYA- (KARADENİZ SERİSİ IV)
General Fiction"Ben o adamı istiyorum ve elde edeceğim!" Her ne kadar beni istemese de bunun gerçek düşünceleri olmadığını biliyordum. En azından hissediyordum... Alparslan Atabey benim için imkânsız bir hayal gibi görünse de böyle olmayacaktı! O da beni sevecekt...