Jeongin'in Anlatımından;
Şu an saat sabah 6'ydı. Bu kadar erken kalkmamın sebebi akşam erken uyuduğum için olması gerek. Ya da uyumak zorunda olduğum için. Çünkü yorgundum ve bugün tekrardan yorulacaktım. Bu böyle devam edip gidecektim
Akşam Seungmin bize Beni bekleyin size önemli şeyler getirebilirim dediği için onun odasına doğru adımladım. Yüksek ihtimalle hâla uyuyordu ama ben önemsemedim.
Adımlarımı Seungmin'in odasına yönlendirirken sessiz ama bir o kadar da hızlı olmaya çalışıyordum.
Odaya vardığımda karşımda koltuğun üstüne yığılıp kalmış, önündeki masada bir sürü belge olan bir Seungmin beklemiyordum. Sonra dikkatimi bir şey çekti. Dosyaların üstünde isimlerimiz vardı.
Seungmin'in yanına gidip onu uyandırmadan dosyaları almıştım. Her biri güzelce zımbalanmıştı. Ah Seungmin sana ne kadar teşekkür etsem az.
Sessizce odadan çıkıp kendi odama vardığımda hâla sürem olduğu için şanslı sayılırdım. Hazırlanmak için 10 dakika bile yeterdi bana.
Yatağıma oturduğumda dosyaları incelemeye başladım. Üzerinde kendi ismimin bulunduğu dosyayı aldım elime. İlk başta Jisung'un CV'si vardı. Sonraki sayfalarda da hayatı hakkında ufak şeyler. Tabii ne kadar iğrenç yazılabiliyorsa o kadar iğrenç yazılmıştı hayatı. Sanki umursamıyormuş da prosedürler gereği yapıyormuş gibi ki böyle bir prosedür görmedim ben.
Hızlıca sayfayı çevirdiğimde kendi CV'mi görmüştüm. Zaten kendi doldurduğum şeyler diye çok bakmamıştım. Sonraki sayfada ise benim hayatım hakkında şeyler yazıyordu.
"Yang Jeongin yani Yang Gukdoo ve Yang Ryeji'nin oğlu..."
"...Babası, yani ben, Yang Gukdoo sonradan soyismimi değiştirdim. Büyüdüğü zaman beni bulamasın diye. Herkese öyle tanıttım. Ancak kimliğimde maalesef hâla o piçin taşıdığı soyisim var. Benim soyismimi taşıyor..."
"...Annesi ile yaptığımız kavga sonucunda onu çocuk esirgeme kurumuna vermiştik. Uzun bir süre sonra da bir kavga sonucu annesi öldü. Kaza ile ölmüştü ama bunu kimseye açıklayamamıştım. Şans eseri kimse kimin öldürdüğünü bilmiyordu..."
"...Uzun yıllar geçmesinin ardından yine de beni bulmuştu. Beni ben olduğumu bilmeden bulmuştu. Ben de onu işe kabul ettim. Ancak hiçbir zaman düzgün bir çalışan olamayacak."
Bitmişti. Dosya da bitmişti. Benim hayatım da bitmişti. Kalp atışlarımı duyamıyordum. Ya da duymak istemiyordum. Ellerim titriyordu. Üşümeye başlamıştım. Düzgün bir şekilde nefes alamıyordum. Sonra bir ses duydum. Sanki o ses beni hayata geri döndüren şeydi.
"Jeongin. İyi misin?" Konuşan Seungmin'di. Oraya döndüğümde Jisung'u da yanında gördüm. Hâla uyanmaya çalışıyormuş gibi bir hâli vardı.
"Jeongin cevap ver korkmaya başlıyoruz." Ne diyeceğimi bilmiyordum. İyi miydim? Hayır.. Kötü müydüm? O da değildi. Peki ne olmuştu. Hiçbir tepki veremiyordum. Sonra gözümden bir damla yaş geldi. Ve diğerleri de ona eşlik edip teker teker akmaya başladılar. Annemi babam öldürdü. Peki ya babam? Ki... Benim babam Ki'ymiş...
Sarıldım Seungmin'e. Arkamdan Jisung sarıldı. Ağlayabildiğim kadar ağladım. Sonra birden gözyaşlarım bitti. Durdum, düşündüm. Neden ağlıyorum ben? Ahh doğru. Tüm hayatım alt üst oldu.
"İyiyim ben. Sadece hayatın bazı boktan gerçekleri ile yüzleştim. Şimdi alın şunları da çıkın. Hazırlanmam gerek." Yüzlerindeki ifade çok korkunçtu. Ellerine dosyaları tutuşturup dışarı gönderdiğimde içimde büyük bir boşluk oluşmuştu. Artık hiçbir şey hissetmiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille || Hyunin
Romanceİşini yapamayan bir çalışan mı? Hayır kesinlikle! Sadece Hyunjin'e dayanamayan bir çalışan, Jeongin... Ne var ki yaptığı beceriksizlik aslında dünyada yaptığı en doğru şeydi... İyiki o tabak, iyiki o patron ve iyiki o duygular... Tesadüf eseri karış...