Uraz görüş alanına annesinin kocaman suratının girmesiyle etrafa boş boş bakmayı kesip bakışlarını onun yüzüne çevirdi. Elindeki doğru dürüst içemeden yanıp bitmiş olan sigarasını fark edince onu da küllüğe bastırdı. Emel Hanım küllüğe bastırılan sigaraya bakarken "Bugün şahit olmamam gereken çok fazla şeye şahit oldum ama en kötüsü buydu. Lütfen bir tane daha yakma sakın. Ayrıca sen nereden buldun bunu?!" dedi. Sigara paketini ve çakmağı alıp kendi tarafına çekti.
Uraz dik dik annesine bakarak "Senin çantanda buldum," dedi açık sözlülükle. "Pek içmedim zaten. Bir iki nefes sadece."
"Artık anlatacak mısın neler olduğunu?"
"Anlatacak bir şey yok anne. Deli fanlardan birinin oyununa geldik işte."
Emel Hanım tek kaşını kaldırıp çok nadir attığı o gergin anne bakışını attı oğluna. "Deli fan öyle mi?.." Gergin hareketlerle oğlunun önünden aldığı sigaradan bir tane yaktı. "Onu ben bilmem. O kız benim Asuşum olarak kalacak, sen istediğin gibi isimlendirebilirsin."
Uraz gözlerini devirerek "Anne yapma!" diye söylendi. "Kız benim yüzümden sana yanlamış işte! Sen de hala onu koruyorsun bana. Kızın çevremde yanaşmadığı kimse kalmamış!"
"Diğerlerini de bilmem ben! Aranızdaki olayı da bilmem. Bana boşuna dil dökme. Kız bana geldi, her şeyi açıkça söyledi, ben de inandım. Evet başta öyle yaklaştım ama daha konuşmamızın ilk dakikasında fikrim değişti dedi gözlerimin içine bakarak. Anneyim ben, yalan söyleyeni anlarım. O kız yalan söylemiyor."
"Evet duydum," dedi Uraz memnuniyetsizce. Bu kez de arkasına yaslanıp birasından içmeye başladı.
"Ha bir de dinledin yukarıdan bizi! Gelip bir zahmet edip kızı durdurmadın ama!"
"Neyi durduracaktım anne?!? Ben Asu'yla nasıl tanıştım senin haberin var mı?" diye biraz yükseldi Uraz. "Kız benim arabamın bagajında üç saat Sapanca'ya kadar gelmiş benimle manyak gibi! Çantamı alacağım diye bagajı bir açtım, oradan iki büklüm bana bakıyor!"
O sırada verandaya çıkmakta ve terliklerini giymekte olan Ceylan Hanım ayar veren bir sesle "Bu durum kızın memelerine kafanı gömmene engel olmamış ama beyim!" dedi. Uraz teyzesinin sözleriyle kıpkırmızı kesilirken Emel Hanım kardeşine hak verircesine başını abartıyla salladı.
"Ayrıca bence çok romantik bir tanışma. Kız kendinden eminmiş ki peşine takılmış! Sen de onu istemişsin..." Emel Hanım bir an yanına oturan ve bir sigara yakan kardeşine bakarak "Ay bu Asu bana hep anlatırdı Uraz'ı da... işte! İnsan anlamıyor ki!" diye hüzünlendi. Ceylan Hanım neşeli bir merakla "Ne diyordu?" diye sordu. Uraz bir yandan bu konunun konuşulmamasını isterken, diğer yandan da çaktırmadan kulak kesilmişti. Denize bakıyormuş gibi yapsa da tamamen onları dinliyordu.
"Biri var beğeniyorum ama imkânsız bana bakmaz falan demişti bak. Ne üzülmüştüm öyle deyince. Bilseydim bu sıpa olduğunu ben önceden aralarını yapardım. Kız nasıl utandıysa çıtlatamamış bile! Ki ben demiştim zaten Ceylan, benim oğlan şu belalısından kurtulup senin gibi bir kız bulsa keşke demiştim. Meğerse bulmuş da..." Emel Hanım sinirle oğluna baktı. "Bunuyor işte!"
Uraz yine susup gözlerini devirmekten başka bir tepki vermedi.
Ceylan Hanım da kınar gibi başını sallayarak uzaktan Uraz'a baktı. "Maral da akşama geliyormuş bu arada, dokuz uçağına bilet almış."
"Gelsin, gelsin de alsın şunu başımızdan." Emel Hanım surat yaparak Uraz'a bakınca Uraz da sitemle annesine baktı. "Gideyim istersen anne? Rahatsızlık veriyorsam."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RESMEN AŞIĞIM
Humor"Şaka yapıyorsun, değil mi? Hayal görüyorum?" dedi en nihayetinde Uraz. Bu soruları direkt olarak arabasının bagajındaki kıza mı, yoksa genel olarak evrene mi yönelttiği şüpheliydi. Zaten Asu da tam anlamamıştı. "Sen buraya nasıl girdin?! Ne zamandı...