Yazarın Anlatımından;
Hyunjin şirketten çıkıp evine geleli tam tamına 2 saat oluyordu. Ve yaklaşık olarak 1 saat sonra da şirketin önünde Jeongin, Changbin ve Felix ile buluşup yemeğe gideceklerdi. İçten içe Hyunjin'i bir korku kaplasa da dostuna hayır diyememişti. Hem Jeongin'in de gelecek olması onu sevindirmişti. Aslına bakarsanız korkusu da sevinci de Jeongin içindi.
Resmi bir yemek olmayacağını öğrendiğinde takım elbisenin dışına çıkmak istemişti Hyunjin. Altına siyah bol bir kot giymişti. Üstüne ise kot ile uyumlu desene sahip beyaz renkte bir hoodie giymişti.
Saçlarını her zamankinden farklı olarak arkada at kuyruğu şeklinde toplamıştı. Bir kaç ay önceki reklam filmi için kestirdiği saçı çoktan uzamıştı. Gerçi onun saçı çok çabuk uzuyordu bu yüzden şaşırmamıştı bile.
Yine normalin dışına çıkıp makyajını silmişti. Normalde hafif de olsa makyaj yapardı ama bu sefer doğallığı tercih etmişti Hyunjin.
Bir kaç aksesuar da takmıştı elbette. Çok sevdiği kol saati, bileklikler ve bir kaç yüzük. Son olarak karamel kokulu parfümünü de sıktığında her şey bitmişti. Tek yapması gereken şey pantolonu renginde olan converselerini giyip arabaya binmekti. Öyle de yapmıştı.
Şirketin önüne geldiğinde buluşma saatlerine daha zaman olduğunu fark etti. Bu yüzden arabanın içi yerine dışarda, açık havada beklemeye karar verdi. Bu havaya kim bayılmaz ki? Güneş yeni batmış, hava daha tam kararmamış ve hafif hafif rüzgar esiyordu.
Jeongin de erken gelmişti. Evdekilerin baskısından otobüse erken binmişti. Geç kalıcakmış o yüzden... Bir de bir an önce evden çıksın ki, evden çıkana kadar gidip gitmeme düşüncesini değiştirmesin. Bu aralar eğlenmeye ihtiyacı vardı Jeongin'in. Bu sabah öğrendikleri şeylerden sonra buna fazlasıyla ihtiyaç duyuyordu.
Hyunjin'i gören Jeongin hızla yanına ilerlemişti. Ama Hyunjin bunu fark etmemişti. Bunu fırsat bilen Jeongin ise yavaşlayıp arabanın arkasından dolanmış ve sinsice Hyunjin'in yanına yaklaşıyordu. Jeongin bağırıp Hyunjin'i korkutacağı sırada Hyunjin ondan erken davranmış ve Jeongin korkan kişi olmuştu.
"Ama.. sen nasıl?" Jeongin saşırmış bir hâlde konuşurken Hyunjin buna karşılık kahkaha atmıştı. Gerçekten şirin buluyordu Jeongin'i.
"Benim hislerim çok kuvvetlidir. Kolay kolay kimse korkutamaz beni" Çok bilmiş bir şekilde konuşmasına göz devirmişti Jeongin. Bir gün onu korkutacaktı. Hatta hayatında ilk defa bu kadar çok korkacaktı.
"Daha gelmediler mi?" Jeongin'in sorusuna Hyunjin kafasını olumsuz anlamda sallamıştı. Sonrasında oflayan Jeongin'e döndüğünde kendisini taklit ederek arabaya yaslandığını gördüğünde yine gülmekten kendini alıkoyamamıştı.
"Bu sefer neden gülüyorsun?" Jeongin bu sefer biraz da olsa sinirlenmişti. Neden sürekli gülüyordu gerçekten
"Sen beni taklit ediyorsun. Bu çok şiri-" Hyunjin cümlesini tamamlayamadan Changbin ve Felix şirketten çıkmıştı. Tabii Hyunjin de boş durmayıp içinden hem kendine hem de karşısında sırıtarak duran Changbin'e küfüler yağdırmaya başlamıştı. Birincisi aklından geçen her şeyi söylememeliydi. İkinci olarak da Changbin ve Felix tam gelicek zamanı bulmuştu. Müthiş.
Cümlesini tamamlayamasa da ne diyeceği gayet açık olduğu için Jeongin bunu çok net bir şekilde anlamıştı. Bu yüzden yüzü kızarmıştı. Utanmıştı. Bir kere daha olmuştu bu. Hyunjin'in evinde. Ama bu farklıydı. Bu sefer yüzyüzeydiler.
Jeongin'in yüzünün kızardığını fark eden Hyunjin göz kırpmış ve tekrardan Changbin'e doğru dönmüştü.
Jeongin şu an acı çekiyordu. Hyunjin'den etkilenmemek elde değildi. Hem yakışıklı hem de başarılı biriydi. Kendini şanslı da sayıyordu. Onun gibi güzel bir insanın yanında çalışmak büyük onur kaynağıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Trouvaille || Hyunin
Romanceİşini yapamayan bir çalışan mı? Hayır kesinlikle! Sadece Hyunjin'e dayanamayan bir çalışan, Jeongin... Ne var ki yaptığı beceriksizlik aslında dünyada yaptığı en doğru şeydi... İyiki o tabak, iyiki o patron ve iyiki o duygular... Tesadüf eseri karış...