Jeongin
Benim için oldukça yorucu ve uzun geçen bir haftanın sonunca buradaydım. Kafede oturmuş ve sevdiğim adamın yüzünü muhtemelen son kez göreceğim için kendimi buna hazırlıyordum.
Bu bir haftada çok şey olmuştu. Annem hastaneden taburcu olduğu gibi evimize geçmiştik ama öğle saatlerine doğru annem teyzeme gideceğimizi söyleyip eşyalarımızı toplamış ve ikimiz de teyzeme gidip kalmıştık. Bu süreçte teyzem anneme olanları öğrenmiş ve daha önce ona söylemediğimiz için bize kızmıştı. Uzun lafın kısası uzun bir süre teyzemde kalacaktık.
Teyzemde kalmayı severdim çünkü benimle yaşıt bir oğlu vardı ve ikimiz küçüklüğümüzden beri çok iyi anlaşırdık ama liseye geçince ikimiz de birbirimize uzak bir lise kazandığımızdan buluşmamız zor olmuştu.
Changbin'le birlikte kalınca kafam cidden dağılmıştı. Onun okuduğu liseye nakil olacağım için bir yandan mutluydum ama orada Felix'i yalnız bıraktığım için de pişmandım.
Felix benim şu zamana kadar edindiğim tek dost ve en iyi arkadaşımdı. Ona her şeyimi anlatırdım ve tabii içinde olduğum durumu da anlatmıştım. Belki de şu an Hyunjin'den istemeyerek ayrılacağımı bilen tek kişi oydu.
Bu süreçte anneme tüm olanlardan bahsetmiştim. Parayı nasıl aldığımı hatta hamile olduğumu bile söylemiştim. Annem böyle olmasına sebep olduğu için hep kendini suçlamıştı ve hâlâ suçlamaya devam ediyordu. Bu yaşımda büyük bir sorumluluk aldığım için kendine hep kızmıştı. Karnımdaki minik bebeğe ne yapacağımı sorduğunda ise bir süre düşünmüş sonra ise aldırmayacağımı söylediğimde ikinci bir şoku geçirmişti. Annem bu yaşımda çocuk sahibi olacağım için ne kadar kızsa da kararıma saygı duymuş ve bana destek olacağını söylemişti.
Bu sabah ise annemle birlikte bebek için ilk kontrole gitmiştik. Doktor karnımdaki miniğin henüz 1 aylık olduğunu söylemiş hatta ultrasondaki fotoğrafları vermişti. Fotoğrafları görünce annemle ikimiz de duygulanmıştık. Keşke bu bebeğe Hyunjin'le bakabilseydim. diye düşünmüştüm içimden.
Doktor bebeğe nasıl bakmamla ilgili bilgiler vermiş ve ben de hepsini zihnime not almıştım. Erkek olduğum için ilk üç ay düşük yapma ihtimalim oldukça fazlaydı o yüzden titizlikle bebeğe bakmalı ve stresli ortamlardan uzak durmalıydım. Doktorun bu dediği ile aklıma hemen Hyunjin gelmiş ve ben de fazla uzatmadan bu akşam ondan ayrılmayı seçmiştim.
Aklımda her gece bu senaryoyu kurarak uyumaya çalışmıştım ama şu an hâlâ nasıl yapacağımdan emin değildim. Ona hâlâ aşkla bakarken nasıl gözlerinin içine bakıp ayrılalım diyeceğimden emin değildim.
"Jeongin... " duyduğum tanıdık sesle kafamı kafenin camından çekmiş ve günlerdir özlediğim kişiye bakmıştım. Ona koşarak sarılıp kendimi onun kollarına bırakmak istemiştim ama bunu asla yapamazdım.
İfadesiz durmaya çalışarak kafamı önüme çevirmiş ve ona bakmamayı seçmiştim. "Otur, konuşalım." bakışlarını benden çekmeden karşıma oturmuş ve masanın üzerinden ellerimi tutarak okşamıştı. "Tanrı aşkına neredeydin? Seni çok merak ettim, sana bir şey olduğunu sandım."
Cevap vermeden elimi geri çekmiş ve dizlerime koyarak başımı eğmiştim. Şu an ağlamak yapabileceğim en kötü şey olurdu.
"Jeongin?" bana şaşkınlıkla baktığını hissedebiliyordum. "Ne oldu? Neden böyle yapıyorsun?"
"Hyunjin... " demiş ve yavaşça kafamı kaldırarak ona soğuk bakışlarımı yollamıştım. "Ayrılalım." bitti. Artık aramızdaki her şey bitmişti. İkimiz de bu kafeden çıktıktan sonra iki birer yabancı olacaktık tekrar ve ben Hyunjin'le karşılaşmamam için elimden geleni yapacaktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love is you - hyunin
Ficção AdolescenteSanat lisesinde resim bölümünü okuyan Yang Jeongin ve onun dans bölümde olan hoşlandığı çocuk Hwang Hyunjin. |mpreg|