25 "Bebek"

11K 1K 320
                                    



EYLÜL

Mayıs, 2014

Alparslan başını göğsüme yasladı. Çocuk gibi ilgi istiyordu. Güldüm ve saçlarını okşadım.

Havalar bu sene daha erken ısınmaya başlamıştı. İçeriye vuran güneş gözümü alıyordu. Alparslan'ın saçlarını sevgiyle okşadım.

"Kahvaltı yapalım mı?" Diye sordum.

Hafifçe başını salladı.

"Yapalım sevgilim." Yanağımı öptü. "Kalkmadan önce biraz birbirimize doysaydık..." Sakallarını okşadım.

"Hadi, daha işe gideceğiz. Çok oyalanmayalım. Baban kızmasın." Dedim.

Kurt ve Poyraz olmadığı için tüm işler Alparslan'a ve Mustafa babama kalmıştı.

Kurt beş yıldır hiç Trabzon'a gelmemişti. Büyük bir yemin etmişti ve arkasında duruyordu. Zerrin annem ise oğlunun fotoğraflarına bakıp iç geçiriyordu. Kurt'u çok özlese de onu yok saydığı için arayamıyordu. Bize nasıl olduğunu soruyordu.

Loya ise okuyordu, şirketi yönetmek için henüz çok erkendi. Hasan dede yaşlandığı için işleri bırakmıştı. Tüm yük bizim omuzumuzdaydı. Poyraz abi her zaman işleri kolaylaştırırdı, toplantıları o düzenlerdi ve ekibi istekle yönetirdi. Çok güzel çizimleri vardı, çok yetenekli bir adamdı. O gidince her şey çok eksik kalmıştı. Çok zor toparlanabilmiştik, işe çok zor adapte olmuştuk...

"Sabah sabah iş de çekilmiyor kızım ya..." Alparslan inledi.

Yanağını okşadım.

"Hadi kalk yakışıklı. Acil hazırlanmazsak yine yetişemeyiz, babam kızmasın..."

Ofladı ve ayağa kalktı. Kalkmadan önce dudaklarını uzunca öpmeyi ihmal etmemiştim tabii...

***

Alparslan toplantıda sunum yaparken neredeyse bayılacaktım... Kızarmaya başladığımı hissettim. Alparslan'ın kasları gömleğinden belli oluyordu. Onu izlerken derin bir iç çektim.

Hemen şimdi şurada sevişmek istiyordum...

Ne oluyordu bana?

Normalde de onunla sevişmek için can atıyordum ama bu sefer çok farklıydı. Dayanamıyor gibi hissediyordum.

Alparslan'ın bakışları bana döndü. Bir şey olduğunu sezdi. Kaşları hafifçe çatıldı. Derin nefesler alıp sakinleşmeye çalıştım.

"İyi misin Eylül? İstersen çıkıp hava alalım." Dediğinde tüm bakışlar bana döndü.

Mustafa babam da bana döndü.

"Eylül pek iyi görünmüyorsun kızım. İstersen toplantıyı başka güne erteleyelim."

Hızla başımı olumsuz anlamda salladım.

"Zaten az kaldı, biraz midem bulandı ama sorun yok." Diye yalan söyledim.

Herkesin içinde sevişmek istiyorum diyemezdim ya...

Alparslan sunumunu aceleyle bitirip yanıma oturdu. Ne konuşulduğunu dinleyemiyordum bile... Kedi gibi ona sokuldum.

"Çok mu miden bulanıyor?" Diye fısıldadı kulağıma. "Doktora gidebiliriz. İstersen hemen eve de gidebiliriz." Elini tuttum.

"Eve gidelim, hemen gidelim." Elimi dizine koydum.

Alparslan kimse görmeden saçımı öptü.

"Kıyamam ben sana, nasıl kötü oldun..." Elimi okşadı. "Geçer eve gidince." Ona sokuldum.

MAVİ DOLUNAY -TİMYA- (KARADENİZ SERİSİ IV) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin