4 "Kahve"

15.3K 1.7K 632
                                    


EYLÜL

Sessizce onun odasında bekledim.

Kapı açıldığında sessiz sessiz ellerimi izledim. Önümde dikilen adama bakmadım.

"Ne yapıyorsun sen?" Yanıma oturdu. "Burası resmi bir yer! Öyle ben gidiyorum deyip gidemezsin! Çocuk oyuncağı mı bu? Senin bildiğin dillere ihtiyacım var benim! İspanyollarla, İngilizlerle bir sözleşme imzalayacağım! Sana ihtiyacım var! Böyle birden ben gidiyorum ne demek?"

Gözyaşlarımı sildim.

"Çevirmen tutabilirsiniz."

Alayla güldü.

"Aramızdaki özel sözleşmeyi çevirmen neden bilsin? Ya gidip birine anlatırsa? Nasıl güvenebilirim? Kendi çalışanım varken neden çevirmen tutayım?"

Haklıydı.

Sessizce yeri izlediğimde çenemi tuttu.

"Kaç yaşındasın sen?" Diye sordu.

Tabii bunu bile bilmiyordu.

"Yirmi iki."

Çenemi tuttu.

"Yaptığın hareketler kaç yaşında gibi duymak ister misin?" Bana yaklaştı. "Beş yaşında gibi! Karşımda okumuş görmüş kadın yok sanki! Beş yaşında bir çocukla uğraşıyorum ben!"

Bu sözleri çok ağrıma gitti.

Demek karşısındaki kadını beş yaşında bir çocukla aynı olgunlukta görüyordu... İçimde fırtınalar kopsa da ona belli etmek istemedim.

Sessizce başımı salladım.

"Herkes olgun olamıyor. Çocuk gibi deli doluyumdur. Bu sizi rahatsız etmiş demek..."

Çenemi tutup ona bakmamı sağladı.

"Bundan mı bahsediyorum ben?" Dedi. "Ben senin deli dolu olmana kızmıyorum ki! Bugün yaptığın harekete kızıyorum! Herkesin içinde hiçbir şey söylemeden çekip gitmek ne demek? Beni adam yerine koymadın! Çocuk gibisin işte! Küsüp gidiyorsun. Seni arkadaşlarımla gittiğim yere götürdüm biraz sevinirsin diye! Rezil ettin kendini de beni de! Ben buna kızıyorum!"

Kırgın bakışlarımı yüzüne çevirdim.

"Asıl orada adam yerine konmayan bendim. Arkadaşlarınız suratıma bakmadı! Onlar benim kim olduğumu bilse böyle davranır mıydı? Hayır! Ben onların hepsinden daha iyi bir görgüye sahibim!"

Alparslan ofladı.

"Derdin bu değil mi? Sen yok sayılmaya dayanamıyorsun. Seni ezdiklerini düşünüp çekip gittin!" Gözlerime baktı. "Bana söyleseydin! Öyle hissettiğini düşünmedim! Farkında bile değildim. Böyle bir şeye izin vermezdim!"

Suratıma bile bakmazken beni eziyorlar mı diyecektim?

"Alparslan Bey..." İç çektim. "Bir daha tekrarı olacak bir şey değil. Bir daha zaten asla sizinle yemeğe de gelmem. Endişe etmeyin."

Kaşları çatıldı.

"İşte senin sorunun bu! Bir patronla nasıl çalışılır bilmiyorsun." Bakışlarımı kaçırdım. "Patrona trip atılmaz öncelikle! Hiçbir patron da asistanın tribini çekmez! Bak ben sana anlayış gösterdikçe ileriye gidiyorsun!" İç çekti. "Ben senin arkadaşın değilim, öncelikle bunu kabullenmen lazım. Aramızdaki resmiyeti kavraman lazım."

Resmiyet...

Başımı kaldırmamla onunla göz göze geldim.

Güzel saçlarını okşamamak için kendimi zor tutuyordum. Sakallarını okşayıp benimsin demek istiyordum...

MAVİ DOLUNAY -TİMYA- (KARADENİZ SERİSİ IV) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin