"Ki artık fazla olmaya başladı"!
"Ne yapmayı düşünüyorsun?" Biraz sonra asansör durup indiğimizde şirketten çıkmıştık.
"Sizin eve gidip o belgeleri alacağız. Daha sonraysa polise vereceğiz. Sonrasını onlar halleder. Artık bu adamın bir yerde durması gerekli."
"Bana şirketteki olayın onun yüzünden olduğunu söyleme sakın." Buna karşılık vermeyişim aslında cevabı vermiş olduğum anlamına da geliyordu...
"Sikeyim!"
Birlikte arabaya bindiğimizde ilk önce Jeongin'in evine gidip o belgeleri almıştık. Sonraysa polis karakoluna şikayet etmeye gitmiştik.
Biliyorduk ki bu belgeler gizli alınmış yani bir nevi çalıntı belgelerdi. Belki bundan dolayı biz de suçlanıcaktık ama bu para cezasından başka bir şey olmazdı.
İçeri girdiğimizde hissettiğim duygu bambaşkaydı. En son bir polis karakoluna gidişim daha yeni kurmuş olduğum şirketimde işlenen suçla ilgiliydi. Hwangların oğlu olduğum için o anda diğer bütün davaları bırakıp benimkiyle ilgilenmişlerdi ve bundan dolayı kayıp olan 2 liseli kız çocuğu öldürülmüştü. Kendimi suçlu hissetmeden duramıyorum. Bu nedenle polis karakollarından ve polislerden nefret ediyorum. Tabii işin içine Jeongin girdiğine göre.. bütün her şey değişir ve bu iğrenç yerin havasını solumaya zorunlu hâle gelirim, gelebilirim...
"Hwang Hyunjin... Tekrardan hoş geldiniz efendim." Baş komiser ceketinin önünü ilikleyerek gelmişti yanımıza.
"Lütfen bana da normal bir vatandaşmışım gibi davranabilir misiniz? Kendimi rahat hissetmiyorum çünkü."
Boş komiserin odasına gidip her şeyi anlattığımızda bizden belgeleri istemişti. Üstünde imza ve mühür de vardı. Her ne kadar ıslak imza ve mühür olmasa da işe yarardı.
"Şimdi her şeyi anladım. Siz bunları Bay Ki'den izinsiz aldınız öyle değil mi? Bu çalıntı bir kanıt ve bunun da cezası olduğunu biliyorsunuzdur."
"Evet biliyoruz ve cezasını ödemeye hazırız. Ama tam olarak ceza nedir?" Polis biraz duraksayıp konuşmaya başlamıştı.
"Bir kaç bin wondan başka bir şey değil merak etmeyin. Zaten bu sizin için çocuk oyuncağı almak gibi bir şeydir eminim."
İşlemleri halledip ifademizi verdikten sonra polis memurları Ki'nin restorantına gitmişti. Biz ise hâla karakoldaydık.
"Ben Seungmin'i arıyım şaşırmasın çocuk"
Bahçedeydik. Ben bir yandan kahvemi yudumlarken bir yandan da sevgilimi izliyordum. Gülüyordu... Uzun zamandır onu bu kadar mutlu görmemiştim. Kendimle bir kere daha gurur duymuştum. Güzel yetişen bir çiçeğin bir anda solup hayata küsmesinin ardından eskiye göre daha güzel çiçek açması benim sayemdeydi. O çiçeği hayatımın en orta yerine koydum ben... Hayatım artık o çiçeğe göre şekillenicek. Solarsa onu hayata geri döndürücem. Hayata geri döndüğünde ise ondan daha güçlü olucam ki o da iyi olsun, eskisinden daha güzel olsun...
"Seungmin çoktan polislerin restoranta gidip Ki'yi tutukladıklarını söyledi. Hatta birazdan burda olurmuş" Gelip yanıma oturmuştu
"Şu gelen arabadan Ki'nin çıkmasına kaç puan verirsin peki."
"Sıfırları sayamayacağım kadar çok olan bir puan"
Araba durmuştu. Ve tahmin ettiğim gibi içinden Ki çıkmıştı.
Bizi gördüğü zaman sanki yürümeyi yeni öğrenmiş bir çocuk gibi olduğu yerde düşmüştü. Tabi polislerin kolunda olduğu için tam da düşmek diyemezdik buna.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille || Hyunin
Romanceİşini yapamayan bir çalışan mı? Hayır kesinlikle! Sadece Hyunjin'e dayanamayan bir çalışan, Jeongin... Ne var ki yaptığı beceriksizlik aslında dünyada yaptığı en doğru şeydi... İyiki o tabak, iyiki o patron ve iyiki o duygular... Tesadüf eseri karış...