Hyunjin
6 ay sonra
Gecenin karanlığında sessizce oturmuş ve 6 aydır kesintisiz her gece geldiğim sahile gelip kayalıklara oturmuş ve denizi seyretmiştim.
Zaman hızlı geçmişti elbet ama insanların bana dediği gibi zamanla unutursun lafı kalbime işlememişti, işlemiyordu da.
Onu unutmak istiyordum, her şeyini silip atmak istiyordum ama kalbim buna izin vermiyordu. Onu her hatırladığımda acıyla atıyordu kalbim ama en çok acıtan ise bu kadar ay geçmesine rağmen hâlâ onu düşünürken içimdeki ölü kelebeklerin uçuşması.
O olaydan sonra çok şey değişmişti. Arkadaş grubumuz yine eskisine dönmüştü sadece arada bir Felix ve Chan hyung'la görüşüyorduk. Kimse onun nereye gittiği ve ne yaptığıyla ilgili bir şey bilmiyordu. Veya ben öyle sanıyordum.
Derin bir iç çekmiş ve aklıma dolan düşünceleri savmak adına elimdeki soju şişesini kafama dikmiştim. "Çık aklımdan artık." ellerimi yüzüme gömüp dolan gözlerimi ovalarken yanımdan gelen sesle aniden yerimden kıpırdanmış ve yanımdaki yabancı bedene bakmıştım.
"Selam, hatırladın mı?" gülümseyerek yanıma oturmuş ve gözlerini üzerimde gezdirmişti. "Çok değişmişsin Hyunjin."
Şaşkınlıkla gözlerimi kırpıştırıp ona bakmıştım. Beni nereden tanıyordu ki?
"Ben Seungmin! Kim Seungmin! Tanrım! Hâlâ hatırlamadın mı?" hayretle bana bakarken tanıdık gelen isimle anlık olarak gözlerimi kapatmış ve düşünmüştüm.
Kim Seungmin... Kim Seungmin... Kim... Seungmin?
"Seungmin?" şaşkınlıkla ona bakarken o da bana aynı şaşkınlıkla bakmıştı. "Kim ailesinden Kim Seungmin, değil mi? Tanrım... Üzgünüm hatırlayamadım."
"Sorun değil, sonuçta o zamanlar küçüktük ve şimdi çok değiştik." gülmüş ve yanıma yaklaşarak elimden soju şişesini almıştı. "Bunu her akşam içmek için çok genç değil misin?"
"Her akşam içtiğimi nereden biliyorsun?" tek kaşımı kaldırarak ona bakmıştım.
"2 ay önce sahilin yakınlarında bir tatlıcıda part-time olarak çalışmaya başladım. Aralarda sahile çıkıp sahil yolunda yürürüm o sırada da seni fark ettim." yüzündeki gülümsemeyle bana bakmıştı. "Burada her gece aynı saatte oturan biri ilgimi çekmişti. İlk başta senin olduğunu bilmiyordum ama bugün gelip artık bu kederli adama bakayım derken senin olduğunu görmem beni şaşırttı açıkçası." gülmüş ve elimden aldığı soju şişesini bir kenara koyarak bana dönmüştü. Gözleri vücudumun her yerinde dolanıyordu. "Çok büyümüşsün... Vay be!~"
Onun bu tepkisine karşı ben de gülmüş ve kafamı sallamıştım. "Sen de çok büyümüşsün." cevabıma karşı o da gülmüş ve bakışlarını denize çevirmişti.
Seungmin'le ailelerimiz küçüklüğümüzden beri yakındı. Birlikte kaldığımız mahallede o zamanlar komşuyduk ve ailem ilk defa o zaman bir komşuyla iyi geçinebilmişti. Seungmin ile ben de bu sayede tanışmış ve arkadaş olmuştuk. Seungmin'le tanıştıktan birkaç ay sonra ise ailesi Seungmin'i yurt dışına okumak için göndermişti ve o zamandan sonra Seungmin'i asla görememiştim.
"Seni özledim Hyunjin... Orada çok zorluk çektim... " iç çekerek ay ışığının yansıdığı denizi izlemişti. "... Yabancı olduğum için bir sürü zorbalık gördüm ve hiç arkadaşım olmadı... Cidden berbat bir şeydi, o kadar yıl nasıl dayandım bilmiyorum." yüzünü iğrenircesine buruşturmuştu.
Dudaklarımı birbirine bastırıp bir şey demeden sadece ona bakmıştım. Seungmin için çok zor olmalı çünkü küçükken ailesinin zoruyla başka bir ülkeye gitmiş ve üstüne hiç hoş şeyler yaşamamıştı. Küçük bir yaştaki çocuk için gayet iyi dayanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love is you - hyunin
Teen FictionSanat lisesinde resim bölümünü okuyan Yang Jeongin ve onun dans bölümde olan hoşlandığı çocuk Hwang Hyunjin. |mpreg|