Yazarın anlatımından;
1 hafta sonra;
Güneşin dayanamayıp dağların arkasından ışığını gözler önüne sermek için çıkıp, gökyüzündeki yerini almıştı bile.
Jeongin ise uyanmış ve Güneş'in bu eşsiz güzelliğini izliyordu.
Kendine benzetmişti Güneş'i... 12 saat karanlıklar içerisinde geçirdikten sonra bile görevini hatırlayıp tekrardan gökyüzündeki yerini alıyordu. Bu işi zorla yapmadığına emindi...
Son 1 haftada hayatı düzene girmişti herkesin. Ki şu anda hapishanedeydi. Minho ve Jisung Fransa gezilerinden dönmüş ve Minho'nun arkadaşı olan Yeonjun isimli bir avukat onlara çok yardımcı olmuştu. Jeongin her seferinde 'ona ne kadar teşekkür etsem az' derdi...
Changbin ve Felix o sıralar fazla yoğunlardı. Bir projenin üstünde çalıştıklarını söyleyip duruyorlardı. Chan desen onların başında duruyordu.
Ki'nin yazmış ve imzalamış olduğu bir belgede restorantının tümü, çalışanlarıyla beraber Seungmin'e kalmıştı. Aptallığını gözler önüne sermişti...
Seungmin ise kendine ait olan restorantı satmıştı. Ve şu an orda başka birileri çalışıyordu. Tabii Ki'nin bilmem kaçıncı karısı da dahil olmak üzere. Orası ona ızdırap dolu senelere yol açıcaktı.
Bu süre içinde de Seungmin, Chan ile beraber şirkete gidiyordu. Dillere destan bir aşkları vardı ve etraftaki herkes bunu konuşuyordu.
Hyunjin ve Jeongin'e gelicek olursak da.. onlar bu süre içinde evden çıkmamışlardı. Ta ki Hyunjin'e gelen o telefona kadar...
"Alo hyung?"
"Her şey halloldu. Artık gelebilirsiniz"
"Tamam o zaman geliyoruz"
Telefonu kapattıktan sonra Jeongin'in yanına giderek artık evden çıkabileceklerini söylemişti.
1 hafta boyunca evde hapis hayatı sürüyordu. Nedeni ise Hyunjin'in ona hazırladığı bir sürpriz. '1 hafta evde kalırsan sana çok büyük bir sürprizim olacak' Sürprizleri, hele ki büyük sürprizlere bayılan Jeongin kabul etmişti. Hem sevgilisiyle de yaşayacakları güzel anılar biriktirebilirdi.
Biriktirmişti de.
Evi baştan aşağıya temizlemişlerdi. Ama ikisinin de mutfakta dağınık çalışmaları yine her yeri mahfetmişti. Hele ki Felix'in vermiş olduğu kurabiye tarifini denerken... Yakmışlardı ve evi iğrenç bir koku sarmıştı. Neyse ki evde yangın alarmı yoktu. Yoksa her şey daha da kötü olacaktı.
"Şirkete mi gidicez"
"Evet bebeğim şirkete. Ve en sevdiğin kıyafetleri giymeyi unutma olur mu?"
"Olur ama ilk önce seni götürmeye söz verdiğim tofu dükkanına gidelim. Hem acıktım ben..."
Hyunjin, Jeongin'in bunu hâla hatırlıyo olmasına şaşırmıştı.
Evden çıkıp Jeongin'in eskiden oturduğu mahalleye gittiklerinde ordaki insanlar Jeongin'in güzel, son model bir araba ve oldukça yeni kıyafetleriyle arabadan inmesine şaşırmıştı. Tabii yanındaki, herkesin idolü olarak saydığı başarılı iş adamı Hwang Hyunjin de cabasıydı.
"Hyung ben geldim." Jeongin içeriye girer girmez etraftaki tüm çalışanların şaşkın ama mutlu gözler ile Jeongin'e baktığını görebilmişti Hyunjin. Tabii kendisi içeriye girdiğinde ise tüm gözler Jeongin'den oraya kaymıştı.
"Evet bir yakışıklı gördünüz hemen satın beni." Hızla ilerleyip uzun yıllardır tanıdığı hyungunun yanına gidip kocaman sarılmıştı.
Hyunjin ne yapması gerektiğini bilmediği için Jeongin'i takip etmişti. Ve tanımadığı bir adama bu kadar içten bir şekilde sarıldığını görmek kıskançlık damarlarına iyi gelmiyordu. Oyun oynama sırası ondaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille || Hyunin
Romanceİşini yapamayan bir çalışan mı? Hayır kesinlikle! Sadece Hyunjin'e dayanamayan bir çalışan, Jeongin... Ne var ki yaptığı beceriksizlik aslında dünyada yaptığı en doğru şeydi... İyiki o tabak, iyiki o patron ve iyiki o duygular... Tesadüf eseri karış...