İ. || BÖLÜM 31 || L.B

10.9K 393 34
                                    

İyi okumalar:**

||•

Koltuğa kaskatı bir şekilde otururken, Baray'a küçük bir bakış attım. En az benim kadar gergin görünüyordu. Onu ilk defa bu kadar gergin görüyordum diyebilirdim.

"Ee nasılsın oğlum?" Yanında oturan kıza küçük bir bakış atarken, bakışlarım biraz üstünde oyalandı. Parmaklarım bacağını sıkan Baray'ın parmaklarına kayarken, usulca dokundum.

Bu kadar gergin olması beni de geriyordu, göğüs kafesim korkudan hızla inip kalkıyordu. Baray'ın bu kadar sinirli olması beni daha fazla korkutuyordu.

"İyiyim ana sen nasılsın!"

Kelimleri bastıra bastıra telafuz ederken, gözlerini bir an olsun yanında ki kızdan ayırmıyordu. Bakışlarım usulca geri kıza kayarken, mavi gözleriyle oldukça güzel bir kıza benziyordu. Sertçe yutkundum.

"İyi oğlum ne olsun, yorulduk!" Son kelimeyi bana bakarken telaffuz etmesi ile usulca ayağa kalktım. Dudaklarım zorlukla kıvrılırken, önden yürümeye başladım.

Gergin ve seri adımlar atarken Baray'ın yarım kalan cümlesi gelmişti aklıma birden. Aşık olduğum adam bir itiraf yapacaktı! Kayınvalidemden biraz daha nefret etmemek için kendimi sıkıyordum.

Gösterdiğim kapıyla ikisi de odaya girmişti. Kızın içeri girmesi ile kayınvalidem hafifçe bana dönmesi ile söyleceği can acıtıcı kelimeleri bekledim.

"Beraber mi uyuyorsunuz gelin?"

Başımı usulca onaylarcasına sallarken kapıyı sertçe çarpıp kapatmıştı. Bir an irkilirken, boş bakışlar attım koridora. Merdivenlere geri yönelirken, aşağıya inip oturma odasına ilerledim.

Başımı usulca uzatırken Baray hâlâ öylece oturuyordu. Beni farketmemişti bile. Parmak uçlarımda ona doğru ilerlemeye başlarken, bakışları donuk bir şekilde duvara bakıyordu.

Parmaklarımı usulca omzuna değdirecekken elleri parmaklarımı sıkıca avuç içlerinde almıştı. Beni kendisine çekerken, kendimi kucağında bulmuştum. Göğsüm bu fevri hareketle korkudan hızla inip kalkarken, şaşkınlıkla Baray'a bakıyordum.

Parmaklarım ensesine yer edinirken, sıkıca kavradım. Sırtını koltuğa yaslarken, yüzüm boynunda yer edinmişti bile. Bu yakınlıkla hızla atan kalbime engel olamazken, dudaklarımı ısırdım sertçe.

Kolları belimi sıkıca kavrarken, mümkünmüş gibi beni daha fazla çekti kendisine. Burnumu usulca boynuna sürterken, bedeninin kasıldığı hissedebiliyordum.

"Neden sinirlendin bu kadar." Usulca fısıldarken, parmakları saçlarımı bulmuş ve usulca okşamaya başlamıştı.

"Hiçbir şeye!" Baştan savma bir cevap verdiğinde şaşırmamıştım. Konuşmayı sevmezdi, duygularını ifade etmeyi ise hiç sevmezdi. Gösterir ya da hissettirirdi. Onun aşkını güzel kılan da buydu.

Onunla herşey güzeldi. O güzeldi.

Bunlar olmadan önce bir şey söyleyecekti. Onu da söylemez ki artık. Daha şimdi neden sinirlendiğini bile söylemiyordu, bu işte bu duyguların ifade edilmediği bir kötü taraftı.

Kötü tarafları daha çoktu.

Kendimi doğrultup kolları arasından çıkmaya çalışırken, daha çözülemeyen bir sürü sorunları öylece kenara bırakmaya devam ediyorduk. Bunlar artık bir yığın olmuştu ve benimde olmayan gücüm tükenmişti.

İLTİCA |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin