"Peki herkesin hayatını dinlemişken siz üçünüzün tanışma hikayesini neden dinlemiyoruz"
"Hyunjin Bey?"
İçeriye giren kişi Hyunjindi. Yavaşça ilerleyip Jeongin'in arkasında durmuştu. Biraz düşündükten sonra ellerini Jeongin'in omzuna koymuştu. Belki rahatsız olur diye düşünmüştü ama sonrasında ne olursa olsun diye düşünmüş ve ellerini koymuştu.
"Evet bende merak ediyorum. Çok yakınsınız. Sanki kardeş gibi hatta kardeşten öte"
"Zaten öyleyiz"
Minho'nun söylediğine karşılık veren Jeongin konuşmaya devam etmişti. Tabii bu sırada Hyunjin Jeongin'in oturduğu koltuğun kenarına oturmuştu.
"Daha konuşmayı yeni yeni öğrendiğim zamanlar annemle babam çok büyük bir kavga etmişlerdi. Ve sonrasında ise ayrılmışlardı. Tabii ikisi de beni istemedikleri için yetimhaneye vermişlerdi. Ancak babamı çok fazla görmediğimden yüzünü hatırlamıyorum. Adı deseniz zaten daha yeni konuşmayı öğrenmiştim... Uzun zamanlar boyunca ordaydım ben. Sonra Jisung geldi. İçine kapanıktı, kimseyle konuşmuyordu. Çok şirindi. Hâla da öyle orası ayrı. Yanına gidip tanışmıştım. Güzel arkadaşlar olmuştuk. Ama ailesi hakkında pek bir şey bilmiyordum. Anlatmamıştı hiçbir zaman. İlk arkadaş olduğumuz zamanlardan birinde annem gelmişti. Bana tuhaf şeyler söylemişti..."
Biraz duraksadıktan sonra Hyunjin'in elini tekrardan hissetmesiyle devam etti..
"Jisung o gün bana gelip 'ne güzel seni ziyaret eden bir annen var. Keşke benim de annem olsa' demişti. Jisung'un bu sözlerini unutamıyorum..."
Jisung'un kalkıp gitmesi ile durmuştu herkes. Minho ise peşinden gitmiş ve giderken kimsenin gelmemesini de söylemişti.
"Sen devam et istersen. Minho onunla ilgilenir merak etme"
"Peki... Sonrasında ona aslında annemin bana hiç iyi şeyler söylemediğini söylemiştim. Bir kaç gün sonra ise ölüm haberi geldi zaten..."
"Peki ya baban?"
Jeongin duraksayıp kendini rahatlatmaya çalışmıştı. En sonunda derin bir nefes alıp tekrardan devam etti
"Biyolojik babam öldü. Ancak annemin kavga ettiği adam hâla hayattaydı. Tabii hâla hayatta mı bilmiyorum... Üvey babam beni istemediği için artık tamamen yetimhanenin bir çocuğuydum ben. Ne zaman Seungmin'in ailesi geldi o zaman kurtuldum. Tabii aynı şeyler Jisung için geçerli değildi. Onu arkamda bırakmıştım. Her ne kadar istemesem de... Ama sonra o bir gece kaçtı o lanet yerden ve nasıl olduysa buldu kaldığım evi. Sonra Seungmin'in ailesi onu da evlatlık aldı."
"Dinlerine çok düşkün olduklarından ve çocukları da çok sevdiklerinden dolayı ne kadar çok çocuk o kadar refah diyerek aldılar ikisini de. İkisinin arkadaş olduğunu biliyorlardı zaten..."
"Öyle işte. O zamandan beri 3 iyi arkadaşız.."
Hyunjin oturduğu yerden kalkıp rahatsız olduğunu belli edermiş gibi birkaç hareket yapıp konuşmaya başlamıştı
"Bu güzel gün için herkese çok teşekkür ederim. Ama Seungmin Bey'in ailesi için de ayrı bir teşekkür borçluyum. Jeongin'i evlatlık aldıkları için. Ahh bir de Jisung'u... Ama benim şimdi gitmem gerekli. Daha sonra görüşmek üzere."
Hyunjin selam verip dışarıya doğru adımladığı sırada Jeongin da arkasından ilerlemişti. Tabii Seungmin de arkasından seslenmişti
"Hey In. Nereye?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille || Hyunin
Romanceİşini yapamayan bir çalışan mı? Hayır kesinlikle! Sadece Hyunjin'e dayanamayan bir çalışan, Jeongin... Ne var ki yaptığı beceriksizlik aslında dünyada yaptığı en doğru şeydi... İyiki o tabak, iyiki o patron ve iyiki o duygular... Tesadüf eseri karış...