8. Bölüm

1.1K 176 13
                                    

Yine muhteşem bir şekilde güne başladığı bir salı sabahıydı. Tabii ki Uraz'ın evinin önündeydi. Hala geçen haftaki konserden kalan mayoyu kargoya verememişti. Bu sabah bizzat kendisi gelip güvenliğe bırakmayı düşünmüştü ama kapıya geldiğinde bir cesareti kırılmıştı. Hem Uraz'ı görürüm, hem de hediyeyi bırakırım tezi her zaman olduğu gibi cesaretinin zamansız kırılmasıyla yarım kalmıştı. Şimdi elinde paketle yine burada oturuyordu.

"Kız?!" diye bağıran sesi duyduğunda hemen doğrulup sesin geldiği yöne baktı. Sessizce "Eyvah!" diye fısıldamaktan kendini alamadı. En yakalanmaması gereken kişiye yakalanmıştı.

"Selma abla?!" diye ürkekçe seslendi kadına. Selma abla koşturarak bir sincap misali bir anda yanında bitti. Rampa mampa dememiş tazı gibi gelmişti.

"Kız neredesin sen!? O gün beni kandırıp sonra da kayboldun gittin! Nasıl başım belaya gidiyordu haberin var mı senin? Şirket 'iki kişiydik biz' deyince aklı çıktı. Yok bizim o isimde çalışanımız dediler. Olay büyüyordu da ben zorla kapattırdım üstünü." Selma Hanım performansından hiçbir şey kaybetmemiş bir hızla konuşuyordu yine. Asu'nun yanına çöküp yine bir sigara yaktı. Kim olduğunu bilmemesine ve onu kandırmasına rağmen hala korkmuyor oluşu çok ilginçti. Rahat rahat Asu'nun yanına oturabiliyordu.

"Anlat bakayım şimdi! O gün niye yalan söyledin bana? Kimsin sen, neden sabahları buraya geliyorsun? Geçen haftalarda yoktun gerçi. Mahvoldum tek başıma o evi sileceğim diye! Bir de ilk seferki gibi olmamış diye geri bildirim vermiş haspam! Olmaz tabii! İki kişiydik o zaman diyemedim ki tekrar! Ama asıl salak şirket, yollayın işte iki kişi. Adam bunu istiyor!"

Asu nasıl konuşabilirdi ki? Nasıl konuşsundu yani? Bu kadın susmuyordu!

"Ablacım o gün ben burada aslında başka bir sebepten oturuyordum. Bugün de öyle... Imm şey... benim eski erkek arkadaşım bu sitede oturuyor da." Taksiciye sıktığı yalanı sıkmasında bir problem görmüyordu.

Konu Selma ablanın ilgisini çekmişti. "Yaaa?" dedi tek kaşını kaldırarak hevesle Asu'ya baktı. Asu'nun devam etmesini istediği çok açıktı.

"Evet!" diye devam etti Asu gazı almış bir biçimde. "Ben buna da yalan söylemiştim. Zenginim falan demiştim. Ama sonra öyle olmadığımı anlayınca beni terk etti. O burada oturuyor işte. Arada geliyorum belki görürüm diye."

"Ay kıız! Feriha'daki gibi desene!" dedi Selma abla heyecanlanarak. "Ama orada Feriha ve Emir barışmıştı. Siz de barışırsınız belki, anlar hatasını. Ama kızım sen de niye baştan demedin ki, ne olacaktı yani?"

"Evet aynen öyle!" diye önce heyecanlanarak onayladı Asu. Sonra tekrar hüzünlenerek devam etti. "İstemezdi ki beni Selma abla. Onun çevresindeki kızlar gibi yeterince güzel değilim, olamam da. Çok uğraşmam gerek benim." İşte bu doğruydu ne yazık ki.

"Deme öyle deme! Umutsuz olma. Her şeyini kaybetsen bile umudunu kaybetme." Bu Selma abla çok konuşuyordu ama arada böyle güzel şeyler de söylüyordu.

Asu burukça Selma ablaya gülümsedi. "Sen yine aynı evi temizlemeye mi?" diye sordu.

"Evet. Devam ettim ben o eve. Dördüncü gelişim bu. Ama dediğim gibi ilk geldiğindeki gibi olmamış demiş çocuk. E tabii sen yerleri bile bezlerle silmiştin. O günkü temizliği zor bulur o."

Asu hafifçe başını salladı. Selma abla "Peki o gün niye demedin bana da peşime takıldın sen? Bir de o kadar uğraştın, para da almadın. Çocuk bahşiş de göndermiş bir de. Tek başına kondum üstüne tövbe tövbe," dedi.

"Olsun Selma ablacım. Senin hakkındı o zaten, ben öyle sen hızlı hızlı konuşunca hayır diyemedim o anda. Bir baktım eve gidiyorum seninle. Belki sitenin içinde çocuğu daha rahat görürüm diye düşünmüştüm. Ama göremedim o ayrı. Olsun!"

RESMEN AŞIĞIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin