Sadece filmlerde ve dizilerde olacak türden bir şey zannettiği şeyi şu an yaşıyor olmak çok güzeldi. Dayandığı yerde sağ olsun Emel Hanım'ın içmeye önceden alıştırdığı birasını muhteşem bir yavaşlıkla içerken, kalabalık bir arkadaş grubuyla sohbette olan Uraz'la bakışıyordu. İkisi de içlerinde binlerce mana barındıran ifadelerle sadece birbirlerinin gözlerine bakıyorlardı.
Saat çoktan gece on ikiyi geçmişti. İnsanlar toptan kendilerini kaybetmişlerdi ama Asu oldukça ayıktı. Bu daha ilk birasıydı zaten. Ama bunu çok çok yavaş içmesi lazımdı. Yoksa henüz hala ilk birada giden bir insandı. Hala sosyalleşme konusunda da bir takım sıkıntıları vardı. Maral bir ara ona iyi sarmıştı. Kendisiyle beraber birkaç arkadaşını da sardırmıştı. Uraz ne kadar durumun önüne geçip "Bu kız sizin Cemil İpekçiniz değil, gidin mağazadan alın," dese de Maral zorla kendisi için bir bluz sözü almıştı. O komik sarhoş haliyle bin kere parasını vereceğini söylemişti ama Asu ondan para alacak değildi. Zaten Maral'ın haline çok gülmüştü.
Şimdi bira almaya gidip döndükten sonra yine yalnız kalmıştı. Daha önce çok kez baktığı Uraz'ın kitaplarına bakmıştı bir süre. Sonra da kütüphaneye yaslanıp komik sarhoş ünlüleri izlemeye başladı. Biri vardı ki sesi kulaklarını tırmalıyordu.
Yağmur... Sürekli ama sürekli Uraz'ın etrafındaydı. Bir de buradan çıkışta direkt Çeşme'ye dönecekti. Ona rağmen kızın enerjisi asla bitmiyordu. Büyük bir şevkle Uraz'la flört etmeye çalışmaya devam ediyordu.
Uraz dikkatini yanındaki arkadaşına vermek zorunda kalınca Asu da balkona doğru döndü. Burada gece de manzara süper görünüyordu. Boğaz ışıl ışıldı. Şimdi eğer sevgili olurlarsa Uraz'la bu balkonda akşamları oturabilirdi değil mi?
Yani muhtemelen her akşam oturamazdı, annesi pek mutlu olmayabilirdi. Artık olduğu kadardı... Acaba Uraz olduğu kadarına razı mıydı?
"Düşünme şimdi bunları," dedi kendi kendine gülümseyerek. Bu gece moralini bozmak istemiyordu. Arkasından, bir hayli yakınından "Selam!" diyen tok bir ses duyunca irkilerek arkasını döndü. Gözleri ilk önce çalmakta olan Kumralım'ı bağırarak ve saçma bir dansla söyleyen kız grubuna gitti. Komik görünmelerine rağmen gülemedi. Gergince kendisine selam veren adama döndü.
Bu çocuğu biliyordu. Bu da dizi oyuncusuydu. Genelde asıl erkeğin en yakın arkadaşı rolü verilen çocuklardan biriydi.
"Merhaba," dedi fakat o müzikte sesi çıkmayınca genzini temizleyerek tekrarladı. "Merhaba."
"Sen geldiğinden beridir pek yalnızsın. Kimseyle de pek konuşmuyorsun."
"Evet, tanımıyorum kimseyi. Yani tabii ki hepinizi tanıyorum da resmi olarak tanışmıyorum. Çekingen de bir insan sayılırım, o yüzden..." derken sesi iyice kısıldı Asu'nun. Bakışlarını önüne eğdi.
Karşısındaki çocuk gülerek elini uzattı. "O zaman bir başlangıç olsun, Burak ben."
"Asu ben de. Memnun oldum." Asu kendisine uzatılan eli yavaşça sıkmak istemişti ama Burak baya hunharca sıkınca bir tepki veremedi.
"Ben de çok memnun oldum Asu! Sen Uraz'ın mı arkadaşısın? Nereden tanışıyorsunuz?"
"Hmm şey... evet. Onunla tanışıyorum normalde. Öyle davet edince hayır diyemedim. Nereden tanışıyoruuuuz..." Asu bu soruya yanıt vermek istemiyordu. Uraz'ın biliyor olması yeterince utandırıcıydı, başkalarına da söylemenin lüzumu yoktu. "Hırslı bir hayranım ve tanışmayı başardım diyelim."
Burak'ın tek kaşı hayretle havalandı. "Vay canına! İnşallah bir gün benim de böyle hayranlarım olur! Hem güzel hem hırslı."
Asu saçma sapan bir gülümsemeyle insani bir tepki vermeye çalıştı. Ama çocuğun hal ve tavırları hiç güven vermiyordu. Oradan nasıl tüyebileceğini düşünürken kurtarıcısı neyse ki ayağına gelmişti. Uraz kolunu birden beline sarınca gözleri kocaman açıldı. Asu daha anın şokunu yaşarken Uraz Burak'a bakarak "Asu'ya mı yürüyorsun?" diye sordu şakacı bir sesle. Ama şaka yapmadığı da çok aşikârdı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RESMEN AŞIĞIM
Humor"Şaka yapıyorsun, değil mi? Hayal görüyorum?" dedi en nihayetinde Uraz. Bu soruları direkt olarak arabasının bagajındaki kıza mı, yoksa genel olarak evrene mi yönelttiği şüpheliydi. Zaten Asu da tam anlamamıştı. "Sen buraya nasıl girdin?! Ne zamandı...