17. Bölüm: Oyunun Kuralları

11 8 0
                                    

Kuş ilk defa kaybetmekten korkuyormuş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kuş ilk defa kaybetmekten korkuyormuş. Ya kaybedersem kelebeğimi? Ya bir daha bakmazsa onun gökyüzü gibi bakan gözleri gözlerime? Ya bir daha adımı duyamazsam onun bal kadar tatlı sesinden?

Tüm bu düşünceler onun daha çok korkuya kapılmasına neden olmuş. Kelebeğini öptüğü için pişman olmuş. "Keşke,"'demiş kendi kendine.

"Keşke hiç söylemeseydim ona aşkımı. Keşke kondurmasaydım dudaklarına sevdanın busesini."

Derin bir iç çekmiş kuş. Kelebeğin onu yanına çağırmasıyla usulca kanatlanmış aşkına doğru. İlk defa aşık olduğu kelebeğin gözlerine bakmaya çekinir olmuş kuş. İlk defa onun yanında olmak onu rahatsız ediyormuş. Çünkü ona baktıkça aklına yaptıkları geliyor bu durumdan utanıyormuş.

Kelebeğin yanına varan beyaz kuş gözlerini kaçırmış. Ne cesareti varmış o gözlere bakmaya ne de yüreği. Öylece uzaktan uzağa sevmeye alışmak zorundaymış kuş.

Zira sevmek demek gerekirse kanatların olduğu halde uçamamayı göze almak demekmiş.

Beyaz kuş da öyle yapmış. Kanatlarıyla sarmış bedenini. Böylece istese de uçamayacakmış bu kanatlar kelebeğe doğru. Ona dokunamayacak tüylerinden biri böylece kazara dahi olsa kelebeğin yüreğine saplanamayacakmış.

Derin bir iç çekmiş kuş. Öyle çok istiyormuş ki kelebeğine bakmayı. Ama bunu yapamamış. Kelebeğin ona birlikte bambaşka bir diyara uçmaları gerektiğini söylediğinde bile yapamamış kuş. Bakamamış kelebeğin gökyüzüne.

Kelebek ise o gökyüzünde süzülen tek kuşun onun gözlerine yeniden bakmasını diliyormuş. Bunun için her şeyi yapmaya hazırmış. Kuşu ile birlikte birbirlerini ilk gördükleri yere öte diyara uçmuşlar.

Öte diyar onları bağrına basmış. Onları yere uzanan dalların altında saklanan anıların olduğu söğüt ağacına bırakmış öte diyarın ruhu. Kuş ile kelebek söğüt ağacının altında birbirlerinin gözlerine bakmış.

Kelebek kuşunun sıcak tüylerini okşamış. Ona ne kadar aşık olduğunu söylemiş. Kuş dolu gözlerle kanadındaki en güzel tüyü söküp çıkarmış. Beyaz kuş sevdanın tüyünü kelebeğinin kalbine saplamış.

Ona ne kadar aşık olduğunu bir kez daha anlamış. Kelebek kuşu öpmüş. Kuş kelebeğin gözlerindeki engin gökyüzünde kaybolmuş. Kader nasıl ki yıllar önce onların yollarını bir söğüt ağacının altında kesiştirdiyse aşk da onların kalplerini yıllar sonra aynı yerde birbirine kenetlemiş.

_______

"Burada olduğumuza hala inanamıyorum," dedim kıkırdayarak. Bendeki bu neşeli ifade onu da etkilemiş yüzüne genişçe bir gülümseme yayılmıştı.

"Bende," dedi derin bir iç çekerek. Sıcak parmakları benimkileri sardı. Onun avucunda kaybolan parmaklarımı nazikçe sıktı. Bir daha bırakmamak üzere parmaklarını benimkilere kenetlediğinde gülümsedim.

Kelebek Mezarlığı (Seri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin