Jeongin
Sabah çalan alarmımın sesiyle lanet bir okul sabahına gözlerimi açmıştım. Bugün pazartesiydi ve yeni dönem başlıyordu ama ben hiç heyecanlı ve hevesli değildim. Çünkü bilirsiniz gözlükle diş teli takan bir öğrenciye kim katlanabilir ki?
Okul üniformamı giyinmiş aynadan nefret ettiğim görünümüme bakarak gözlüklerimi düzeltip annemin benim için hazırladığı kahvaltı masasına oturmuştum.
"İnnie~ güzelce uyudun mu?" gülümseyerek yanıma gelen ve yanağıma sulu öpücükler konduran annemden yüzümü buruşturarak kaçmaya çalışmıştım.
"Anne!! Bırak beni artık bebek değilim!" cidden artık 16 yaşındaydım ve beni bir türlü salmıyordu.
"Taaaamam taaaamam." annem yanağıma son bir öpücük kondurmuş ve masaya oturarak benimle birlikte kahvaltıya eşlik etmişti.
Kahvaltıda sessiz sessiz yemeğimi yerken annemin konuşması sofradaki sessizliği bozmuş ve bakışlarımı iştahla baktığım tabaktan çekip ona bakmamı sağlamıştı.
"Yeni dönem için heyecanlı mısın bakalım?" gülümseyerek bana bakmış ve benden bir cevap beklemişti.
"Hmhm... Çok ama çok ama çok heyecanlıyım anne heyecandan patlayacağım. " bıkkınlıkla bir nefes verdim ve bardağımdaki meyve suyunu yudumladım.
"İnnie... Yapma böyle tatlım bu dönem güzel arkadaşlıklar edin ve onlarla güzel vakit geçir." annemin gözlerindeki hüzünü görebiliyordum sonuçta 16 yaşıma kadar hiç doğru düzgün bir arkadaşlığım olmamıştı. Her gittiğim ortamda ezilen ve dışlanan olmuştum.
Tabii bunu anneme söylememiştim çünkü benim için de üzülmesini istememiştim.Ben ortaokula yeni başladığım zamanlar babamı araba kazasında kaybetmiştim. İlk başlarda toparlanamamıştım ama zamanla içimde yaşadığım bu acıya alıştım. Ama annem babama aşık olduğu için babamın gidişini hâlâ kaldıramamıştı. Bu yüzden annemin bir de gördüğüm zorbalıkla benimle uğraşmasını istemiyordum.
"Tamam, arkadaş bulmaya çalışırım anne. " annemin gözlerindeki hüzün kaybolmuş ve gülümseyerek bana bakmıştı.
"Bebek ekmeğimin dostlarıyla tanışmak için sabırsızlanıyorum~"
Yüzümde sahte bir gülümsemeyle anneme yanıt verdim ve karnımı iyice doyurduktan sonra ayağa kalkarak annemin yanağına öpücük kondurup çantamı sırtladım.
"Görüşürüz anne~ ders başlayacak birazdan."
"Görüşürüz tatlım!~ kendine dikkat et!~
✧─── ・ 。゚★: *.✦ .* :★. ───✧
Okula bana bulaşan zorbalara yakalanmadan varmış ve yeni sınıfımdaki sırama geçerek oturmuştum.
Ders saati yaklaştıkça sınıf doluyordu ve benim sıramın yanına her zamanki gibi kimse gelip oturmamıştı. Cidden belki de yeni sınıfa geçtiğim için en azından bir şansım olur demiştim ama-
"Selam! Yanına oturabilir miyim?"
Duyduğum sesle kafamı yasladığım sıradan kaldırmış ve bana gülümseyerek bakan sarışın çilli çocuğa bakmıştım.
Tatlıydı.
"T-tabii, oturabilirsin." sırada biraz yana kaymış ve ona yer açmıştım.
"Teşekkürler... " bir an duraksayıp üniformamdaki etikete bakmış ve gülümseyerek tekrardan bana dönmüştü "... Jeongin~"
Ben de onun gibi gülümseyip ona baktım ve üniformasındaki etiketten ismini okudum. "Ne demek Yongbok."
"Bana Felix diyebilirsin, genelde bana böyle seslenirler." gülmüş ve ders başlayacağından çantasından kitaplarını çıkararak masaya koymuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love is you - hyunin
Teen FictionSanat lisesinde resim bölümünü okuyan Yang Jeongin ve onun dans bölümde olan hoşlandığı çocuk Hwang Hyunjin. |mpreg|