8. Bölüm: Yeşeren Umutlar

4 1 1
                                    

Kelebek hasret kaldığı huzura kavuştuğunu düşünüyormuş

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kelebek hasret kaldığı huzura kavuştuğunu düşünüyormuş. Bir yanında kuşu bir yanında minik mutluluğuyla güzel günlerin yaşanan kötü günlere rağmen onları beklediğini düşünüyormuş. Fakat yanılıyormuş.

Onları bekleyen zorlu bir sınav varmış. Cevapları kimsenin bilmediği kalem oynatılamayacak kadar zorlu bir sınav...

Kelebek çaresizmiş. İçinde kaybolduğu labirentin hangi yönünü denerse denesin sonuç hep hüsranmış. Tüm yollar kapalı dört bir yanda çıkmazmış. Onun için artık çıkar bir yol görünmüyormuş.

Dünya'nın ona oynadığı oyun kelebeğin her şeyi anlamasını sağlamış. Yollarını kapayan, hayatının düzenini bozan geçmiş gün yüzüne çıkmaya niyetliymiş. Her ne kadar kelebek geçmişten korksa da geçmiş onların ensesindeymiş. Kelebeğe gerçekleri fısıldayacak ve eski defterleri yeniden açacakmış.

_______

Gerçeklerin ortaya çıkmak gibi kötü bir huyu vardır. Biz sırların kuytu köşelerde saklandığını sanırken sırlar aslında bize gerçekleri fısıldayacağı anı kollar. Doğru an geldiğinde sırlar usulca yanımıza yaklaşır ve kulağımıza eğilip gerçekleri tüm çıplaklığıyla bizlere anlatır.

Biz gerçeklerden her ne kadar kaçmak istesekte gerçekler aslında her zaman bizimledir. Merih içinde durum tam olarak böyleydi. O öğrendiklerini hiç öğrenmemiş olmayı diliyordu. Fakat hayatın onun ve bana bambaşka planları olduğunu bilememiştik.

Merih ile Dünya'nın ne konuştuğunu bilmiyordum. Ama Merih'in yüzündeki ifadeye bakılırsa konuşmanın iyi yönde gitmediği belliydi. Kerim ile camın ardında bir terslik olduğunu sezmiştik. Odanın kapısı aralanıp Merih dışarı çıktığında Kerim'in yüzüne dahi bakmamıştı.

"Gidelim Lu," dedi buz gibi bir sesle. Yüzünde en ufak bir kıpırtı dahi yoktu. Donuk bakışlarından onun daha fazla burada bulunmak istemediğini anlamış oldum. Birlikte Kerim'i de arkamızda bırakarak hastane koridorlarında yürümeye başladık.

"Merih Ege," diye mırıldandım. Hastaneden çıktığımız sırada benden güç almak istercesine elimi sıkıca tutmuştu. Gözlerini kapadı ve yutkundu. Bazı şeyleri kabullenmek zordur. Fakat Merih için duyduklarını sindirmek her şeyden zordu.

"Kendimi iyi hissetmiyorum Lu," dedi griye çalan mavi gözlerini gözlerime diktiği sırada. Engin gökyüzü yağmur bulutlarıyla dolmuştu. Her an içindeki yükü dışarıya bırakmayı bekleyen yağmur bulutlarıyla...

"Gidelim mi? Birlikte kayıp ruhlar göğüne gidelim Merih."

Tek kelime edecek gücü yoktu. Başını hafifçe sallamıştı. Fakat ben onun gözlerinde söylemek isteyip de susmak zorunda kaldıklarını görmüştüm. Bazen içimizden acılarımızı haykırmak geçer ama susmak zorunda kalırız ya işte Merih de tam olarak bu durumu yaşıyordu.

Kelebek Mezarlığı (Seri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin