Kuşun hayatı kelebeğin yokluğuyla kararmış. Yaz gelip geçmiş. Peşinden de sonbahar...
Beyaz kuş sonsuz bir kışa mahkum olmuş. Artık bahar yokmuş. Sıcaklık, huzur ve aşk yokmuş. Soğuk, çetin ve korkutucu bir fırtına varmış.
Kuş tüm bunların içinde kelebeğinin yollarını gözlemiş. Bir gün çıkıp geleceği anı beklemiş umutla. Ama kelebek gelmemiş. Kelebek kuşuna ulaşamamış. Kuşun gözü yaşlıymış. "Bana söz vermiştin," demiş kendi kendine. Çünkü kelebek onu yalnız bırakmayacağına dair söz vermişti. Fakat şimdi yalnızmış kuş. Yapayalnız...
Karnındaki bebek artık doğmayı bekliyormuş. Minik bir serçe gözlerini dünyaya açacağı anı bekliyormuş ve tüm bunların içinde kuş ve minik denizi onlara karşı tuzaklarla dolu olan yollardan geçmek zorundaymış. Kırlangıç onlara yoldaş olmuş. Ne de olsa kırlangıçlar sonsuz dostluğu simgelermiş.
_______
Bebeğim kollarımda katıla katıla ağlamaya başladı. Ama ben onu susturamadım. Onun yerine tüm bu sesler arasında öyle bir ses yankılandı ki boşlukta öldüğümden neredeyse emindim. Silah patladı. Büyük bir gürültü koptu hastanenin koridorlarında.
Ölmüş müydüm? O adam bebeğimi almış mıydı? Hayır! Ben ölmedim. Göğsümün ortasında bir kuş misali kanat çırpıyordu kalbim. Yavaşça gözlerimi araladım ve celladımın gözlerine baktım. Buz mavisi gözler irileşmişti. Öylece bana baktı ve bir anda yere yığıldı. Gözlerim onun ardından kapıdaki adama takıldı. İlk başta hayal gördüğümü sandım. Zihnimin bana oynadığı bir oyun olduğu sandım. Ama değilmiş.
"Merih," dedim titreyen dudaklarımla. Elindeki silah neredeyse parmaklarının arasından kayıp yere düşürüyordu.
"Lu," diye fısıldadı. Ona koştum. Kucağımda kızımızla ona sarıldım. Buradaydı. Hayattaydı. Beni kurtarmıştı.
"Yaşadığını biliyordum," dedim hıçkırıklarımın arasından. Bana sarıldı ve hemen sonra elimden tuttu.
"Kaybedecek vakit yok. Gitmeliyiz."
Merih ile birlikte odadan çıktık. Daha onun yaşadığının şokunu atlatamadan kucağımda bebekle ardımızda bir ceset bırakmıştık. Merih beni korumak için kendi babasını vurmuştu. Şimdi ise hastane koridorlarındaki panikten koşturan insanları fırsat bilerek aralarına karıştık. Daha sonra hastanenin yangın merdivenlerine yöneldik.
Merih yangın merdiveninin kapısını araladığında karşımda gördüğüm kişiyle hayatımın şokunu yaşadım. "Olcay," dedim hala bu olanlara bir anlam veremezken. Olcay'ın kucağında Ege vardı. Oğlumun onun yanında olması canımı sıkmıştı.
Merih, "Kaybedecek vakit yok Lu. Olcay da bizimle beraber. Şimdi onunla birlikte gitmek zorundasın," dedi sessizce. Başımı salladım. Onu bir kez daha kaybetmeyi göze alamazdım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kelebek Mezarlığı (Seri)
Ficción General✨WATTPAD ROMANCE TR OKUMA LİSTESİNDE✨ Kelebek kuşun acılarını gören yeryüzündeki tek canlıydı... Luna aşkın en can yakan kısmının aslında ayrıldığı gün değil de kavuştuğu gün olduğunu anladığında hayatı ellerinden kayıp gitmişti. Aşk onu ölümün kuca...