1. Bölüm: Kuş ile Kelebek

329 42 11
                                    

Kuş ile Kelebek

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kuş ile Kelebek

Bir varmış bir yokmuş diye başlar masallar. Sonu ise her zaman mutlu, her zaman iyilerin kazandığı kötülerin cezalandırıldığı, gökten üç elmanın düştüğü bu masallardan oldukça uzak bir hikayeydi bu yaşananlar. Bu beyaz kuşun ve beyaz kelebeğin hikayesi...

İhtişam herkes için göreceli bir kavram olmasının yanı sıra birçok insanı ortak payda da buluşturacak kadar da nesnel bir kavramdır. Tıpkı beyaz kanatlarıyla yıldızları bile kıskandıracak kadar güzel beyaz kuşun ihtişamı gibi...

Fakat ihtişam sadece dış güzellikte değil kalpte gizlenen de bir doğum lekesidir. Her doğanın kalbinde bulunan sevginin gücüyle zamanla büyüyen veya küçülen bu küçük leke aslında kalp ritmimizin hızını belirler. Kalp çarptıkça, hızı gün be gün arttıkça taşıdığı sevginin boyutunun değiştiğini gösterir. Aşık oluruz mesela...

Aşk insanın kalbine bir kere uğradı mı içini uçuşan kelebeklerle doldurur. Dört bir yana uçuşan beyaz renkli kelebekler kalbini gıdıklar insanın. İşte o ilk kalp çarpıntısının ardından insanın kalbi sadece kan pompalamaz. Tüm ruha sevgiyi de pompalar. Sevgi yayıldıkça ihtişamın lekesi kalbi kucaklar. Tıpkı bizim beyaz kuşa da olduğu gibi...

Beyaz kanatlarıyla büyüleyici bir güzelliğe sahip olan beyaz kuş yüreğini çarptıran aşkın deryasına doğru yol almış. Kanatlarını gökyüzünde ahenkle çırparken başına geleceklerden habersizmiş. Sonuçta aşk kalpte kelebekler uçurmakla kalmaz gözlere de mil çekip kör edermiş.

_______

İnsan birini kendinden bile çok sevince anlarmış aşık olduğunu. Yüreği tek bir ismi sayıklayarak çarpmaya başladığında anlarmış. İçindeki kelebekler sevgiliyi görme arzusuyla kanatlanmaya başladığında anlarmış. Bende bunu aylar önce anlamıştım. Yüreğime söz geçiremediğim an da anlamıştım. Baktığım her yerde onu görmeye başladığım an da anlamıştım.

Daldığım hayal alemlerinden onu görme arzusuyla uyanmaya başladığım an da anlamıştım. Ona olan aşkımdan deliye döndüğümde anlamıştım. Onu özlemle beklediğimde kalbimin hasret ateşiyle küçücük kaldığını hissettiğim anda anlamıştım. Sahi aşk böyle bir şey miydi? Peki ya sevgiliyi özlemek?

Özlemek aşka kalbini vermek değil midir? Özlemek sevgiliyi arzulamak, onunla olmayı dilemek, kokusunu içine çekmek, içindeki yangını söndürmek değil midir? Benim için özlemek bunlardan çok daha fazlasıydı. Benim için özlemek tek bir isimdi. Bir çift mavi gözün bakışıydı. Adımı söyleyen naif bir sesti. Sarılmak isteyip de aramıza giren mesafelerle sarılamadığımdı. Onun adı Kartal. Gökte uçan kalbime adını yazdığım Kartal. Bana aşkı tattıran Kartal. Şimdi ise kavuşmama ramak kalan sevgili...

Benim adım Luna. En büyük hayalinin peşinden gidip sevgilisiyle arasında kıtalar kadar mesafe giren kızdım ben. Ay'a konan oradan hasretle Kartal'ına kavuşacağı anı bekleyendim. Günleri sayan, her geçen günü takvimden yırtıp atan sabırsız aşıktım ben. Ama şimdi özlemim son buluyor.

Kelebek Mezarlığı (Seri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin