Jeongin
Felix'lerde kahvaltı edip biraz takıldıktan sonra Hyunjin'le hava almaya çıkmış ve birlikte el ele tutuşarak Han Nehrinin güzel havasını soluyarak geziniyorduk.
"Sınavlar başlayacak yakında ve biz neredeyse iki gündür okulu asıyoruz." gülerek kafasını eğmişti.
Evet, sınavlar başlayacaktı ve sınavlar başlamadan önce benim hayatımda olmayan şey kalmamıştı.
"Okulu yine asmaya başladık ve devamsızlık hakkımız neredeyse tükeniyor. Bugünden sonra daha fazla okula odaklanmalıyız Hyunjin yoksa ileride çok sıkıntı çekeriz." bunu hamile olan birinin söylemesi komikti ama evet söylemiştim.
"Biliyorum, okula daha fazla odaklanmalıyız ama senin için çok endişelendim ve telefonlarıma da cevap vermeyince bir şey oldu sandım." dudaklarını büzüp yanaklarını şişirerek bana bakmıştı. "Çok korktum~" bana şirin bir şekilde üzgün bakışlarını yollayınca kocaman gülümsemiş ve uzanıp onun yanağına bir öpücük kondurmuştum.
"Neden bu kadar şirinsin? Sana kızamıyorum bile." bu dediğime gülmüş ve uzanıp hızlıca dudağıma bir öpücük kondurmuştu. "Burada bir şirin varsa o da sensin, kızgın olunca bile çok tatlı oluyorsun."
"Öyle miyim dersin?" gülmüş ve hemen yanımızdaki nehre bakarak yürümeye devam etmiştim. "Biliyor musun? Dün bu saatlerde acayip kötüydüm ama sen geldin ve tüm kötü düşünceleri aklımdan sildin. Üzerimde çok büyük bir etkin var Hyunjin, ufak bir hareketinle hem beni üzebilir hem de mutlu edebilirsin.
Senden sandığımdan da fazla hoşlanıyorum galiba.""Hissettiklerin sadece bir hoşlantı mı sadece?" kafamı çevirip ona baktığımda göz göze gelmemizle gülümsemiş ve kafamı iki yana sallamıştım. "Hayır, bu aşk galiba."
Verdiğim cevapla gülümseyerek bana bakmıştı. "Bu kesinlikle aşk, sevgilim."
Yüzümdeki gülümseme daha da genişlediğinde ikimizin de arasındaki atmosferi bozan çalan telefonum olmuştu. Buna karşı yüzümü somurttuğumda Hyunjin gülmüş ve telefonu açmamı söyleyerek beni beklemişti.
Arayan her zaman olduğu gibi annemdi.
Annemin aramasına cevap vererek telefonu kulağıma götürmüştüm. "Anne? Bir şey mi oldu?"
.....
"Anne, geleceğim şimdi tamam mı? Sen ağrı kesici iç şimdiliğine."
.....
"Görüşürüz."
Telefonu kapatıp cebime atarak Hyunjin'e dönmüştüm, o ise biraz tedirgince bana bakıyordu. "Annen iyi mi? Bir yeri mi ağrıyor?"
Hyunjin'in bu tavrına karşı gülümsemiş ve kafamı iki yana sallamıştım. "Başı ağrıyormuş sadece, bir şeyi yok. " onun ellerini tutmuş ve okşamıştım. "Benim eve gitmem lazım, yarın okulda görüşürüz sevgilim." parmak uçlarıma kalkmış ve onun dudağına uzun bir öpücük kondurmuştum.
"Bir şey olursa bana haber ver, hm?" o da benim dudağıma bir öpücük kondurmuş ve gülümseyerek bana bakmıştı. "Mutlaka ara beni, seni seviyorum."
Kıkırdayarak kafamı sallamış ve ellerimi geri çekerek geri geri yürüyüp ona el sallamıştım. "Ben de seni seviyorum! Görüşürüz yarın!" gülmüş ve önüme dönerek yol boyu gülümseyip nehrin yakınlarındaki bir otobüs durağına gitmiştim.
Yol boyu gülümsemem yüzümden inmezken eve vardığımda zili çalmış ve annemin kapıyı açmasını beklemiştim.
Ama kapı açılmamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
love is you - hyunin
Teen FictionSanat lisesinde resim bölümünü okuyan Yang Jeongin ve onun dans bölümde olan hoşlandığı çocuk Hwang Hyunjin. |mpreg|