[19] - [Bunları beraber atlatabiliriz]

265 24 52
                                    

Felix'in Anlatımından;

İnsanlar nefes alsa da yaşıyor mu? Ya da nefes alıp yaşamak isteyenler var mı? Daha başka sorucak olursak ...mmm ölmek isteyenlerin hepsi son nefesini mutlu bir şekilde mi veriyor?

Herkes mutlu ölmez... Nefes alanlar yaşamı bir kere bile olsa sorgular... Nefes alan herkes yaşamıyor...

Cevaplar bunlardan ibaret. Hayat bize, bu koşullar altında bu cevapları vermeye itiyor. İstesen de istemesen de buna inanıyorsun. Ben mi? Ben yaşayan ölüyüm. Bazen oturup düşündüğümde ölsem nasıl olur? Arkamda bıraktığım kaç kişi benim için üzülür? Veya kaç kişi beni hatırlar..? Bunlar dönüp duruyor aklımda. Yani Changbin ile karşılaşana kadar bu böyleydi...

Kolay bi' çocukluk yaşamadım. Çevremde gördüğüm kimse kolay bir hayat yaşamıyordu o zamanlar. Küçük yaşta Avusturalya'dan Kore'ye, başkente geldik.. Babamın işi yok. Annem hasta. Kız kardeşim deseniz daha bebekken ölmüştü. Onu çok hatırlayamıyordum. Daha sonra hasta annem öldü. Çocuğunun ölümü fazla gelmişti. Babamsa annemin ölümünden sonra iyice alkol bağımlısı olmuştu. Fazla doz uyuşturucudan o da öldü... Son aile bireyimi de kaybettiğimde 18 yaşındaydım. Yani 2 sene önce. Uzun bir süre iş aradım. Kaldığım pansiyonun sahibi merhametli biriydi. Bana ne zaman para bulursam o zaman getirebileceğimi söylemişti. Bir süre yüzüne bile bakamadım utancımdan.

Bir gün, çalıştığım pastaneyi temizleyip dükkanı kapattığımda kapının önüne geçmiş ağlıyordum. Gecenin bir yarısı.. kimse görmez düşüncesi ile.

Ama Changbin geldi. Arkadaşına doğum günü pastası alacakmış. Bu arakdaşının Bay Hwang olduğunu sonradan öğrenmiştim gerçi..

Sesimi duydu. Yanıma yaklaştı ve yere çömeldi. Şevkatli bir sesle 'İyi misin? Bir sorun mu var?' diye sormuştu. O günden sonra sürekli müşterimiz oldu. Sonra işten çıkarıldım. Beni buldu. Nereye gidersem peşimden geliyordu ve sonra hayatımı tamamen değiştiren o teklifi yaptı. 'Şirketimize stajyer olarak başlamak ister misin?' İşte bu soru, bu şirket benim hayatımı kurtarmıştı.

Changbin ile aramda değişik bir çekim var. Ona her şeyimi anlatabiliyordum. Hatta ona erkeklerden hoşlandığımı ağlayarak anlatmıştım bir gün. Yine dışlanmıştım çünkü. Sonra yeni bir kural geldi. 'Şirketimizde yönelim konusu hakkında herhangi hakaret içeren bir cümle kurmak, şiddete başvurmak, insan dışlamak yasaktır!' Bunu benim için Bay Hwang'dan istemişti...

"Felix nerdesin biz pansiyonun yakınlarındayız?" Şu anki bulunduğum durum ise tamamen yeteneğim sayesindeydi. Bir insan hiçbir zaman tam mutlu olmaz, olamaz... Önüne illaki bi taş parçası çıkar ve takılır..

"Pansiyonun iki alt sokağındayım. Merdivenli dar bir sokak var krdayım"

"Tamam merdiveni gördük geliyoruz." Telefondan gelmese de arkamdan sesleri geliyordu zaten.

Changbin koşarak yanıma geldi. Bacağımı incelemeye başladı. Ne kadar derin olduğunu inceliyordu. Sanki ne kadar derin olduğunu gördükçe kalbi o kadar kırılıyordu. Gözleri o kadar alevleniyordu...

"Kim yaptı sana bunu söyle çabuk." Biliyordum. Ama söyleyemiyicektim. Söyleyemezdim... Belki, belki bir ihtimal peşimi bırakırlardı.

"Bilm- ahh acıyor hyung" Bacağıma baktıkça içim parçalanıyordu. 3 gün sonra yarışmam vardı. Ayağım yeni yeni iyileşmiş ve sevinmiştim. Bu yüzden yarışmadan kaydımı çekmemişti Bay Hwang. Ama bu sefer farklı.. Ben istesem, Bay Hwang izin verse Changbin izin vermezdi.

"Tamam al kucağına hadi hastaneye götürelim" Tamam al kucağına hadi belki yatağa atarsın.. Felix bu durumda yapma bari. Bir an önce bu kötü düşüncelerimden arınmam gerekli..

Trouvaille || HyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin