10-)

1.6K 175 125
                                    

Hyunjin

Jeongin'le birlikte otobüste onun evine doğru gidiyorduk. Gerçi şu an o omzumda uzanmış ve güzelce uyuyordu.

Onu rahatsız etmemek için yerimde çok fazla kıpırdanmamış ve telefonumu elime alarak dinlediğim günden beri aklımdan çıkmayan o şarkıyı açarak kulaklıklardan birini Jeongin'in kulağına takmıştım.

oh my girl - in my dreams🎼

Yolculuk boyu onu izlemiş ve evindeki durağa geldiğimizde durakta inip onu uyandırmadan kucağıma alarak evine doğru yürümeye başlamıştım. O ise hiçbir şeyden habersiz bana sokularak uyumaya devam ediyordu.

Evini biliyordum çünkü okul çıkışı birkaç kere okul zorbaları ya ona bulaşırsa diye takip etmiştim ve evini öyle öğrenmiştim.

Okulda gördüğü zorbalıklar ne kadar sinirimi bozsa da bir şey yapamamak beni üzüyordu. Fiziksel çaplı değildi gördükleri ama yine de diğerlerinin ona karşı söyledikleri hoş şeyler değildi. Elimde olsa hepsinin suratına yumruk atardım ama okuldaydık ve her türlü iyi bir ceza alırdım.

Ama şu sıralar son demlerimdeydim o yüzden her şey olabilirdi.

Jeongin'in evine geldiğimde zili çalmış ve açılmasını beklemiştim. Kısa bir süre sonra orta yaşlarda hafif balık etli bir kadın kapıyı açınca onun Jeongin'in annesi olduğunu anlamış ve ufakça bir baş selamı vermiştim.

"İyi akşamlar bayan Yang, Jeongin'i bırakmaya gelmiştim." gülümsemiştim.

Kadın ilk başta şaşırsa da sonra gülümsemiş ve içeri girmeme izin vermişti. "Ah, buyur içeri, Jeongin'in odası üst katta." bana karşı gülümsemiş sonra da oğluna bakmıştı. "Aigoo~ nasıl da içi geçmiş gibi uyuyor eşşek sıpası." gülmüş ve Jeongin'in yanağına öpücük kondurduktan sonra onu odasına götürmeme izin vermişti.

Burakça gülümsemiştim. Benim annem belki de bir kere bile yanağımdan öpmemiştir.

Jeongin'in odasına geldiğimde aklımdaki bu düşünceleri atarak içeri girmiş ve onu yavaşça yatağına bırakıp üstüne örtü örtmüştüm. "İyi uykular~" gülümsemiş ve geri çekilerek biraz Jeongin'in odasına bakmıştım.

Güzel bir havası vardı odasının. Benimki gibi sadece değildi aksine odasının duvarlarında büyük ihtimal sevdiği sanatçıların posterleri vardı. Diğer bir tarafta ise okuduğu mangaların bulunduğu raf vardı.

Gözlerimi odasında gezdirmeye devam ederken gözlerim istemsizce çalışma masasının oradaki defterde takılmış ve defteri elime alarak çizdiği resimlere bakmıştım.

Tabii sayfaların hepsinde kendi suratımı beklemiyordum.

Şaşkınlık içerisinde sayfalardaki kendi çizimlerime bakıyordum. Neden beni çizmişti ki? Modeli olarak mı kullanmak istemişti? Yoksa...

Son düşündüğüm şeyle kalp atışlarım hızlanmıştı. Yandığımı hissediyordum...

Telefonumu çıkarmış ve defterdeki çizimleri çekerek defteri tekrardan masanın üstüne koyup odadan çıkmıştım.

"Jeongin'i yatırdın mı?" duyduğum sesle duraksamış ve bayan Yang'a dönüp gülümsemiştim. "Evet efendim, geç olduğu için şimdi gitmem lazım."

"Ah, teşekkür ederim. Jeongin'in bu yıl bu kadar iyi dostlar edineceğini bilmiyordum." gülümsemiş ve benimle kapıya kadar eşlik etmişti.

Çocuğuna aşığım ben teyzeciğim diyemedim.

Sadece kadına karşı gülümsemekle yetinmiştim. "Ben gideyim, bir dahakine daha iyi bir şekilde sizinle tanışırım umarım bayan Yang."

"Umarım tatlım, hadi geç kalma ailen merak eder seni sonra dikkatli git."

Ailem beni merak mı ederdi? Hiç sanmıyorum.

Son söylediğiyle burukça gülümsemiş ve kafamı sallayarak oradan ayrılıp bir durağa doğru yönelmiştim. Sonrasında evime gitmiş ve bugün olanları yatağımda tavanıma bakarak bir akıl süzgecinden geçirdim.

✧─── ・ 。゚★: *.✦ .* :★. ───✧

Sabah olduğunda her zamanki gibi okul için hazırlanıp okula gitmiştim. İlk ders bitmişti ve şu an tenefüsteydik. Ben de her zamanki gibi Minho ve onun okulda gizli flörtü olan Jisung ile birlikteydim.

"Minho ben çok acıktım!" Jisung mızmızlanarak Minho'nun koluna sarılmış ve sincap misali yanağını onun koluna sürtmüştü.

"Ne istersiniz sincap bey?" Minho gülümsemiş ve minik sincabının yanağını sıkmıştı.

"Mmm... " Jisung düşünüyormuş gibi yapmış sonra da flörtöz bir şekilde kısık ses tonuyla Minho'ya yaklaşmıştı. "... Seni. "

Kusacaktım galiba.

"Hyunjin niye bize öyle korkunç bakıyorsun?" Jisung tek kaşını kaldırarak sorgular bir şekilde bana bakmıştı.

"Korkunçsunuz da ondan." gözlerimi devirmiştim.

"İleride seni de göreceğiz Hyunjin." bana dil çıkarmış ve tekrardan Minho'ya dönmüştü.

"Ben sınıfa çıkıyorum siz burada 'çok gizlice' olan aşkınızı yaşamaya devam edin." demiş ve ayağa kalkarak okulun kapısına doğru ilerlemiştim.

Sınıfa doğru çıktığımda sınıfın kapısında Jeongin'i görmemle duraksamış ve ona bakmıştım. "Jeongin?"

Sesimi duymamla hafif irkilse de arkasını dönmüş ve bana bakmıştı. "Hyunjin? Mmm... Ben de seni arıyordum."

"Beni mi arıyordun? Neden?" şaşkınlıkla kaşlarımı kaldırmıştım.

Göz bebeklerini etrafta gezdirmiş sonra tekrar benim üzerime dikmişti. "Başka bir yerde konuşsak olur mu?"

"Peki." diyip onunla birlikte sınıfın kapısından ayrılmış ve okulda kimsenin uğramadığı bir merdiven altına gelmiştik.

"Bana ne diyecektin Jeongin?" ona dönmüş ve ellerimi ceplerime sokmuştum.

"Şey... Dün için teşekkür ederim yani beni evime bıraktığın için." ellerini önünde birleştirip parmaklarıyla oynamıştı.

Tanrım çok tatlı!

Yang Jeongin dünya üzerindeki en tatlı şey olabilirdi.

Ve ben bu tatlı şeyi deli gibi yemek istiyordum.

Jeongin'e yaklaşarak onu duvarla kendi aramda sıkıştırdım ve ellerimden birini duvara koyarak gözlerimi onun güzel yüzünde gezdirdim. "Ben senden teşekkür istemiyorum Jeongin."

Gözlerini yüzümde gezdirerek sertçe yutkunmuştu. "N-ne istiyorsun?"

Sırıtarak onun yüzüne doğru yaklaştım ve kulağına fısıldadım. "Beni öpmeni istiyorum."

Bunu dememle beni ittirip "hayır Hyunjin okuldayız" demesini bekliyordum ama aksine kollarını boynuma dolamış ve beni kendine çekerek dudaklarımı öpmeye başlamıştı.

İlk başta şaşırsam da belli etmeyip ona ayak uydurdum ve ben de onun dudaklarını öpmeye başladım.

Tutkulu veya ateşli bir şekilde öpüşmüyorduk aksime nazikçe ve birbirimizi hissederek öpüyorduk.

Daha fazlasını isterdim ama bizi ayıran ders zilinin sesi olmuştu.

Yavaşça dudaklarımı onun dudaklarından çekmiş ve o derse gitmeden gözlerimi son kez yüzünde gezdirmiştim. Acayip güzeldi... İnsanlar nasıl ona o kadar iğrenç laflar söyleyebiliyordu ki?

"Bugün okul çıkışı evime gel." demiştim. Bana utangaç gülümsemesini sunmuş ve kafasını sallayarak sınıfına doğru gitmişti.

Ve arkasında aptalca sırıtan bir çocuk bırakmıştı.

Yorum yapıp oy vermeyi unutmayın aşklarm 💗

Ayy ileride ne kaoslar olucakkk 👀

love is you - hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin