İ. || BÖLÜM 7 || L.B

17.9K 469 100
                                    

İyi okumalarr

||'

Sofrada sessizlik hakimken, bende öylece tabağımdakilerle oynuyordum. İştahım hiç yoktu bu aralar. Sıkkınlıkla nefes alırken, "neden yemiyorsun gelin hanım, beğenmedin mi yemekleri?"

Asiye hanımın iğneleyici konuşması ile duruşumu düzeltirken, derin bir nefes aldım. Oğluna değer verdiğimi görüp susmalıydı. Çocuk ise şuan çok uzakta gözüküyordu.

"Beğendim Asiye hanım, kim yaptıysa eline sağlık." Tatlı tatlı gülümseyip önüme dönerken, Baray'a kaydı bakışlarım. Dalmış gibiydi, ve çok ciddi bir şey hakkında düşünüyor gibi.

"Sen çocuk doğuramazsın kızım öyle, ye ordan bir şeyler. Kemik gibisin mazallah."

Sinirle Asiye hanıma dönerken, sert olduğunu düşündüğüm bakışlarımı yöneltip kalktım sandalyeden. Bütün hırsımı, sandalyeden çıkarmış olmalıyım ki devrilmişti.

Masadaki diğer bakışlar üzerime toplanırken, sakinlikle sandalyeyi düzelttim. "Kusura bakmayın."

Arkamı dönüp kapıya ilerkerken, sertçe yutkundum. Gözlerim yersiz yere dolmuştu. Hep kullanılmaya mı mahkumdum yani. Neymiş çocuk için yemeliymişim.

Siz çok bekleyin çocuk.

"Şu kızı rahat bırak Asiye artık."

"Oğlum şu karına biraz ayar ver ne bu hareketler, saygısız."

"Asiye dedim!"

Odaya koşar adım giderken teras gözüme çarpmıştı. Burda oturmak rahatlatabilirdi beni.

Rüzgarın serinliği bedenimi üşütürken, derin bir nefes aldım, sakin olmalıydım. Bu güne kadar yersiz bir şekilde ağlamamıştım, bundan sonra da olmayacaktı.

Dolu gözlerimi sakinlikle etrafta gezdirirken, adım seslerini duymuştum. Düzensiz ve yavaş ilerleyen bir çift ayak sesi. Bu Baray'dan başkası olamazdı. Başımı arkaya çevirirken, doğru bir tahminde bulunduğum için kendimi tebrik ettim.

"Ne işin var burda, burdada mı rahat yok?"

Sert sesim kendinden taviz vermezken yanımda ki boşluğa oturmuştu. Biraz daha kenara kayarken, saçları geriye attım. Rahatlamalıydım.

"Sadece bir şey söylemek için geldim."
Tok ve sakin sesi, benim de sakin olmamı bas bas bağırıyordu.

"Evet, söyle de git." Alayla konuşurken, başı hızla benim olduğum yöne dönmüştü. "Sakin olmalısın, annem ve dedikleri için üzgünüm."

Alayla gülümsedim, başımı ondan tarafa çevirirken,"biliyor musun üzgün olman umurumda değil, söylediklerin bittiyse git artık. Ve sakin olup olmayacağım seni hiç ilgilendirmez."

Birbirimizle yarışıyor gibiydik, kim gözlerini çekerse kaybeder oyunu. Ne güzel oyun ama.

"Hani o gün demiştim ya, annem seni seçerken ne düşündü diye."

Sakindi, hâlâ sakindi ve bu beni sinirlendiriyordu artık.

"Evet ne olmuş o güne."
Gülümsedi, neden böyle sakindi. Anlamıyordum. Bu adama gülmek yasaklanmalıydı.

"Seni seçen annem değildi."
'ya öyle mi' dercesine dudaklarımı büktüm. Başını sallarken gülümsemek istedim, tatlı değildi kesinlikle değildi.

"Beni seçerken ne düşünüyordun?"
Kinayeli sesim yine aramızda ki tatlı sohbeti bozmuştu. Ama yine bozmadı, sakinliğini.

"Seni."

İLTİCA |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin