Asu gözlerini araladığında başta rüya görüyor olduğunu sandı. Birkaç kez gözlerini kırpıştırarak kendine gelmeye çalışırken, kolunun altındaki yastığa sıkıca sarıldı. Burnunun ucundaki kokuyu derin derin soludu. Sonra gülümsedi. Eğer kafayı yemediyse hayal meyal Uraz'ın şarkı söyleyen sesini duyuyordu. Hem de gitar çalarak... yatak da boş olduğuna göre...
Biraz doğrulup etrafına bakınınca pike çıplak vücudundan kayıp gitti. O anda Asu da dün gecenin detaylarını hatırladı. Dün gece neler olmuştu öyle?... Doğru, onu utandıracak bir ton şey yaşanmıştı. Uraz ona ilk cinsel deneyimine yakın şeyler yaşatmıştı. Uraz yaşatmıştı. Uraz Selim...
Boğazındaki kuruluğu hissedince deli gibi su içme ihtiyacı duyumsadı. Etrafına bakınırken elbisesinin aşağıda olduğunu hatırladı. O yüzden çıplak vücudunun üstüne dolaptan Uraz'ın tişörtlerinden birini alıp giydi direkt. Bunu yaparken bile kendini garipsedi. Ama hiçbir utanç onu durdurmadı. Aralık camdan baktığında Uraz'ın aşağıda, plajda gitar çaldığını ve şarkı söylediğini gördü. Daha doğrusu bir şeyler çalışıyor gibiydi. Bölük bölçük bir şeyler oluyordu.
Gözlerini ovuşturarak odadan çıkıp merdivenlerden indi. Direkt olarak evden çıktı ve sinekliği kapatarak çıplak ayaklarla plaja yürüdü. Hala gözlerini ovuşturuyordu. Yüzünü yıkamadığına bir tık pişman olmuştu. Ama bu anı da kaçırmak istemiyordu. Uraz gitar çalıyordu!
Bir süre onun gerisinde durup onu izledi. Bir şeyler çalıp çalıp önündeki kağıtlara not alışı beste yaptığına dalaletti. Asu böyle bir ana şahit olduğuna inanamıyordu. Bu çok büyük bir şeydi. Fakat ne kadar tutmak istese de hapşırınca yakalandı. Uraz bir anda irkilerek arkasını döndü. Asu'yu görür görmez gülerek "Çok yaşa!" dedi.
Asu burnunu çekerek onun yanına geldi. "Hep beraber inşallah. Ne güzel çalıyordun, böldüm," dedi mutsuzca. Tişörtü çekiştirerek oturmasına rağmen çıplak poposu kumlarla buluşunca biraz durumu garipsedi.
"Çalmıyordum ki, çalışıyordum. Bir şeyler çıkıyor gibi oldu, ben de geldim öyle."
"Ne zaman kalktın?"
"Bir buçuk saat falan olmuştur belki."
"Ya..." dedi hüzünle Asu. "Beni niye uyandırmadın ki? Tek başıma kalmışım."
"Çok güzel uyuyordun. Ayrıca dün gece sarhoş oldun, üstelik senin için yorucu bir geceydi. Tabii ki de seni uyandırmadım."
"Bu anları kaçırmak istemezdim." Dizlerini kendine çekerek kollarını etrafına doladı. Başını da dizlerine yaslayarak Uraz'a baktı. "Çalsana bana da."
Uraz biraz utanarak bir kâğıtlarına bir gitarına baktı. "Çok bir şey yok aslında henüz. Ama çıktığı kadarını çalmaya çalışayım."
Uraz birkaç sözlü kısmı henüz "hmm hmm hmm" diye söyleyerek geçtiği eksik bazı satırları dışında şarkıyı çıktığı kadarıyla çaldı. Asu'nun şarkıya âşık olması için bu hali bile yetmişti. Mest olarak dinlemişti. Üstelik bu dünyanın en büyülü anlarından biriydi. Böyle bir şeye şahit olmak bile yeterdi Asu'ya.
Uraz eksiklerden ötürü çekince duyarak söylemeyi bitirdiğinde gitarı kenara bırakarak "Öyle işte..." diye mırıldandı. Asu onun ilk kez kendisi kadar utandığını görüyordu. "Ben dünyanın en utangaç insanıyım ama yaptıklarımın başarısıyla hep gurur duyarım. İşlerim güzelse arkasında dururum. Sen de öyle ol, lütfen utanma. Ne kadar güzel bir şey olduğunun sen de ben de farkındayız. O yüzden rahat ol, lütfen!" dedikten sonra doğrularak gerçek fan kimliğine büründü. "Çünkü çoooook güzeeel!" diye bağırdı heyecandan tişörtün yakalarını tutarak. Uraz onun bu haline bir kahkaha patlattı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
RESMEN AŞIĞIM
Humor"Şaka yapıyorsun, değil mi? Hayal görüyorum?" dedi en nihayetinde Uraz. Bu soruları direkt olarak arabasının bagajındaki kıza mı, yoksa genel olarak evrene mi yönelttiği şüpheliydi. Zaten Asu da tam anlamamıştı. "Sen buraya nasıl girdin?! Ne zamandı...