Asu başını cama yaslamış denize doğru inen aya bakıyordu. Denizin üstünde oynaşan ışıklar çok güzel görünüyordu. Bu gece sarhoş değildi, hatta çakırkeyif bile değildi. Ama zihninde tatlı bir bulanıklık vardı. Tam istediği haldeydi. Tabii hala biraz korkuyordu ve gergindi. Uraz'ın "Bu geceyi mümkün olduğunca hatırlayacak halde kal" deyişi kulaklarında çınlayıp duruyordu. O zarif ve baştan çıkarıcı ses... Nasıl hayır diyebilirdi, nasıl karşı koyabilirdi ki? Bu adam ondan utanılmasını bile hak etmiyordu.
"Kalbim senin ritminle atıyor hep
Kolaysa durdur söndür beni yönet
Ben sen, sen ben olmuşuz görüyorum
Her gece seninle eve dönüyorumOf, çok ama çok istiyorum! Of, derdine bayılıyorum.
Sana bayılıyorum, yoldan çıkıyorum
Sana bayılıyorum, bela arıyorum"Çalan şarkının sözlerini Asu dışarı bakarak, Uraz'sa yola bakarak mırıldanmaya başlamıştı. Ben sen, sen ben olmuşuz derken içgüdüsel olarak birbirlerine bakmışlardı. Asu artık utangaçça gülümsemiyordu. Aşk sarhoşu gibi gülümsüyordu. Cesareti de yerindeydi. Bu yüzden başını camdan çekip Uraz'ın omzuna yasladı. Uraz onun saçlarına bir öpücük bıraktı. Sonra dikkatini tekrar yola verirken burnunun ucunda Asu'nun kokusuyla şarkıya eşlik etti. Asu yine sadece onu dinlemek için sustu.
Evin önüne gelip arabayı park ettikten sonra arabadan ilk inen Asu oldu. Uraz onun arkasından Asu'nun hala içinde ne olduğunun farkında olmadığı market poşetini aldı. Arabayı kilitleyip Asu'nun peşinden bahçeye girdi. Asu kapını kenarına dayanmış Uraz'ın açmasını beklerken, Uraz ona arkasından sarılıp boynuna öpücükler bıraktı. Elindeki poşeti yere bırakıp Asu'yu duvara dayadı. Asu'nun da plaj çantası elinden düştü. Kollarını Uraz'ın boynuna dolarken onun öpüşlerine karşılık verse de "İçeri—girseydik?" dedi öpücüklerin arasında.
Uraz ona hak vererek biraz geri çekildi. Şimdi konu komşuya yakalanmak iyi olmazdı. Kapıyı açıp eşyaları yerden alarak içeri geçti. Asu da arkasından girer girmez kapıyı tekrar kapattı ve kilitledi. Üstünü hızlıca koklayıp bir hasar tespiti yaptı ve tişörtünü de aynı hızda bir hamleyle kafasından çekip çıkardı. Asu tam kendini koltuğa bırakmak için yöneliyordu ki Uraz o oturmadan onu elinden yakaladı. Peşi sıra üst kata çekiştirerek götürdü. Asu gergince yatak odasına girmelerini beklerken biraz şoktaydı. Bu şekilde bir hız beklememişti çünkü. Fakat Uraz yatak odasına girmedi. Onun yerine tuvalete yönelince Asu'nun gözleri kocaman açıldı. Uraz ışıkları yakıp "Bana bir duş borçlusun!" derken Asu'nun elbisesini başından çekip çıkardı. Direkt yere atıp duşun suyunu açtı. Asu daha anın şokunu atamamışken onun dudaklarına kapandı.
Asu ancak birkaç saniye sonra onu öpmeyi başarırken "Ama şimdi mi? Bunu sonra yapsak olmaz mıydı? Yıkanman gerekiyorsa ben beklerdim?" dedi çaresizce bir sesle. Bu planları dahilinde değildi. O başından beri normal normal yatakta o işi yapacaklarını sanıyordu. Değişik, çok da hakim olmadığı fantezilerle olaya dalacaklarını tahmin etmemişti. Üstelik burası çok aydınlıktı!
Uraz muzipçe gülümseyerek "Yıkanmayacağız ki!" dedi. Asu'yu kucakladığı gibi duşa girdi ve cam kapıyı arkalarından kapattı. Bu kez kucağındaki Asu'yu duvara dayayarak bacaklarından da destek almak suretiyle onu kendi bedeniyle duvar arasına sıkıştırdı.
Bu Asu için yine erotizmin yüksek bir seviyesiydi.
"Bütün gündür zaten bitik haldeyim. Seni o kadar çok istiyorum ki anlatamam! Benim gerçekten bekleyecek gücüm kalmadı. Son sabrımı aşkım dediğin anda kaybetmiş olabilirim. O çıkışın bana, senin tahmin edebileceğinden de büyük aydınlatmalar yaşattı," dedi Uraz onun gözlerinin içine bakarken. Asu'nun ıslanarak yüzüne yapışmaya başlamış olan saçlarını tarayarak yüzünden çekti. Art arda defalarca kez yüzünün her yerine öpücükler bıraktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RESMEN AŞIĞIM
Humor"Şaka yapıyorsun, değil mi? Hayal görüyorum?" dedi en nihayetinde Uraz. Bu soruları direkt olarak arabasının bagajındaki kıza mı, yoksa genel olarak evrene mi yönelttiği şüpheliydi. Zaten Asu da tam anlamamıştı. "Sen buraya nasıl girdin?! Ne zamandı...