İ. || BÖLÜM 28 || L.B

11.4K 310 10
                                    

İyi okumalar:*

||•

Sabah bilincim açıldığında gözlerimi açmayı nedense hiç istemiyordum, kendimi fazlasıyla yorgun hissediyordum.

Ve sebepsizce göğüslerim sızlıyordu, ellerimi bilinçsizce Baray'ın saçlarına daldırıp, kendime biraz daha bastırdım. Göğüslerimde ki sancı da bir o kadar artmıştı.

Ne yaptığımın yeni yeni bilincine varırken, bilincim daha fazla açılmıştı, gözlerim irileşmişti. Baray dudaklarını usulca çekip başını hafifçe kaldırdığında, çenesinde ki sert sakalları göğsüme batıyordu. Gıdıklıyordu. 

Bu bende ürpertici bir etki bırakırken, uykumda bile rahat bırakmıyordu. Küçük ve yaramaz bir çocuk gibiydi. Yorganı üzerime biraz daha çekip yatakta doğrulurken, o da benimle doğrulmuş hareketlerimi ve verdiğim tepkileri dikkatle izliyordu. Tatlı bir şekilde.

"Günaydın." Sakince konuşurken, kollarına atlayıp bir kaç buse kondurma fikri beynimde dönüp dururken başını boynumun girişine yaslamış burnunu sürtmüştü.

Fazla sessizdi, tepkimden korkmuş olabilirdi. Korkması benim yüzümdendi öyle değil mi?

Sonuçta karısıydım ve biz bu yatağı paylaşmıştık bile. Sadece karısı da değildim, sevdiği kadındım! Bu düşünce bile aklımı kaçırmama neden olabilirdi. Aşık olduğu kadındım!

"Bir an kış uykusundasın sandım!" Yanağı omzuna yaslı bir şekilde bana bakarken, güldüm. Kendimi hafifçe çekerken doğrulmasını sağladım. Ama dayanamamış olmalıyım ki bedenimin ağırlığı bedenine bırakırken, çenem göğsünde yaslı bir şekilde duruyorduk öylece.

"Beni fazla mı özledin, dayanamamış gibisin." Göğüslerimi kastederken, hiç beklemediğim bir şekilde oldukça yüksek sesle gülmüştü. Parmakları bel oluğumdan kalçalarıma kayarken, nedense her fırsattan yararlanıyordu. Gerçi benim için hava hoştu.

"Hiçbir zaman dayanamayacak gibiyim." Yüzünü yüzüme usulca yaklaştırırken, çenemden tutup sertçe kendisine çekti. Bedenimi hafifçe yükseltirken yüzyüze gelmemizi sağlamıştı. Dudaklarıma küçük buseler kondururken, dudaklarım kıvrıldı.

Bir an yerimden doğrulup yataktan kalkarken, dudaklarımın üstünde dilim gezindi istemsizce. Kaşları çatık bir şekilde bana baktığını hissederken, yerden Baray'ın tişörtünü alıp üstüme geçirdim hızla.

"Nereye şimdi?" Sinirle konuşurken, dudaklarım iki yana kıvrıldı. Gerçekten küçük çocuklar gibiydi. Elimi ona uzatırken, "kahvaltı hazırlayalım, acıktım ben?"

Elimi homurdanarak tutarken, yataktan kalkıp sinirli bakışlarını etrafta gezdirmeye devam etti. Çocuklardan farkı yoktu, kesinlikle farkı yoktu. Elinden tutup onu çekiştirmeye başlarken, daha fazla ısrar etmeden yürümeye başladı.

Malzemeleri çıkarıp, kahvaltı hazırlamaya başlarken tezgaha yaslanmış öylece beni izliyordu. Ona kaçamak bakışlar atıp dudaklarımı büzerken, gülümsememeye çalışıyordum.

Bu oldukça zordu.

"Böyle bakmayı keser misin?" Utana sıkıla bu cümleyi kurarken, yavaşça bana doğru yürüdüğünü kaçamak bakışlarımdan görebiliyordum. İki elini tezgaha yaslayıp beni tezgahla arasına sıkıştırırken, hafifçe eğilip sert yanağını yanağıma sürtmesi ile bir hayli huylanmıştım.

Kendimi hafifçe geri çekip sert bir bakış attım, bu sefer onun dudakları kıvrılırken yanağını bu seferde boynuma sürtmüştü. Bu sefer dayanamayıp gülmeye başladım. "Hep öyle baksana."

İLTİCA |+18|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin